Gebelik Öncesinde Beslenme Planı Nasıl Olmalıdır?

Gebelik Öncesinde Beslenme Planı Nasıl Olmalıdır?

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) infertiliteyi (kısırlık) “12 ay veya daha fazla düzenli, korunmasız cinsel ilişkiden sonra klinik gebelik elde edilememesi olarak tanımlanan üreme sisteminin bir hastalığı” olarak tanımlamaktadır.

Kısırlık oranı son 10 yılda istikrarlı bir şekilde artmaktadır. Şu anda, kısırlığın üreme çağındaki her sekiz çiftten birini etkilediği tahmin edilmektedir. 

Doğurganlık ve Diyet: Bir Bağlantısı Var mı?

Besleyici bir diyetin doğurganlık üzerindeki doğrudan etkisine ek olarak, sağlıklı gıda seçimleri, besin depolarının oluşturulması ve anne karnındaki büyüme ve gelişme için gerekli tüm yapı taşlarının sağlanması açısından kritik öneme sahiptir.

Hamilelik Planlıyorsanız Ne Yemelisiniz?

Beslenmenizde yer vermemiz gereken besinler ;

  • Antioksidanlar

Antioksidanlar aynı zamanda hem kadınlar hem de erkekler için doğurganlık durumunu iyileştirmede en önemli diyet bileşenlerinden biridir. Antioksidanlar, yumurta ve spermi olası hasarlardan korumaya yardımcı olur.

En iyi antioksidan kaynakları yaban mersini, nar, narenciye, ahududu, ıspanak, dolmalık biber, avokado ve pancar gibi parlak renkli meyve ve sebzelerdir.

Diyetinizin antioksidan içeriğini artırmak için, her öğün ve ara öğünde tabağın yarısını meyve ve sebzelere yer vermeye çalışın.

  • Vitaminler ve Mineraller

Yüksek miktarda E ve C vitamini alımının, kısırlığın yaygın nedeni olan endometriozisin gelişimi ve ilerlemesi ile ilişkili iltihaplanmayı azaltmada yardımcı olmaktadır.

Folik asit (B9 vitamini), gebe kalma öncesi dönemde ve hamileliğin erken döneminde önemli bir besindir.  Folik asit eksikliği sonucu oluşabilecek nörolojik sorunları önlemek için yeterli miktarda folik asit almak gereklidir.

Folik asit kaynaklarından bazıları; Avokado, kepekli tahıllar, portakallar, çilek, yeşil yapraklı sebzeler, brokoli, karnabahar, yer fıstığı, badem, ay çekirdeğidir.

Çinko, hücre bölünmesinin bir parçasıdır. Hem çinko hem de selenyum, yumurtanın verimi ile pozitif olarak ilişkilidir ve selenyum spermin daha hareketli olmasını sağlamaktadır.

Çinko kaynakları arasında yulaf, yağsız et, kümes hayvanları, kuruyemişler (yer fıstığı, kaju fıstığı, cevizler) ve yağlı tohumlardır. (ayçiçeği ve kabak çekirdeği)

Brezilya fıstığı ve çoğu balık türü bol miktarda selenyum içerir.

  • Yağlar

Balıklar protein ve demirden zengindir, hamilelik sırasında anne karnındaki bebeğin büyümesini ve fiziksel gelişimini desteklemeye yardımcı olur. Omega-3 yağ asitleri iltihaplanmayı azaltır, yumurta ve spermin bütünlüğünü korur ve doğurganlığı artırır. Somon, sardalya, ringa balığı, alabalık, uskumru, hamsi, istiridye ve midye, omega-3 yağ asitleri bakımından yüksek olarak sınıflandırılır.  Bu balıkların cıva oranı düşüktür ve fetüs için herhangi bir toksisite riski oluşturmaz.

Ek olarak, kabuklu yemişler, tohumlar, avokado, zeytinyağı ve kanola yağı tekli doymamış yağlardan zengindir. Tekli doymamış yağların anti-inflamatuar özellikleri doğurganlığı ve düzenli yumurtlamayı sağlamaktadır.

Trans yağlardan tamamen kaçınılması önemle tavsiye edilir.

 

  • Karbonhidratlar

Basit karbonhidratlar ve rafine edilmiş tahıllar (beyaz ekmek, beyaz pirinç, makarna, işlenmiş krakerler ve cipsler, şeker) çok hızlı sindirilir ve pankreasın insülin hormonunu aşırı üretmesi için uyarır.  Yüksek insülin seviyeleri yumurtlamayı engelleyebilmektedir.

Kompleks karbonhidratlar (tam tahıllı besinler, yulaf, kinoa, bulgur…) yavaş sindirilir, kan şekeri ve insülin salınımı üzerinde daha kademeli bir etkiye sahiptir.

Bu besinler vücuda sürekli ve uzun süreli bir enerji kaynağı sağlar. Kepekli tahıllar ayrıca, yumurtanın salınmasını destekleyen doğurganlık dostu B vitaminlerinin mükemmel kaynaklarıdır.

  • Protein

Bitki bazlı protein kaynaklarının (fasulye, mercimek, kabuklu yemişler) artan tüketimi doğurganlığı artırabilir.

Hayvansal protein yemeyi seçerseniz, tüm etlerin ve kümes hayvanlarının otlarla beslendiğinden ve serbest gezdiğinden ve herhangi bir antibiyotik veya hormonla tedavi edilmediğinden emin olun. Sentetik antibiyotikler ve hormonlar da doğurganlığı engelleyebilir.

  • Sıvı Alımı

Su, hormonların taşınmasında önemli bir göreve sahiptir. Günde ortalama 2-2,5 litre mutlaka su tüketilmelidir.

Kafein alımı günde 200 mg altında sınırlandırılmalıdır. Alkolün ayrıca hormonal dengeyi değiştirdiğine ve sperm hareketliliğine zarar verdiğine dair çalışmalar yapılmaktadır. Doğurganlığı en üst düzeye çıkarmak için, hem erkeklerin hem de kadınların alkol tüketmemesi önerilir.

Aynı zamanda sigara kullanımı hem erkeklerin hem de kadınların üreme sağlığını önemli ölçüde etkiler.

Kadınlarda sigara, yumurtalık rezervlerinin hızlı bir şekilde azalması, gebe kalmanın gecikmesi ve kendiliğinden düşük yapma riskini arttırmaktadır.

  • Ağırlık Durumu

Çiftler gebelik  planlıyorsa ideal vücut ağırlığında olması gerekir. Fazla kilo, cinsiyet hormonu salgılanmasını ve üreme sistemindeki kimyasal habercilerin genel işlevini olumsuz etkileyerek üremeyi engeller.

Çok fazla veya çok az vücut yağı, bir kadının adet döngüsünü düzensiz hale getirerek kadının düzensiz yumurtlamasına veya hiç yumurtlamamasına neden olabilir.

Hamile kalmaya çalışıyorsanız, sizin için en iyi olan diyet seçenekleri hakkında diyetisyeninizle mutlaka görüşün.

Aşağıdaki makaleler de ilginizi çekebilir.

Hamile Kalmadan Önce Alınması Gereken Vitaminler – https://www.bebek.com/hamile-kalmadan-once-alinmasi-gereken-vitaminler/

Gebelikte Bebeğin Kilo Alması ve Gelişmesi için Ne Yemeli – https://www.bebek.com/gebelikte-bebegin-kilo-almasi-ve-gelismesi-icin-ne-yemeli/

Aklınıza takılan soruları yorum olarak bize iletebilirsiniz.

Sevgiler.

Diyetisyen Berçem İNCİ

İnstagram: https://www.instagram.com/berceminci/

Post navigation

Bir yanıt yazın