Geç Gebelik Hakkında Her Şey

Doğurganlık 30’lu yaşların başında (yaklaşık 32 yaş) önemli ölçüde azalmaya başlar, birkaç yıl sonra daha hızlı bir düşüş (yaklaşık 37 yaş) olur. Doğurganlıktaki bu düşüş muhtemelen çok faktörlüdür. Kadınlar sabit sayıda oositle doğarlar ve bu sayı yaşla birlikte azalır ve oositlerin kalitesi de yaşla birlikte düşer, çünkü mayoz hataları yaş arttıkça daha sık görülür, azalmış yumurtalık rezervi aynı yaştaki kadınlara kıyasla düzenli adet gören ancak doğurganlığı azalmış veya yumurtalık uyarısına azalmış yanıt veren üreme çağındaki bir kadını ifade eder.

Doğurganlık testleri, folikül uyarıcı hormon, anti-müllerian hormon, antral folikül sayımı, Inhibin ve klomifen sitrat yükleme testinin değerlendirilmesini içerebilir.

Doğurganlık değerlendirmesinin zamanlaması toplumun kurallarına uygun olarak, 35 yaş ve üzeri kadınlarda gebe kalma girişiminden altı ay sonra değerlendirmesi başlatılmasını ve 40 yaş ve üzerinde girişimde bulunanlar için hızlı bir değerlendirme yapılması tavsiye edilmektedir.

Yaş gruplarına göre bakıldığında çoğu ülkede doğum oranlarında bir düşüş rapor edilse de genel olarak ileri anne yaşı grubunda doğum sayılarında artış izlenmektedir. İleri anne yaşının genel bir tanımı olmamakla birlikte araştırmalar 40 yaş üzerini hedef almaktadır.

Çocuk doğurmayı geciktiren hastalar, ektopik gebelik, spontan düşük, fetal kromozomal anormallikler, bazı konjenital anomaliler, plasenta previa, gestasyonel diyabet, preeklampsi ve sezaryen doğum gibi gebelik komplikasyonları açısından yüksek risk altındadır. Bu tür komplikasyonlar da erken doğuma yol açabilir.

Kadınların çoğunun iyi hamilelik sonuçlarına sahip olduğunu ve hamileliğin fiziksel ve duygusal stresiyle başa çıkabildiklerini göstermektedir.

Gecikmiş çocuk doğurmanın faydaları arasında ileri yaş çiftlerin, genç oldukları zamana göre duygusal açıdan daha olgun ve mali açıdan daha istikrarlı olma eğiliminde olmaları yer alır.

İleri annelik yaşlarında doğumların artması, 35-45 yaş arası kadın nüfusunun artmasının yanı sıra daha geç evlilik, ikinci evlilik, daha iyi doğum kontrol seçeneklerinin bulunması ve daha ileri eğitim ve kariyer gelişimi için daha geniş fırsatlardan kaynaklanmaktadır.

İleri yaş kadınlar, genç kadınlarla aynı gebelik komplikasyonları açısından risk altındadır, ancak bu sorunların bazılarında risk bu yaş grubunda daha yüksektir.

İleri annelik çağında hamilelik deneyimi, hem hamileliğin kendisinden kaynaklanan değişiklikler hem de sağlığı olumsuz yönde etkileyen hamilelikle ilişkili komplikasyon riskinin artması nedeniyle, kadın yaş almaya devam ettikçe sonraki sağlığını etkileyebilir.

ERKEN DÖNEM GEBELİK SORUNLARI

  • Kendiliğinden düşük (gebelik kaybı): İleri yaş kadınlarda daha yüksek oranda kendiliğinden düşük görülür. Bu kayıplar hem trizomik hem de öploid olup öncelikle oosit kalitesindeki düşüşten kaynaklanmaktadır; rahim ve hormonal fonksiyondaki değişiklikler de rol oynayabilir. Kayıpların büyük çoğunluğu gebeliğin 6 ila 14. haftaları arasında meydana gelir.
  • Kromozomal anormallikler: tek gen bozuklukları bu yaş grubunda daha fazla görülmektedir.
  • Dış gebelik: Anne yaşının ≥35 olması, genç kadınlara kıyasla dış gebelik riskinin dört ila sekiz kat artmasıyla ilişkilidir.
  • Konjenital malformasyonlar: Doğuştan anomalili bir çocuğa sahip olma riski, anne yaşının artmasıyla birlikte artabilir, çeşitli analizler, kadınlarda yaş ilerledikçe kromozomal olmayan anomali riskinin de arttığını ileri sürmektedir. Özellikle kardiyak anomalilerin, anöploididen bağımsız olarak anne yaşı arttıkça arttığı görülmektedir.

 

GEÇ DÖNEM GEBELİK SORUNLARI

Bazı obstetrik komplikasyonlar, yalnızca yaşlanma süreciyle ilişkili gibi görünürken, diğerleri büyük ölçüde çoğul gebelik, yüksek doğum sayısı ve daha az görülme olasılığı olan kronik tıbbi durumlar gibi eşlik eden faktörlerle ilişkilidir.

-Kanser gibi tıbbi ve cerrahi hastalıkların yaygınlığı, kalp damar hastalıkları, böbrek  ve otoimmün hastalıklar,  obezite yaş ilerledikçe artmaktadır . Bu nedenle, ≥35 yaşındaki kadınlar, genç kadınlara göre iki ila üç kat daha fazla hastaneye yatış, sezaryen doğum ve gebelikle ilişkili komplikasyon oranları yaşamayı bekleyebilirler.

-Hipertansiyon, hamilelikte karşılaşılan en yaygın tıbbi sorundur ve özellikle ileri yaş kadınlarda yaygındır. Kronik hipertansiyon tanısı alma olasılığı ≥35 yaşındaki kadınlarda 30 ila 34 yaşındaki kadınlara göre iki ila dört kat daha fazladır.

-Diyabet yaygınlığı, anne yaşıyla birlikte artar; hem önceden var olan diyabet hem de gebelikte ortaya çıkan diyabet oranları artmaktadır. Genel obstetrik popülasyonda gestasyonel diyabet insidansı yüzde 3 olup, 40 yaşın üzerindeki kadınlarda yüzde 7 ila 12’ye, 50 yaşın üzerindeki kadınlarda ise yüzde 20’ye yükselmektedir. Önceden var olan diyabet, konjenital anomaliler, perinatal mortalite ve perinatal morbidite riskinin artmasıyla ilişkilidir; gestasyonel diyabetin ana komplikasyonu ise iri bebek, amnios sıvısının artışı ve bunlarla ilişkili kötü sonuçlardır.

-Plasenta sorunlar, plasentanın aniden yerinden ayrılması ve plasentanın rahim ağzına alt kısıma yerleşmesi doğum yolunu kapatması gibi gibi sorunlarının görülme olasılığı ileri yaş kadınlar arasında daha yüksektir.
-İleri anne yaşı, son birkaç yılda gözlemlenen artan düşük doğum ağırlığı ve erken doğum oranındaki artışın önemli bir kısmından sorumludur.
-Çoğul gebelik, ilerleyen yaş, ikiz gebelik prevalansının artmasıyla ilişkilidir; bu da hem doğal ikiz gebelik riskinin daha yüksek olması hem de ileri yaş kadınlarda yardımlı üreme tekniklerinin daha yüksek kullanımı ile ilişkilidir.

– Sezaryen ile doğum, oranının bu yaş grubunda yüksek olmasının nedenleri tartışmalıdır; ancak bu grupta tıbbi komplikasyonların artmış olması, doğum indüksiyonu ve fetusun doğum kanalına giriş bozuklukları yanı sıra hem hastalar hem de doktorlar arasında sezaryen doğum gerçekleştirmek için daha geniş bir endikasyon eşiği bulunmaktadır. Özellikle bu grupta annenin sezaryen doğum isteği daha yaygın hale gelmektedir.

Bu risklerin artışıyla birlikte araştırmalar kadınların çoğunun iyi hamilelik sonuçlarına sahip olduğunu ve hamileliğin fiziksel ve duygusal stresiyle başa çıkabildiklerini göstermektedir.

Liv Hospital Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Ulviye Hanlı

Post navigation

Bir yanıt yazın