31 – Bebek.com https://www.bebek.com Hamilelik, Bebek, Çocuk ve Anne Sağlığı Mon, 19 Feb 2024 14:21:45 +0000 tr hourly 1 https://www.bebek.com/wp-content/uploads/2022/12/cropped-cropped-bebek-favicon-192x192-1-32x32.png 31 – Bebek.com https://www.bebek.com 32 32 Kolin Nedir? Faydaları Nelerdir? Nelerde Bulunur? https://www.bebek.com/kolin-nedir-faydalari-nelerdir-nelerde-bulunur/ https://www.bebek.com/kolin-nedir-faydalari-nelerdir-nelerde-bulunur/#respond Mon, 19 Feb 2024 10:00:27 +0000 https://www.bebek.com/?p=38244 Herkese merhabalar

Vücudumuzu tıkır tıkır işleyen bir mekanizmaya benzetirsek bir bakıma yalan söylemiş olmayız. Bu mekanizma içerisindeki süreçlerin gerçekleşmesinde görev alan vitamin, mineral, enzim, madde gibi yardımcı elemanlar bulunuyor.

Bugün belki de çok sık duymadığınız ama vücut için önemi büyük olan kolinden bahsedeceğiz. Gelin, “Kolin Nedir?”, “Vücuttaki İşlevleri Nelerdir?”, “Gebelik ve Emzirme Döneminde Kolin Alımı Neden Önemlidir?” sorularının cevaplarını öğrenelim.

Kolin Nedir?

Çoğu kaynakta genelde “besin” ya da “besin maddesi” olarak adlandırılan kolin vücudun temel diyebileceğimiz birçok fonksiyonunun gerçekleştirilmesinde önemli rol oynar. Vücut için alınmasının gerekli olduğu elzem (esansiyel) besin ögeleri arasında yer alır.

Keşfi oldukça yeni olan kolin 1998 yılında “besin maddesi” olarak tanımlanmış ve literatürde yerini almıştır.

Kolinin bir kısmı karaciğerde kendiliğinden üretilir. Fakat bu kolin miktarı, vücudun gereksinimini karşılamakta yetersiz kalır. Bu sebeple beslenme yoluyla dışarıdan alınması gerekir.

Herhangi bir vitamin ya da mineral olarak sınıflandırılmadığı halde gereksinimi kişiden kişiye göre değişir.

Kolinin Önemi Nedir? Vücuttaki İşlevleri Nelerdir?

  • Kolin özellikle sinir sisteminde sinir hücreleri arasındaki mesaj iletimini sağlayan “asetilkolin” maddesinin yapısında karşımıza çıkar. Asetilkolin vücutta kas kasılması, salgı bezlerinin kontrolü, kalp atışının düzenlenmesinde görev alır.
  • Yağ hücrelerinin dolaşımında rol oynar. Karaciğerdeki kolesterolün metabolize ederek karaciğer yağlanmasını önler. Genel anlamda karaciğer sağlığının iyileştirilmesinin önemli destekçilerindendir.
  • Kalp ve damar sağlığını iyileştirir, yüksek kan basıncını önler.
  • DNA sentezinde ve hücre yenilenmesinde görev alır.

Gebelik Döneminde Kolin Alımı Neden Önemlidir?

Kolin alımı, gebelik döneminde fetüsün zihinsel gelişiminin sağlıklı şartlar altında tamamlanabilmesi açısından önemli bir yere sahiptir. Gebelik döneminde de anne adayının kolin ihtiyacının normalden çok daha fazla olduğu bilinmektedir.

Kolin İçeren Besinler Hafızayı Güçlendiriyor

Yapılan çalışmalara göre gebelik döneminde kolin gereksinimini karşılayan anne adaylarının bebeklerinin ileriki yaşlardaki zihinsel performanslarında ve hafızalarının güçlenmesinde önemli ölçüde fark meydana geldiği gözlemlenmiştir.

Emzirme Döneminde Kolin Alımı

Kolin ve Anne Sütü

Kolin doğrudan anne sütüne geçer ve bebeğin sağlıklı gelişimine direkt olarak fayda sağlar. Bu sebeple emziren annenin günlük beslenmesinde kolin bakımından zengin yiyeceklerin yer bulması hem sütünün kalitesinin artması bakımından hem de bebeğin zihinsel gelişimi bakımından gereklidir.

Anne Sütünün Kalitesini Artırmanın Yolları Nelerdir?

Öncelikle şunu belirtelim ki; hiçbir annenin sütü kalitesiz değildir. Her annenin sütü bebeğine göre şekillenir ve her annenin sütü kendi bebeği için en uygun ve en yararlı besindir.

Bazı besinler zengin besin içeriği ile anne sütünün kalitesini artırmakta etkilidir. Koyu yeşil yapraklı sebzeler, yumurta, balık, yulaf, ceviz, yoğurt, badem gibi zengin içerikli besinleri günlük beslenmenize dahil edebilirsiniz.

Anne sütünün kalitesini artırmada kolinin etkisi büyüktür. Kolin içeriği yüksek besinler aynı zaman besin değeri bakımından kaliteli besinler olduğundan anne sütünün kalitesinin artırılmasına yardımcı olur.

Kolin içeriği yüksek yumurta, badem, balık, kinoa gibi besinler anne sütünün kalitesini artırmada doğrudan etkilidir.

Yüksek Oranda Kolin İçeren 6 Besin

  • Yumurta

Kolin içeriği bakımından en zengin besinlerin başında yumurta geliyor. 1 adet yumurta günlük kolin ihtiyacının ortalama %25’ini karşılıyor.

Aynı zamanda anne sütünden sonra en kaliteli protein olarak adlandırdığımız yumurta, sofranızdan eksik etmemeniz gereken besinlerden…

  • Balık

Gebelik ve emzirme döneminde beslenmede Omega 3 alımı çok önemli bir yere sahip. Hem Omega 3 hem de kolin bakımından zengin besinlerin başında da balık geliyor. Özellikle somon ve ton balığı kolin içeriği yüksek balıklar arasında yer alır.

Haftada en az iki kez taze balık tüketimine özen göstermenin yanı sıra hangi balığı tüketip hangi balığı tüketemeyeceğinizi de dikkat etmelisiniz. Özellikle de gebelik döneminde tüketiminin önerilmediği ağır metal içeriği yüksek bazı balık çeşitlerini öğrenmek için aşağıdaki bağlantıya tıklayarak makalemizi okuyabilirsiniz.

Hamilelikte Balık Tüketimi https://www.bebek.com/hamilelikte-balik-tuketimi-gebelikte-balik-yenir-mi/

  • Badem

Hem gebelik döneminde hem de emzirme döneminde tüketiminin oldukça fayda sağladığı bir yağlı tohum olan badem, kolin açısından zengin besinler arasında yer alır.

Ara öğünlerde tüketeceğiniz 5-6 adet çiğ badem, aynı zamanda günlük kalsiyum alımınıza katkıda bulunur.

  • Kinoa

Kinoa, protein içeriği en yüksek tahıldır. Tam protein olarak adlandırılır ve vücudun ihtiyaç duyduğu tüm amino asitleri içerir.

Kolin açısından zengin olan kinoa, hem hamileler hem de emziren anneler için mükemmel bir seçenektir. Dilerseniz haşlanmış şekilde, dilerseniz de haşlayıp salatalarınıza karıştırarak tüketebilirsiniz.

  • Bezelye

Bitkisel demir kaynakları arasında ilk sıralarda yer alan bezelye, çoğunlukla sofralarımızda yer verdiğimiz bir sebze!   Bezelye kolin bakımından zengin sebzeler arasında yer alıyor.

Aynı zamanda içerisindeki kumarestrol maddesi sayesinde hastalıklara karşı koruyu etki gösterir.

  • Kepekli Tahıllar

Buğday tanesi üç kısımdan oluşur; kepek, rüşeym ve nişasta kısmı. Buğdayın işlenmesi esnasında  kepek kısmının atılması sonucu besin değeri kaybı meydana gelmektedir. Kepekli tahıl ürünleri, kepek kısmı korunduğu için özellikle B grubu vitaminler ve lif bakımından oldukça zengin hale gelmektedir.

Tahıl grubu besinleri tüketirken tercihinizi kepekli olanlardan yana kullanırsanız hem kolin alımınıza destek olmuş hem de besin değerini artırarak içerisindeki vitamin ve minerallerden faydalanmış olursunuz.

Ceviz, soya fasulyesi, brokoli, havuç, mantar, mercimek, yer fıstığı kolin içeriği yüksek diğer besinler arasında yer alır.

Emzirme Döneminde Sağlıklı Atıştırmalıklar makalemize de göz atmayı unutmayın!

Emzirme Döneminde Sağlıklı Atıştırmalıklar – https://www.bebek.com/emzirme-donemine-yonelik-saglikli-atistirmaliklar/

Aklınıza takılanları yorum olarak bizlere iletebilirsiniz.

Sağlıklı günler.

Seray Tekin

ebebek’in Beslenme ve Diyet Uzmanı / Emzirme Danışmanı

Instagram: https://www.instagram.com/dytseraytekin/

]]>
https://www.bebek.com/kolin-nedir-faydalari-nelerdir-nelerde-bulunur/feed/ 0 https://www.youtube.com/embed/UlIKVUFkAmc?feature=oembed 31 - Bebek.com nonadult
İsim Analizi Testi Nasıl Yapılır? https://www.bebek.com/isim-analiz-testi/ https://www.bebek.com/isim-analiz-testi/#comments Thu, 03 Aug 2023 07:00:39 +0000 https://www.bebek.com/?p=35035 Bebek İsim Analizi

irçok ebeveyn yeni doğacak bebekleri için isim arayışına girdiklerinde, önlerine birçok seçenek çıkar. Böyle önemli bir konuda karar vermek oldukça zordur. Özellikle seçtikleri ismin çocuklarının karakterinin bir parçası, kişilikleri üzerinde etkisi olacağına ve içinde geçen harflerin, karakteristik anlamları olduğuna inanan ebeveynler için bu durum oldukça zor bir hal alabilir.

Eğer siz de bebeğiniz için ona en uygun ismi arıyorsanız isim analiz testi yapmalısınız. Aklınıza takılan “İsim analize ne, isim analiz testi nasıl yapılır, harflerin anlamları nelerdir, harflerin enerjileri nelerdir?” gibi soruların cevaplarını yazımızda bulabilirsiniz. 

İsim Analizi Nedir?

İsim analiz testi, akrofonoloji denilen bilim tarafından geliştirilen, gezegenler ve harflerin birbirini etkilediğine ve seçilen ismin içinde geçen harflerinin kişi üzerinde etkisi olduğuna inanılan bir bilimsel çalışmadır. Kişilerin isimsel özellikleri olduğuna inanılır.

Akrofonolojiye göre; doğacak bebeğinize vereceğiniz isim, onun isminin taşıdığı harflere denk gelen gezegenlerle bağlantısı olacağı ve o gezegenlerin özelliklerini barındıracağı anlamına gelir. 

Harflerin bazı enerjilerin sembolleri olduğuna ve ismin sahibinin enerjisini belirlediğine inanılır. 

İsim Analiz Testi Nasıl Yapılır?

Bebek İsim Analiz Testi Nasıl Yapılır?

İsim analizi yaparken çocuğunuza koyacağınız kelimenin anlamının yanı sıra, içerisindeki harflerin de ayrı ayrı anlamları olduğunu, bu harflerin belirli sayılara ve gezegenlere karşılık geldiğini, bu sayı ve gezegenlerin de farklı anlamları olduğunu bilmelisiniz. 

Her harfin farklı anlamları vardır. Bu anlamlar kişinin karakter ve kişiliğinin oluşmasında önemli bir rol oynar. Seçtiğinizin ismin içinde geçen harflerin karşılık geldiği gezegenlerin özelliklerini taşır. 

Öncelikle hep birlikte hangi harflerin hangi gezegenlere karşılık geldiğini inceleyelim.

Harflerin Gezegenleri

  • Mars: A
  • Venüs: BIİPL
  • Plüton: K
  • Ay: DMOÖ
  • Güneş: FW
  • Satürn: HSŞY
  • Jüpiter: JQUÜ
  • Neptün: TZ
  • Uranüs: V
  • Merkür (Aktif Merkür Karakteri): R
  • Merkür (İkizler Karakteri): CÇEX
  • Merkür (Başak Karakteri): GĞN

İsimlerde bulunan harfler, burçlar gibi gezegenlerle ilişkilidir ve harflerin titreşimleri de kişilerin karakterleri üzerinde etkilidir. Harflerin etkileşimde oldukları gezegenler yukarıdaki gibidir. 

Bir de hep birlikte akrofonoloji biliminde harflerin anlamlarına göz atalım. 

Bebek İsim Analizi

Akrofonoloji Biliminde Harflerin Anlamları

A: Liderlik özelliği baskındır. Algılama ve mantık yürütme konularında etkin bir kişilik ortaya koyar. Enerjik bir kişiliği temsil eder.  

B: Duygusallığı ve ön sezileri yüksektir. İsminde B harfi bulunan kişilerin hayata karşı umutları yüksektir. 

C-Ç: İsminde C harfi olan kişiler, sanatçı ruhu baskın, konuşma ve yazma konusunda yetenekli, duygusallığı yüksek kişilerdir. Genellikle rahatlarına düşkün bir karakterleri vardır. 

D: Hırslı, güçlü ve girişimcilerdir. 

E: Adında e harfi bulunan kişiler, farklı duyguları aynı anda yaşayabilen, çelişkili duygusallıklara müsait bir karaktere sahip olurlar. Çekimser ve içe dönük olabilirler. Bunun yanında sıkıntılarla baş etmek konusunda mücadelecilerdir. 

F: Güvenilirlikleri ön planda olan, düzenli, sakin ve uysal karakterlerdir. 

G-Ğ: İnatçı olmaları en karakteristik özelliklerindendir. Diğer kişilerden üstün olmak istemelerinden de anlaşılacağı üzere gergin bir karakterleri vardır. 

H: İsminde H harfi olan kişilerin, sakin bir yapıları vardır. Ancak bunun yanında lider olma istekleri de çok kuvvetlidir. 

I-i: Hassas, duygusal ve kırılgandırlar. Bunun yanında detaycılık özellikleri de vardır. 

J: Farklı olmayı seven, kaprisli ve kıskanç bir karakteri temsil eder.

K: Başarılı ve hırslılardır. 

L: İsminde L harfi olan kişiler; sanatsal perspektifleri kuvvetli, sakin bir karaktere sahiptirler. Aynı zamanda özgüvenleri yüksektir. 

 M: Yüksek zeka ve ticarete yatkın bir kişilikleri vardır. Enerjileri çok yüksel ve eğlenceli ve karaktere sahiptirler.

N: Sağduyulu olmaları en belirgin özelliklerindendir. Hayatlarında değişiklik yapmayı sevmezler.

O-Ö: Gizemli, utangaç ve duygularını belli etmeyi sevmeyen bir kişiliği temsil eder. 

P: özgüvenli, kendinden emin ve sakin bir karakterleri vardır. 

R: Kararsız, kibirli ve alaycı bir kişiliğin habercisidir. Sert bir karakterleri vardır. 

S-Ş: İsminde S veya Ş harfi olan kişiler; hayalperest, üretken ve güçlü bir karaktere sahiptirler.

T: Güvenilir ve duygularını belli etmekten kaçınan bir kişiliği temsil eder. İsminde T harfi olan kişiler, iş hayatında başarılı olurlar. 

U-Ü: Durgun bir karakterleri vardır. Hümanisttirler. Kıskanılmaya müsait ve başarıları engellenmeye çalışılan kişilerdir.  

V: Karakterlerinin en belirgin özelliği içe dönük ve umursamaz olmalarıdır. Hayatlarında değişikliklere yer verirler ancak seçicidirler. 

Y: İsminde Y harfi olan kişiler; geçmişlerinin etkisi altında kalmaya müsait, zor unutan, aşka önem veren ve sezgisellikleri kuvvetli kişilik ortaya koyarlar.

Z: Prensipleri olan, akademik olarak başarılı, akıllı ve maddiyata önem veren bir karakteri temsil eder.

Numeroloji Nedir?

Numeroloji, evrendeki her şeyin bir sayısal düzen içerisinde var olduğuna inanan bir bilim dalıdır. Numerolojiye göre, her harfin bir enerjisi olmasının yanı sıra, harflerin sayısal değerleri vardır ve bu sayısal değerlerden kişilik analizi yapılabilir.

Numerolojide amaç; harflere verilen sayısal değerler sonucunda kişilerin şifrelerini çözmektir. 

Bu şifreyi çözmek için ihtiyacınız olan tek şey doğum tarihi ve isimdir. 

1: AJSŞ

2: BKT

3: CÇLUÜ

4: DMV

5: ENW

6: FOÖX

7: GĞPY

8: HQZ

9: IİR

İsim şifrenizi çözmek için öncelikle yapmanız gereken şey, isminizdeki harflerin karşılık geldiği sayıları tek haneli olana kadar toplamak. 

Yalnızca eğer sonuç 11 ve 22 çıkarsa bu sayıları toplamıyorsunuz. 11 ve 22 özel sayı olarak kabul ediliyor. Özelliklerinden birazdan bahsedeceğiz. 

Örnek üzerinden değerlendirerek gidelim. İsmi Mehmet Yılmaz olan birinin isim şifresini çözelim.

4 + 5 + 8 + 4 + 5 + 2 + 7 + 9 + 3 + 4 + 1 + 8 = 60 -> 6 + 0 = 6

Mehmet Yılmaz’ın isminin sayısal karşılığı 6. 

Şimdi sıra doğum günü şifresini çözmekte. Numerolojiye göre doğum günlerinin bir kişilik enerjisi vardır. Ayın 1’inde doğan biri 1 enerjisine sahiptir. Ayın 22’sinde doğanlar 2+2’ten 4 enerjisine sahip bir şekilde dünyaya gelirler. Dünyaya gelinen günün sayısı dışsal kişiliği ifade eden bir sayı olarak kabul edilir. 

İkinci olarak doğum tarihini gün-ay-yıl olarak kendi içerisinde toplandığında ortaya çıkan sayıdır. Örneğin 22 temmuz 2021 de bir bebek dünyaya gelecek olsun.

2 + 2 + 7 + 2 + 0 + 2 + 1 = 16 -> 1 + 6 = 7

Bu sayıda bize numerolojiye göre kişinin hayat yolu sayısını temsil eder. 

Bu noktada numerolojiye göre doğacak bebeğinizin hayat dersini bulmak için yapmanız gereken son şey, bulduğunuz hayat yolu sayısıyla doğum gününü toplayarak elde ettiğiniz kişilik sayısını toplamanızdır. 

22 temmuz 2021’de dünyaya gelecek olan Mehmet Yılmaz’ın hayat dersini bulmak için, 4 + 4 = 8 işlemini yaparak hayat dersinin 8 olduğunu söyleyebiliriz. 

Numerolojiye göre önemli olan nokta, doğacak çocuğunuzun isim sayısıyla hayat dersi sayısının aynı olmaması. Aynı olması durumunda kişinin sıkıntılı bir hayatı olacağına inanılır. Bu nedenle numeroloji bilimiyle ilgilenen kişiler, bu sayıların aynı olmamasına önemle dikkat ederler. Eğer bu bilim sizin de ilginizi çektiyse, doğacak çocuğunuz için isim seçerken buna dikkat etmelisiniz. 

Her sayının iki ayrı kutbu vardır. Bunu iyi veya kötü olarak değil pozitif ve negatif kutup olarak algılamalısınız. 

Şimdi sizin için bulduğunuz sayıların enerjilerini kısaca açıklayalım. 

1: Öncü, lider, yaratıcı – egoist

2: Sevgi dolu, şefkatli, merhametli – fazla fedakar, sevgi arsızı

3: Enerjik, çalışkan, disiplinli – aşırı detaycı

4: Değişimi ve dünya düzenini temsil eder – istikrarsız, düzen kurmakta zorlanan

5: Zeki, entelektüel, komik – stresli, endişeli

6: Romantik, dengeli – ilişkilerde istikrarsız olabilir veya fazla bağlandığından dolayı çok acı çekebilir.

7: Gizemli, ruhsal yönü kuvvetli – soğuk, mesafeli, sevdikleri için fazla fedakar

8: Sonsuzluğun sembolü, bereketli, güçlü, başarılı – fazla sorumluluk alma isteği, başkalarının işine karışma isteği

9: Bazen çok bilge bazen çok çocuk – fazla inatçı – değişmez doğrulara sahip 

11: Dünya lideri olma isteği – çocukluk döneminde anlaşılmadıklarından dolayı içe dönüktürler ve zorluklar yaşayabilirler. 

22: Sevgi ile dünyayı değiştirme isteği, özverili, ilham verici 

Eğer siz de dünyada her şeyin bir düzeni olduğuna inanıyorsanız, çocuğunuza koyacağınız ismi seçerken akrofonoloji ve numerolojiye bir göz atmalısınız. Her harfi bir anlamı ve enerjisi vardır. İsim analiz testi nasıl yapılır sorusuyla birlikte aynı zamanda isim şifresi nasıl çözülür sorusunu da sizler için kısaca cevaplamaya çalıştık. Minik yavrunuzun hayatı boyunca taşıyacağı ismi seçerken harflerin enerjilerine bakmanızda fayda var. 

Kur’an’da Geçen Kız ve Erkek Bebek İsimleri: https://www.bebek.com/kuranda-gecen-kiz-ve-erkek-bebek-isimleri/

]]>
https://www.bebek.com/isim-analiz-testi/feed/ 5
Hamilelikte Uçak Yolculuğu Sakıncalı mı? https://www.bebek.com/hamilelikte-ucak-yolculugu-sakincali-mi/ https://www.bebek.com/hamilelikte-ucak-yolculugu-sakincali-mi/#respond Sat, 16 Jul 2022 13:00:15 +0000 https://www.bebek.com/?p=37982 Hamilelik döneminde yolculuk yapmak anne adaylarını korkutabilir. Özellikle uçak ve deniz gibi karayolu ulaşımından uzak yolculuklar, tedirginliklerin artmasına sebep olabilir.

Akıllarında her zaman bebeklerinin sağlığını korumak olan anne adaylarının bu tür konularda cevap aradıkları sorularının olması oldukça doğaldır.

Hamilelikte uçak yolculuğu sakıncalı mı, gebeliğin kaçıncı haftasından itibaren uçağa binmek risklidir, yolculuk öncesinde ve sonrasında dikkat edilmesi gereken unsurlar nelerdir gibi birçok sorunuz olabilir.

Gebelik döneminde uçak yolculuğu ile ilgili aklınızdaki bütün soruların cevapları yazımızda. Keyifli okumalar. 

Hamilelikte Uçak Yolculuğu Yapılabilir Mi?

Gebelik döneminde anne adayları, minik yavrularının sağlığını tehlikeye atma ihtimali olduğunu düşündükleri her şeyden kaçınırlar.

Kulaktan kulağa yayılan ve bilimsel dayanağı olmayan bazı durumlarda da çekingen davranabilirler.

Bu durumlardan bir tanesi de hamilelik döneminde uçak yolculuğu yapmanın bebeğin sağlığına zarar verdiği düşüncesidir.

Ancak çok özel durumlar ve hamileliğin son haftaları haricinde hamilelerin uçak yolculuğu yapmasının bebeğin sağlığına olumsuz bir etkisi olmadığı bilinir. Bu konuyu farklı soru başlıkları altında birlikte inceleyelim.

Hamile Annenin Uçak Yolculuğu Yapması Bebeği İçin Zararlı Mı?

Gebelik dönemini bilindiği gibi; birinci trimester, ikinci trimester ve üçüncü trimester olarak üç ayrı dönemden oluşur. Bu dönemlerin her birinin kendine özgü zorlukları vardır. Bu zorluklar özellikle anne adayının konfor alanı olan evinden çıkmasıyla daha da çekilmez bir hale gelebilir.

Örneğin;

Birinci Trimester Dönem

Genellikle anne adayının bulantı, kusma, baş dönmesi gibi belirtileri olur. Özellikle bulantı ve kusma durumu, yolculuğu anne adayına zehir edebilir.

Bu dönemde uçak seyahati yapmanın bebeğe hiçbir zarar bulunmaz ancak bu dönemde düşük yapma ihtimalinin diğer dönemlere göre daha büyük bir ihtimal olduğu da unutulmamalıdır. Ayrıca dediğimiz gibi anne adayı için zorlu bir yolculuk deneyimi olabilir.

İkinci Trimester Dönem

Düşük yapma ihtimali azalan anne adayının en konforlu seyahat edeceği dönemdir.

Hem ilk trimester döneminde daha sık yaşanan bulantı ve kusma gibi gebelik belirtileri nedeniyle seyahat konforunuzun düşme ihtimali daha düşüktür hem de üçüncü trimester dönemi gibi, erken doğum riski yüksek değildir.

Eğer bir seyahat planınız varsa ve tarihleriniz esnekse, ikinci trimester dönemini tercih etmenizi öneririz.

Üçüncü Trimester Dönemi

Hamileliğin son 3 aylık dönemini kapsayan üçüncü trimester döneminin Haftasından itibaren genellikle hiçbir havayolu şirketi, anne adayının seyahatine izin vermez.

28. Haftadan sonraki yolculuklar için de özel olarak doktor raporu alınması gerekir. Erken doğum riski nedeniyle 32. Haftadan sonra uçak yolculuğu yapılmasını önermiyoruz.

Bunun dışında üçüncü trimester dönemde artık anne adayının vücudu, rahat bir şekilde yolculuk yapmasını engelleyebilir. Vücutta oluşan şişlikler, bebeğin hareketleri, varisler gibi hamilelik belirtileri nedeniyle anne adayları bu dönemde uzun süreli yolculuk yapmakta zorlanabilir.

Hamilelik döneminde uçak yolculuğu yapmaya karar verirken daha temkinli davranması gereken anne adayları da vardır: ikiz, üçüz gibi çoklu gebelik geçiren, daha önceden erken doğum yapmış olan ve farklı kronik hastalıkları olan anne adayları için bu tür yolculuklar daha sıkıntılı geçebilir.

Bu nedenle bir yolculuğa çıkmadan önce mutlaka doktorunuzla irtibata geçmelisiniz.

Gebelik Döneminde Uçak Yolculuğu Yapabilmek İçin İstenilen Belgeler Nelerdir?

  • Gebeliğin 28. Haftasından önce çoğu uçak şirketi hamile anne adayları için herhangi bir doktor raporu istemez.
  • Haftadan sonra 36. Haftaya kadar olan süreç içerisinde bir seyahat planınız varsa mutlaka doktorunuzdan aldığınız “Uçakla seyahat etmesinde hiçbir problem yoktur.” yazılı raporunuzun olması gerekir.
  • Haftadan sonra doktorunuzun raporu olsa bile uçağa binemezsiniz. Genellikle çoğu havayolu şirketi 36+ Haftalık gebeliklerde anne adayının uçağa binmesine izin vermez. Çoğul gebeliklerde bu kural 32. Haftadan sonrasını kapsar.

Bu rapor hazırlanırken kaşe, imza ve tarih mutlaka yazılmalıdır. Raporun geçerlilik tarihi 7 gündür ve 7 gün sonrasında olan herhangi bir yolculukta kullanmanıza imkan yoktur.

Yurtdışı yolculukları için Türkçe raporun, İngilizce ve tedbir amaçlı gideceğiniz ülkenin diline çevrilmiş bir nüshasını bulundurun.

Hamilelikte Uçak Yolculuğu Yaparken Dikkat Edilmesi Gerekilenler

Birçok anne adayı, gebelik döneminde uçağa binmek konusunda endişe yaşayabilir. Ancak uçaklar, kabin basıncı ayarlı olması nedeniyle bebeğin sağlığı için bir sakınca teşkil etmez.

Yalnızca anne adaylarının hamilelik nedeniyle gösterdikleri belirtiler, konforlu bir yolculuk yapamamalarına neden olabilir. İşte bu nedenle nasıl daha konforlu bir yolculuk yapabileceğinize dair birkaç önerimiz olacak.

Hamilelikte Uçak Yolculuğu Sakıncalı mı?

  • Koltuğunuzu iyi seçmelisiniz. Bizim önerimiz önü açık ve koridor kenarında olan bir koltuğu tercih etmenizdir. Uçakların ilk koltuklarının önü, diğer koltuklara göre daha açıktır ve koridor kısmındaki koltuğu seçmeniz de uçuş esnasında daha rahat bir şekilde hareket etmenizi sağlar.
  • Hareketsiz kalmamaya özen göstermelisiniz. Gerekirse hostesten yardım isteyerek uçuş esnasında koridorda ufak yürüyüşlere çıkabilirsiniz. Bu ufak yürüyüşler kan dolaşımınızı hızlandırarak sizi rahatlatacaktır.
  • Yürüyüşlerden sonra küçük egzersizler de yapmayı unutmayın.
  • Vücudunuzdaki kan dolaşımını hızlandırmanın bir diğer yolu da varis çoraplarıdır. Özellikle gebeliğin son dönemlerinde anne adaylarının tercih ettikleri bir üründür.
  • Uçuş esnasında bol bol sıvı tüketmelisiniz. Yolculuk sırasında vücudunuzun sıvı kaybı yaşamaması gerekir.
  • Tek başınıza seyahat etmiyorsanız yolculuk esnasında ara sıra ayaklarınızı uzatabilirsiniz. Ayaklarınızın havada olması da sizi rahatlatır.

Uçuş Öncesi Dikkat Edilmesi Gerekilenler

Konforlu bir yolculuk için kendinizi doğru bir şekilde hazırlamalısınız. Eğer yolculuğa her ihtimali düşünerek çıkarsanız, yolculuğu çok daha rahat bir şekilde geçirirsiniz.

  • Uçuştan önce mutlaka doktorunuzla görüşün ve kontrollerinizi tamamlayın. Uçak yolculuğunuza çıkabileceğinizi doktorunuzun teyit etmesi sizi de rahatlatır.
  • Rahat ve bol kıyafetler tercih edin. Dar kıyafetler hem rahat hareket etmenizi engeller hem de kan dolaşımınızı yavaşlatır.
  • Açık, topuklu veya ağır bot gibi ayakkabılar yerine spor ayakkabı giyin. Özellikle vücudunuzun şişmeye yatkın olduğu bu dönemlerde kendinizi rahat ettirmelisiniz.
  • Eğer hava soğuksa kalın bir kazak yerine kat kat kıyafet giymenizi tavsiye ediyoruz. Havalimanı ve uçağın içindeki havanın nasıl olduğunu bilemeyebilirsiniz. Böylece bulunduğunuz ortamın ısısına göre giyinmeniz kolaylaşır. Aynı şekilde hava sıcaksa da üzerinize mutlaka bir hırka alın.
  • Yolculuk esnasında sıkılmamak için yanınıza bir kitap alabilirsiniz. Sürükleyici ve sevdiğiniz türden bir kitapta kaybolursanız zamanın nasıl geçtiğini de anlamazsınız.
  • Bulantı ve kusma ihtimaline karşı yanınızda sevdiğiniz ve sizi rahatlatan bir koku götürebilirsiniz. Ancak uçağa yalnızca 100 ml altında sıvı alındığını unutmayın.

Uçuş Sırasında Dikkat Edilmesi Gerekilenler

Yolculuk öncesi hazırlıklarınızı tamamladıktan sonra endişe etmenizi gerektirecek bir şey kalmaz. Tek yapmanız gereken sakin kalmaya ve yolculuğun keyfini çıkarmaya çalışmak olmalıdır.

Yeterince hareket ettiğinizde, sıvı tüketiminize dikkat ettiğinizde, rahat kıyafetler giydiğinizde ve kendinize vakit geçirecek bir uğraş bulduğunuzda endişe etmenizi gerektirecek bir durum kalmaz.

Gebelik döneminde anne adayları bebeklerinin sağlıklı büyümesi ve gelişmesi için çok dikkatli davranır.

Anne adayının vücudundaki gebelik belirtileri de, hamilelik öncesindeki hayat konforunun değişmesine neden olur. Bu yüzden uçağa binmek gibi, hayat akışında olmayan durumlar yaşandığında ebeveynler ince eleyip sık dokurlar.

Aklınızda birçok soru olması normal. Ancak yazımızda da açıkladığımız gibi hamilelikte uçak yolculuğu sakıncalı mı sorusunun cevabı; bazı durumlar haricinde gebelik döneminde uçağa binilmesinde bir problem yoktur.

Minik yavrunuz sizinle birlikte güvende. Yazımızda bahsettiğimiz maddelere dikkat ettiğiniz sürece endişelenmenize gerek kalmadan konforlu bir uçak yolculuğu yapmanız mümkün.

Aşağıdaki yazımız da dikkatinizi çekebilir:

‘‘Bebeğinizle Seyahat Etmenizi Kolaylaştıracak Öneriler’’: https://www.bebek.com/bebeginizle-seyahat-etmenizi-kolaylastiracak-oneriler/

Aklınıza takılanları yorum olarak iletebilirsiniz.

Sevgiler.

]]>
https://www.bebek.com/hamilelikte-ucak-yolculugu-sakincali-mi/feed/ 0
31. Hafta Gebelik https://www.bebek.com/31-hafta-gebelik/ https://www.bebek.com/31-hafta-gebelik/#comments Sat, 02 Jul 2022 16:55:41 +0000 https://bebek.com/?p=5273 Bu yazıyı okuyorsanız, gebeliğin 31.haftası içerisindesiniz ve doğuma 9 haftanız kaldı demektir. 9 haftalık süre içerisinde miniğinizin alışverişlerini tamamlayıp, sevdikleriniz ile birlikte bebek geliyor partisi yapabilirsiniz. Girmiş olduğunuz her yeni hafta için; “Bebeğimde ne gibi değişimler var?”, “Organları ne oranda gelişti?”, “Benim vücudumda ne gibi değişiklikler oluyor?”, gibi soruları merak ediyorsunuz. Merakınızı gidermek ve bütün sorularınıza cevap vermek için hafta ile ilgili bütün detayları öğrenelim…

31 Haftada Bebek

Miniğiniz, günden güne büyümeye devam ettiği için bu heyecanlı süreçte, büyük gelişimler gösteriyor. Sizin kadar o da size kavuşmak için son hız çabalıyor. Miniğinizde organ gelişimi, duyuları, kilosu ve boyu ve diğer her şey ne durumda, bakalım…

Bebeğim Ne Kadar Büyüdü?

Miniğiniz, 31.hafta itibari ile kuşkonmaz demetine yakın bir büyüklüğe erişti. Büyük bir hızla kütle artışı devam ediyor. Deri altında hızla yağ depoluyor olması ile birlikte tam bir bebek görünümü kazanmaya devam ediyor.

31 haftalık bebek kilosu ve fetal uzunluk ölçülerinin yaklaşık olarak aşağıdaki tablodaki gibi olması beklenir.

Gebelik Yaşı (Hafta) Kütle (g) Uzunluk (cm)
31. Hafta 1400-1500 40-41

Sunmuş olduğumuz bu değerler ortalama olarak verilmiştir. Miniğiniz kesin 1400-1500 gram arasında olacak diye bir kaide yoktur. Doktor kontrolüne gittiğinizde bu değerlerin aynıları ile karşılaşmanız gerekmiyor. Bu nedenle endişeye kapılmaya gerek yok. Gelişim konularında genetik aktarımın da rol aldığını unutmayın.

Sistemlerinin Gelişimi ve Yeni Kazanılan Beceriler

Doğum zamanına tamı tamına 9 haftanız kaldı. Bu 9 haftalık süreçte miniğiniz doğacağı güne kadar gelişim göstermeye devam edecek. Erken doğum yaşanması durumunda ciğerler tam gelişmemiş olduğu için bebeğiniz nefes almak için tıbbi destek alacaktır.

31 haftalık bebeklerde organ ve sistem gelişimi aşağıdaki gibidir.

  • Sinir Sistemi

Metabolizmanın çalışmasını, büyümeyi ve gelişmeyi sağlayan hipofiz bezi, bu dönemde büyüme hormonu üretmeye başlar. Serebral korteks, anlama, algılama ve konuşma gibi merkezi sinir sistemi işlevleri artmaya devam ediyor. Beyin oyuntuları ve kıvrımları, hızla şekillenmeye devam ediyor. Emme refleksi gelişim gösteren miniğiniz, parmak emmeye devam ediyor. Ayrıca sinir uçları da hâlâ gelişim düzeyinde.

  • Dolaşım Sistemi

Bir önceki haftalarda kan hücreleri karaciğerde üretilirken, 30. haftadan itibaren kemik iliğinde üretilmeye başladı. Bulunduğunuz 31. haftada kan, kemik iliğinde üretilmeye devam etmektedir.

  • Sindirim Sistemi

Gelişim gösteren yavrunuzun sindirim sistemi tam olarak oluşmadı, yavaş yavaş gelişim göstermeye devam ediyor. Bebeğiniz hayati öneme sahip olan amniyotik sıvısını yutmaya ve yuttuğu sıvı ile sindirim pratikleri yapmaya devam eder.

Sıvının içerisinde bulunan proteinler ve yağlar sizin aldığınız besinlere göre artış göstermektedir. Bu haftalarda ne kadar kaliteli besin alırsanız, miniğiniz de o kadar güzel gelişim gösterecektir.

  • Solunum Sistemi

Yavrunuz, amniyotik sıvının burundan girmesi ile birlikte soluk alıp verme pratiklerini gerçekleştiriyor. Fakat akciğerler henüz işlevini tamamlamadığı için bu pratikleri hava ile değil sıvı ile yapıyor.

  • Destek ve Hareket Sistemi

Kıkırdak yapılar kemikleşmeye, kaslar güçlenmeye devam ediyor. Bir de miniğinizin kütlesi ve boyu arttığı için hareketlerini daha net hissedebilirsiniz.

Bu dönemde yeteri kadar kalsiyum almak yavrunuzun diş ve kemik gelişimi, sizin kemik sağlığınız için oldukça önemli.

  • Boşaltım Sistemi

Böbrek gelişimini henüz tamamlamamış olan bebeğiniz, amniyotik sıvısını içmeye ve süzme birimlerinde süzerek idrarı oluşturmaya devam eder.

  • Bağışıklık Sistemi

Bebeğinizin bağışıklığı henüz çok güçlü değil. Miniğiniz sizden aldığı antikorlar sayesinde, güçlü bir bağışıklık sistemi temelleri oluşturmaya devam eder. Siz ne kadar iyi beslenirseniz, bebeğinizde o kadar iyi beslenecektir.

31 Haftalık Bebek Hareketleri

  • Tam bir bebek olma yolunda gelişimini tamamlamaya yaklaşan miniğiniz, artık bulunduğu alana sığmakta zorlanıyor. Bu nedenle hareketlerinde azalmalar hissedilebilir.
  • Vurma hareketleri kas gelişiminden dolayı şiddetli hissedilebilir.
  • Gebeliğin 31.haftası itibari ile uyku düzeni oluşturan bebeğiniz uykusunu uzun tutabilir. Hareketlerinde azalmalar buna bağlı da kaynaklanır. Çok fazla hareketsiz olduğunu düşünüyorsanız doktorunuza başvurunuz.
  • “Verteks” pozisyonu olarak bilinen doğum pozisyonuna bu haftalarda geçebilir. Yavrunuz yavaş yavaş doğum kanalına baş aşağı şekilde yerleşiyor.

31 Haftalık Bebekte Duyu Organları ve Gelişim Özellikleri

Gebeliğin 31.haftası itibari ile miniğinizin duyuları dışarıdaki dünya ve annesi ile daha güçlü iletişim kurabilecek hale gelmiştir.

31 haftalık bebekte duyu organ gelişimi aşağıdaki düzeydedir.

  • Göz ve Görme Duyusu

Gözlerde renk pigmentleri oluşmaya başlamıştır. Reflekslere karşı göz bebeğinin genişleyip daralması meydana gelir. Bu harekete “pupilla refleksi” adı verilir. 31 haftalık bebekler, pupilla refleksine yavaş yavaş sahip olmaya başlar.

  • Kulak ve İşitme Duyusu

Etrafta konuşmalarınızı dinleyen minik bir yaramaz olabilir. Bu haftalar itibari ile sizlerin konuşmalarını, gülüşlerinizi duyabilir. Bu nedenle onlarla bol bol konuşup iyi enerjiler veren gülüşler sunabilirsiniz.

  • Dil ve Tat Alma Duyusu

Amniyotik sıvı sayesinde yediğiniz besinlerin tatlarını alabilen bebeğinizin tat alma duyusu tamamen gelişmiştir. İçtiğiniz kahvenin, yediğiniz salatalığın tadını alabilir.

  • Burun ve Koklama Duyusu

Tat alma duyusu ile aynı zamanda gelişim gösteren koklama duyusu da gelişimini tamamlıyor. Tat alma ve koklama duyusunun aynı anda gelişmesinin sebebi, beyinde birbirine yakın bölgeler tarafından kontrol ediliyor olmasıdır.

  • Deri ve Dokunma Duyusu

Miniğiniz derisinin altına yağ depolanmaya devam eder. Bu işlem pürüzsüz bir teni de beraberinde getirir. Yağ depolama işlemi geliştikçe miniğinizin kürkü olan lanugo tüyleri dökülmeye devam edecektir. Depoladığı yağı yakarak ısı enerjisi elde edeceği ve yağlarla ısı yalıtımı yaptığı için artık bu tüylere ihtiyacı azalmıştır.

31 Haftalık Bebek Kaç Aylık olur?

40 haftalık gebelik serüveninde 31. haftadasınız. Bu süreçte 31 hafta kaç aya denk gelir? Sorusunu sorabilirsiniz. Bu sorunun cevabını birlikte hesaplayalım.

31 hafta= 31×7 = 217 günlük

217/30= 7 ay 7 gün

Bu hesaba göre gebeliğin 7. ayındasınız demektir.

 

31 Haftalık Gebelikte Anne

Bebeğinizin gelişim serüvenine eşlik ederken, kendi vücudunuzda oluşan değişimleri de merakla gözlemliyorsunuz. Vücudumda neden şişlikler var? Belim neden ağrıyor? 31 haftalık gebe olan annelerde ne gibi değişimler oluyor bakalım…

  • Braxton hicks kasılmaları:

Bulunmuş olduğunuz haftalarda kasılmalar artış gösterir. “Braxton hicks” adı verilen yalancı doğum sancıları yaşıyor olabilirsiniz. Hatta bu ağrılar sizi endişelendirip, bebek geliyor düşüncesine kapılmanıza sebep olabilir. Bunlar kısa süreli sancılardır, bu yüzden endişelenmenize gerek yok.

Bulunduğunuz pozisyonda yapacağınız değişiklik ile sancılarınızda hafifleme olacaktır. Eğer pozisyon değişikliğine rağmen kasılmalarınız devam ediyor ve kasılmalar düzenli olarak gelmeye devam ediyorsa hemen bir kadın doğum uzmanına görünmelisiniz.

  • Ödem:

Hamilelik serüveni boyunca şişen ayaklar, kollar ve yüz 31. haftada da artış gösterir. Genişleyen damarlarda sıvı artışı olur. Bu artış hücrelere doğru yol alır. Bu nedenle hücrelerde sıvı birikir ve şişlikler görülür. Hafif egzersizler ve biraz hareket ile vücuttaki ödemi atabilirsiniz.

  • Bel ağrıları:

Bebeğinizin gitgide büyümesi ve rahimde daha çok yer kaplaması, bir de sizin kendi aldığınız kilolarla birlikte 30. hafta ve sonrası bel ağrılarında artış görülür.

  • Varisler:

Gebelik hormonlarının etkisi ile anne adayında kan pompalamanın hızlanması damarlarda genişlemeye neden olur. Genişleyen damarlar ise bacaklarda varis olarak kendini gösterir. Bunun önüne geçmek için ayakta çok durmamaya ve bacaklarınızı yer çekiminin tersine uzatarak dinlenmeye özen gösterin.

  • Kaburgada baskı:

Bulunduğunuz haftalar içerisinde bebek ayaklarını kaburganızı itecek şekilde, kaburga bölgenize yerleştirebilir. Bu pozisyondayken bebek hareket ettikçe sizler bunu olduğundan daha şiddetli hissedebilirsiniz. Bulunduğunuz pozisyonu değiştirerek bebeğinizin de hareket etmesini sağlayın. Böylece kaburga baskınız dinecek, bebeğiniz farklı bir pozisyonda kalacaktır.

  • Çatlaklar:

Miniğiniz büyüdükçe karnınızın gerginliği de artar. Bu gerginlik çatlaklara yol açar. Sadece karın bölgeniz değil, kilo aldıkça vücudunuzun farklı bölgelerinde de bu çatlaklarla karşılaşma olasılığınız yüksek.

Nemlendirici kremler ve Hindistan cevizi yağı gibi nemlendirici etkiye sahip yağlar çatlakları önlemede size yardımcı olur. En iyi 6 çatlak kremi önerimize buradan ulaşabilirsiniz: https://www.bebek.com/en-iyi-6-catlak-kremi-tavsiyesi-ve-yorumlari/

  • İdrar kaçırma:

Bebeğiniz büyüdükçe iç organlarınıza baskı yapar. İdrar torbanız da bu baskılardan nasibini alır. Organlardaki baskı mesaneyi sıkıştırır ve bunun sonucu sık sık idrar kaçırma, hapşırırken hatta kahkaha atarken altına kaçırma gibi durumlarla karşılaşabilirsiniz.

  • Kolostrum sızıntısı ve büyüyen göğüsler:

Göğüslerinizde şişlik ve gerilme hissi artmaktadır. 31 haftalık hamilelik itibariyle artan şişliğin sebebi; süt kanallarının doğum yaklaştıkça aktifleşmesi ve süt üretmeye başlamasıdır. Göğüs ucundan “kolostrum” sıvısı aktığı da bu süreçte karşılaşılan semptomların başında gelir. Sızıntı çoksa göğüs pedlerinden yardım alabilirsiniz.

  • Mide yanmaları:

Girdiğiniz haftalar içerisinde reflü sorununu sıklıkla yaşayabilirsiniz. Reflü, halk arasında mide yanması olarak bilinmektedir. Bunun nedeni miniğinizin büyüdükçe organlara yaptığı baskıdır.

Midenizin baskı altında kalması, mide asitlerinin yukarı çıkmasına sebep olur. Besinleri az az küçük lokmalar hâlinde tüketmek, asitli içecekler ve fazla yağlı besinlerden uzak durmak reflüyü azaltacaktır. Hamilelikte soda tüketimi için detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz: https://www.bebek.com/7-ay-gebelikte-beslenme/

  • Uyku problemi:

Uyuma sorunu çekiyor olabilirsiniz. Miniğiniz ağırlaştıkça vücudunuza yaptığı baskı artar. Rahat pozisyonda yatamama, bel ağrıları, reflü benzeri semptomların yanında bir de doğum kaygısı yaşamak uykunuzu kaçırabilir.

Hamilelik Semptomlarını En Aza indirmek İçin Tavsiyeler

Bebeğiniz ve kendinizin de içinde bulunduğu değişimleri yaşarken çeşitli semptomlar belirdi. Vücudunuzun çeşitli yerlerinde yaşadığınız bu semptomların gündelik hayatınızı sekteye uğratmasını istemiyorsanız küçük önlemler alarak süreci kolaylaştırabilirsiniz. İşte 31 haftalık gebelikte yaşanan semptomları en aza indirecek tavsiyeler:

  1. Yağlı, baharatlı, acılı ve çok salçalı yiyecekler tüketmemeye özen gösterin. Lokmalarınızı küçük yutmak, sık sık ama azar azar yemek reflü semptomlarını azaltır.
  2. Kolostrum sıvısı çok fazla geliyorsa göğüs pedi kullanın.
  3. Su tüketimine dikkat edin. Bunu yaparken idrar kaçırıyorum su içmemeliyim algısına kapılmayın. Dışarı çıkarken yanınıza yedek çamaşır alın.
  4. Çatlaklarınız için nemlendirici kremler ve yağlar kullanın. (Yağ olarak; Hindistan cevizi yağı, havuç yağı vb. ürünler tercih edebilirsiniz.)
  5. Hafif yürüyüşler yaparak ödem oluşumunu azaltı
  6. Ağrılarınız için ılık duşlar, bel bölgelerinize yumuşak masajlar yapabilirsiniz.
  7. İyi bir uyku için nefes egzersizleri ve uyku yogaları deneyebilirsiniz. Uyurken yastıklarla bedeninizi desteklemek rahat pozisyon almanıza yardımcı olur.

Kaç Kilo Almalıyım?

Çok kilo aldığınızı düşünerek, yemek yemeyi azaltmak yapacağınız en yanlış şeylerden biri olacaktır. Her anne adayı bünyesine ve bebeğinin gelişimine göre kilo alır. Peki 31.hafta gebelikte kaç kilo alınmalıdır?

31 haftalık gebelikte ortalama olarak 9,5-11,5 kilo alınması beklenir. Yaşadığınız kilo değişimlerinin kişiden kişiye değiştiğini belirtmiştik. Hamilelik dönemi iştahsızlık gibi bir problem ile geçen anne adayının fazla kilo alması beklenemez. Ortalama kilonun altında ya da üstünde olabilirsiniz. Önemli olan doktorunuzun size ne söylediğidir.

Beslenme Önerileri

Girmiş olduğunuz son aylar içerisinde bebeğinizin beslenme ihtiyacı artar. Gelişimi devam eden miniğiniz için özenle seçeceğiniz taze sebze ve meyveler ile beslenmelisiniz. Siz ne kadar iyi beslenirseniz miniğinizde o kadar iyi gelişecektir. Bu nedenle yediğiniz besinler hem sütünüz için hem de amniyotik sıvıya geçip miniğinizi beslemek için oldukça önemli.

31 haftalık gebelikte beslenme önerileri:

  • Fazla tuz ve şeker tüketiminden uzak durun.
  • Hamileyim diyerek gereğinden fazla besin tüketmeyin. Azar azar sık sık olacak şekilde 3 öğünde tüketim sağlayın.
  • Bol bol su tüketin. (Günlük 2,5-3 litre arası tüketmeye özen gösterin)
  • Yağlı, salçası bol ve hamur işi olan besinlerden uzak durun.
  • Hazır gıdalar tüketmemeye özen gösterin.
  • Demir, protein ve kalsiyum ağırlıklı beslenmeye özen gösterin.

Devamı için makalemizi ziyaret edebilirsiniz: https://www.bebek.com/7-ay-gebelikte-beslenme/

Egzersiz Önerileri

31 haftalara girdiğinizde hareketlerinizde kısıtlanma olabilir. Bedeninizi zorlamaktan kaçınarak hafif egzersizler yapmanızı öneriyoruz.

31 haftalık hamile egzersizleri:

  • Az az ama tempolu yürüyüş
  • Nefes egzersizleri
  • Hamile yogaları
  • Hafif esneme hareketleri
  • Hafif şekilde yüzmek

30 Haftalık Gebelikte Kontrol Listesi

  • Doktor kontrolleriniz sıklaşacaktır. Kontrollerinizi aksatmayın.
  • Doğuma hazırlık ve nefes yogası kurslarına gidebilirsiniz.
  • Bebek odası alışverişlerinizi tamamlayın.
  • Kendinizi psikolojik olarak doğuma hazırlayın.
  • Doğum çantanızı geciktirmeden hazırlayın.

Her anne adayı bebeğinde ve kendi vücudunda ne gibi değişimler olduğunu bilmek ister. Sizlerle gebeliğin 31. haftası neler olacağını paylaştık. Bir sonraki hafta neler olacağını da bilmekte fayda var.

 

gebelikte-30-hafta

32-hafta-gebelik-hakkinda-hersey

]]>
https://www.bebek.com/31-hafta-gebelik/feed/ 1 https://www.youtube.com/embed/vRbr9ZjIFfA 31 - Bebek.com nonadult
Çoğul Gebelik ile İlgili Detaylar https://www.bebek.com/cogul-gebelik-ile-ilgili-detaylar/ https://www.bebek.com/cogul-gebelik-ile-ilgili-detaylar/#respond Mon, 24 Jan 2022 10:00:11 +0000 https://www.bebek.com/?p=26733 Gebelik kadınlar için son derece önemli ve heyecan verici bir süreçken çoğul gebelikler bu dönemi daha da heyecanlı hale getiren bir durumdur.

Peki, çoğul gebelik nedir?

Çoğul hamilelikler, birden fazla yumurta hücresinin aynı anda döllenmesi ve gelişmesiyle oluşur. Bu tarz durumlarda genel olarak ikiz bebekler dünyaya gelir. İkiz bebeklerin yanı sıra üçüz gebeliklerde mümkündür. Üçüz hamileliğin oluşabilmesi için ise üç ayrı yumurtanın üç ayrı sperm tarafından döllenmesi ya da döllenmiş yumurtalardan birinin bölünmesiyle oluşabilir.

Bunların yanı sıra dünyada rekor çoğul gebeliklerde var. Biraz garip olsa da tek seferde 8 hatta 12 bebek sahibi olan anneleri de haberlerde duyuyoruz. Evet, bu durumun garip olduğu kadar ürkütücü de olduğunun farkındayız…

Çoğul Gebelik Sebepleri Neler Olabilir?

Aile hikayesinde çoğul gebelik olanlarda bu ihtimal yüksektir. Genetik yatkınlığın yanı sıra 35 yaş üzeri ya da infertilite tedavisi gören anne adaylarında çoğul gebelik olasılığı tedavi sebebiyle artar. Yumurtlama ilaçlarının da bu tarz gebelikleri artırdığı söylenebilir.

Tek Yumurta Ya Da Çift Yumurta İkizleri Nasıl Olur?

Adet döneminde birden fazla yumurtanın döllenmesi ve bu yumurtaların rahim içinde ayrı ayrı gelişmesiyle çift yumurta ikizleri dünyaya gelir. Çift yumurta ikizleri farklı yumurta ve spermlerden meydana geldikleri için birbirine ancak herhangi iki kardeş kadar benzer ve farklı cinsiyet olabilirler.

Tek yumurta ikizlerinde ise durum farklıdır. Döllenen bir yumurtanın mitoz bölünme sırasında iki parçaya ayrılıp ayrı ayrı gelişmesiyle oluşur.  Aynı sperm ve yumurtanın genetik bilgisine sahip olduklarından olayı tek yumurta ikizleri aynı fiziksel özelliklere sahip olurlar. Bazen ayırt etmek olanaksız gibi gelir.

Çoğul Gebelik ile İlgili Detaylar

Çoğul Gebelik Nasıl Anlaşılır?

Adet döneminin gecikmesi gebelik şüphesini akla getiren ilk belirtidir. Bu düşünceyle doktora gittiğinizde çoğul gebeliğin belirtileri ultrason ile tespit edilebilir. Ancak ultrason ile 6. haftada iki kese görüldüğünde bebeklerin ikiz olduğu anlaşılır.

Kan testi yapıldığında hamilelik pozitif çıkar ancak bunun ikiz ya da üçüz olduğuna dair bir belirti olmaz. Bu sebeple çoğul gebeliğin anlaşılmasının en iyi yolu ultrason ile yapılan kontroldür. Bunun yanı sıra anne karnının hızla büyümesi ya da iki kalp atışının duyulması da diğer çoğul gebelik belirtileri arasındadır.

Çoğul Gebeliklerde Anne Adayları Neler Yaşayabilir?

Tekli hamileliklerde görülen belirtiler çoğul gebeliklerde farklı seyredebilir. Bu dönemde annelerde görülebilecek durumlar şunlardır:

  • Bulantı ve kusma daha çok olabilir.
  • İlk aylarda kanama riski daha yüksektir.
  • Kansızlık oranı yükselebilir.
  • Tansiyon normal değerlerin üzerinde seyredebilir.
  • Kilo alımı normal gebeliklere göre daha ani ve fazladır.

Çoğul Gebeliklerde Doktor Kontrolünün Önemi

Her hamilelik doktor kontrolü ve takibi gerektirir. Ancak çoğul gebeliklerde risk daha yüksek olduğu için takibi de oldukça önemlidir. Bu sebeple takip planı yapılmalı ve bu plana göre hareket edilmelidir. Hamilelik boyunca kan ve idrar tahlilleri yapılmalı ve bu tahliller doğrultusunda gerekli takviye edici ilaçlar kullanılmalıdır.

Kansızlık oranına göre kan ilaçları kullanılabilir. Ayrıca kalsiyum hamilelik boyunca oldukça önemlidir. Bu sebeple kalsiyum ilaçlarının kullanılması gerekebilir.

Gebelik süresince doktor takibi ile bebeklerin büyümeleri haftalarıyla orantılı olarak ilerliyor mu diye kontrol edilmelidir. Gebeliğin ilerleyen dönemlerinde ise doğumun nasıl olacağına önceden karar verilmelidir.

Çoğul Gebeliklerde Yaşanabilecek Sorunlar

Daha önce de belirttiğimiz gibi ikiz ya da üçüz gebelik durumlarında tek bebeğe göre risk daima daha yüksektir. Birden fazla bebek taşımak gebeliğe bağlı birtakım problemleri beraberinde getirebilir. Bu riskler şunlardır:

  • Erken doğum: Gebeliğin 37. haftasından önce rahim ağzının açılmasına sebep olan rahim kasılmaları görülebilir. İkiz gebelik durumunda haftadan önce doğum meydana gelebilirken üçüz gebeliklerde bu süre, ortalama 35. haftadır. Bu sebeple erken doğumlarda bebekler düşük doğum kilolu olabilir. Bu durum bazı sağlık sorunlarına sebep olabileceği için çoğul gebelik yaşayan anne adayları sık sık doktor kontrolüne gitmeli ve bebeklerinin sağlığı ile ilgili gereken kontrolleri yaptırmalıdır.
  • Preeklampsi: Diğer adıyla gebelik zehirlenmesidir. Daha çok sebep olduğu yüksek tansiyon ile karakterize edilir. Çoğul gebeliklerde preeklampsi daha fazla görülür. Bu durumun diğer belirtileri ise aşağıdaki gibidir.
  • Ani kilo alımı
  • Baş ağrısı
  • Karın ağrısı
  • Görme bozuklukları
  • Ellerde ve ayaklarda şişme

Eğer bu tarz belirtiler varsa vakit kaybetmeden doktorunuzla görüşmeli ve gerekli önlemleri almalısınız.

  • Sezaryen doğumda artış: Çoğul gebeliklerde genel olarak sezaryen doğum tercih edilse de ikiz gebeliklerin yarısı normal doğum yapabilir. Ancak ikinin üstünde bebek varsa tavsiye ve tercih edilen doğum şekli sezaryendir.
  • İkizden ikize transfüzyon sendromu: Bu durum daha çok tek yumurta ikizlerinde görülür. Bebeklerin plasentası yani iki bebek arasında damarsal geçiş bulunması halinde görülebilecek bir durumdur. Bir bebeğe daha fazla kan akışı sağlanırken diğer bebeğe daha az kan akışı olur.Bu durumda bebeklerin birine fazla yükleme, diğerinde ise kansızlık ya da gelişme geriliği gibi problemler meydana gelir. Bu sebeple bu durumdan iki bebekte olumsuz yönde etkilenir. Böyle bir durumla karşı karşıya kaldığınızda doktorunuzla görüşmeli ve gerekirse erken doğum seçeneğini değerlendirmelisiniz.
  • Kaybolan ikiz sendromu: Bu sendroma bağlı durumlarda erken ultrasonda ikiz gebelik görülür ancak ilerleyen dönemlerde ikizlerden biri görülmeyebilir. Bu durum tam olarak açıklanama Bu durumu engellemek için anne olarak sizin alabileceğiniz herhangi önlem yoktur. Bu sebeple kendinize yüklenmemeli ve üzmemelisiniz.
  • Yapışık ikizler: Bu durumun görülme olasılığı yaklaşık 100.000 doğumda bird Tek yumurta ikizlerinde bazen yumurtalar birbirinden tam olarak ayrılamaz ve sonucunda yapışık ikizler oluşur. Oldukça nadir görülen bu durumda bebekler baş, göğüs ya da leğen kemiklerinden birbirine yapışık olabilirler. Bazı durumlarda ikizler bir ya da birden fazla organı ortak kullanabilir. Yapışma noktası ve paylaşılan organ sayısına göre bazen cerrahi müdahale ile ikizleri ayırmak mümkün olabilir. Bu durumun oldukça nadir yaşandığı unutulmamalı ve çoğul gebelik yaşıyorum acaba böyle bir durum yaşar mıyım diyerek strese girmemelisiniz.

Dilerseniz İkiz Gebelikte Kaçıncı Haftada Doğum Yapmalı?” Konulu videomuzu izleyebilirsiniz.

Çoğul Gebeliklerde Hangi Testler Uygulanır?

Tekli hamileliklerde yapılan ikili testler yerine çoğul hamileliklerde 11, ve 13. haftalar arasında ense kalınlığı ölçümü yapılır. Tekli gebeliklerde yapılan üçlü ve dörtlü testler yerine çoğul hamileliklerde 20. ve 23. haftalar arası detaylı ultrasonografi yapılır.

Çoğul Hamileliklerde Spor Yapılabilir mi?

Hamilelik kilo aldıran bir süreç olmasının yanı sıra sağlığınıza özen göstermeniz gereken bir dönemdir. Ancak çoğul gebelik de olsa doktor tavsiyesi ile ilk aylarda düşük tempolu spor yapılabilir. Son aylarda ise erken doğum riski olduğu için aktif spor yapılmaması tercih edilir.

Bunların yerine 2. trimester döneminde hafif tempolu yürüyüşler ya da doktorunuzun izniyle yoga ya da yüzme ile ilgilenebilirsiniz. Ancak 3. trimester döneminde daha çok istirahat etmeniz ve daha az hareketli olmanız tavsiye edilir.

Hamilelik, başlı başına heyecanlı ve merak uyandıran bir süreçtir. Karnınızda yeni bir hayatın oluşması, büyüdükçe size tepki vermesi kelimelerle anlatılamayacak duygular arasında, en üsttedir. Hele bir de ikiz ya üçüz annesi olacaksanız… Karnınızda iki hatta belki de daha çok kalbin atması tarifi mümkün olmayan bir durum olsa gerek. Bu sebeple bu dönemlerin tadını çıkarmalı ve strese girmemelisiniz.

Tüm çoğul gebelik sürecinde hamileliğinizi takip eden bir kadın doğum uzmanı olmalı ve bu süreçte doktorunuzla birlikte sıkı bir plan yapıp buna göre hareket etmelisiniz. Ayrıca her zaman yanınızda size yardım edebilecek kişilere de ihtiyacınız olacak. Çünkü hamilelik başladıktan sonra kısa sürede kilo alabilir ve hareketlerinizde birtakım kısıtlamalar olabilir.

Doktorunuzun tavsiyeleri ve sevdiklerinizin desteğiyle bu dönemi kolayca ve sorun yaşamadan geçirebileceğinizi aklınızdan çıkarmayın.

“Çoğul Gebelikler Hakkında Merak Ettikleriniz” Konulu yazımızı okumak için aşağıdaki bağlantıya tıklayın!

Çoğul Gebelikler Hakkında Merak Ettikleriniz: https://www.bebek.com/cogul-gebelikler-hakkinda-merak-ettikleriniz/

Aklınıza takılanları yorum olarak iletebilirsiniz.

Sevgiler.

]]>
https://www.bebek.com/cogul-gebelik-ile-ilgili-detaylar/feed/ 0 https://www.youtube.com/embed/mRnRwa4DMfo 31 - Bebek.com nonadult
Bebek Kusmalarına Karşı 7 İpucu https://www.bebek.com/bebek-kusmalarina-karsi-7-ipucu/ https://www.bebek.com/bebek-kusmalarina-karsi-7-ipucu/#comments Wed, 03 Nov 2021 10:00:06 +0000 https://www.bebek.com/?p=37325 Bebekler çok sık kusma eğilimi gösterirler. Kusmaların birçok nedeni olduğu gibi, yaşa bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Bebekler genelde emzirildikten ya da mama ile beslendikten sonra kusarlar. Aileler ilk bebeklerini kucaklarına almış ve ilk defa bu deneyimi yaşıyorlarsa, bu durum anne ve babayı endişelendirebilir. Doğumdan sonra gerçekleşen kusmalar oldukça normal bir şekilde karşılanır ve fizyolojik kusma yada fizyolojik reflü olarak adlandırılır.

Bebeklerde doğumdan sonraki 10 gün içinde başlayan reflü, giderek azalır. Bebekler zorlandıkları için kusabilecekleri gibi bu kusma bir hastalığa bağlı olarak da gerçekleşebilir.  Bu yüzden annenin bebeğini sürekli gözlemlemesi ve onu rahat ettirmesi önemlidir. Süt kesiği biçimindeki bu tür kusmalar normal karşılanırken, bebeğin kusarken zorlanması ya da kusmanın fışkırarak gerçekleşmesi durumunda anneye bir an önce bebek doktoruyla temas etmesini tavsiye ediyoruz. Bu bakımdan, annelerin bebeklerde kusmanın sebeplerini bilmeleri gerekiyor.

Bebekler Neden Kusar?

Kusmayı önlemek için önce kusmaya neyin neden olduğunu bilmek gerekir. Alerjik bir reaksiyon mu bebeğinizi kusturuyor, yoksa gazını çıkaramadığı için mi kusuyor? Bunu anlamanın tek yolu onu gözlemlemek ve kusma ile birlikte diğer semptomların da var olup olmadığını kontrol etmek. Sağlıklı bebekler az miktarda beyaz, mukuslu, köpüklü, asitli kusarken, bazen de birkaç defa ağız dolusu kusabilir. Bebeklerde kusmalar beslendikten hemen ya da 1-2 saat sonra gerçekleşir. Çünkü yenidoğanlarda yemek borusuyla mide arasındaki kapak olgunlaşmamıştır, kasılma yetersizliği vardır ve mide içeriği yemek borusuna kaçar sonra ağızdan atılır.

Daha büyük bebeklerde ise, besleme sırasında havayla karışan süt ya da mama yukarı doğru çıkabilir. Bebeğin doğumundan sonraki birkaç gün içinde başlayan fizyolojik gastroözofageal reflü denen bu durum ilerleyen günlerde azalır, 2 yaştan sonra devam etmesi beklenmez. Anneler bebeğin kilo alması için, bazen ihtiyacından fazla besleyebilir. Bu da bebeğin fazla besini kusma yoluyla çıkarmasıyla sonuçlanır. Bu kusmalar ilk 1-2 yaşta hafifleyerek tamamen ortadan kalkacaktır. Bebekler bazen beslenme sonrasında, ağızlarından az miktarda besini çıkarabilir.

Regürjitasyon denen bu durum genellikle sızıntı şeklinde olur ve kusma olarak değerlendirilmez. Bu tip çıkarmalar fizyolojik gastroözofageal reflünün belirtisi olabilir, bebek 6-12 aylıkken kendiliğinden kayboluyor. Düzelmediği ve giderek arttığı durumlarda doktora başvurulması gerekir. Doğumdan sonraki ilk günlerde yani yeni doğan döneminde görülen kusma nedenleri arasında enfeksiyonlar (mide-barsak enfeksiyonları, nekrotizan enterokolit de denen bir çeşit bağırsak iltihaplanması), doğumsal metabolizma hastalıkları, bebeğin anne karnında amniyon sıvısını fazladan yutması, bağırsak hareketlerini sağlayan sinirsel uyarımın olmaması, böbrek üstü bezi yetmezliği, karaciğer-safra kesesi hastalıkları, kronik hastalıklara (akciğer, kalp, böbrek, kas ve sinir gibi) bağlı beslenme intoleransı ve bazı gıda proteinlerine karşı intolerans (süt proteini gibi) sayılabilir.

Yemek borusunun mideye bağlanan ucunun kapalı olması da şiddetli kusmalarla kendini gösterebiliyor. Bu sorunu olan yeni doğan bebeklerdeki en belirgin özellik doğduktan sonraki birkaç besleme sonrası kusmaya başlamasıdır. Çünkü besinler yemek borusunda birikir. Kusmaya nefes darlığı ve morarma da eşlik edebilir.

Yemeklerden saatler sonra gerçekleşen zorlanarak, öğürtünün eşlik ettiği, fışkırır tarzda, burundan da gelebilen kusma daha endişe edicidir. Huzursuzluk, ten renginin solması gibi belirtiler de eşlik edebilir. Özellikle yeni doğan bebeklerde, ilk 24- 36 saat arasında görülen şiddetli kusmalar sindirim sisteminin herhangi bir yerinde görülen tıkanıklık belirtilerinden biri olarak kabul edilir. Bu şiddetli kusmaların en sık görülen nedenleri; bağırsak tıkanıklığı veya darlığı, bağırsağın belli bölümlerinin olmaması, karın organlarının göğüs içinde fıtıklaşması, mide darlığı (pilor stenozu). Bu tip sorunlar acil cerrahi müdahale gerektirebilir.

Kusmada psikolojik faktörler de göz önünde bulundurulmalıdır. Özellikle 1 yaşa kadar olan bebeklerde görülen uyum sorunu kusmaya neden olabilir. Anne- bebek arasındaki ilişki problemi, annenin gergin olması, bebeğe az ilgi göstermesi, bebeğin huzursuz bir ortamda büyümesi bu süreçte etkili faktörlerdir. Gerginliği hisseden bebek, kusarak tepkisini ortaya koyabilir.

Özellikle beslenme konusu, kusma problemlerinin aşılmasında ve önlenmesinde en dikkat edilmesi gereken şeylerden bir tanesidir. Bebeğin üşütmesi de kusmaya neden olan olabilir. Bu yüzden bebek sıcak tutulmalı ve kusmaya sebep olan üşütme problemi engellenmelidir.

Altı ve on iki aylık bebekler arasında ise kusma genellikle ek besinlere geçildiği için gözlemlenir. Vücudun yeni besinlere alışma sürecinde kusma gibi rahatsızlıklar görülebilir. Bebeğin yemek yemeyi istememesi ya da reddetmesi de kusma problemine yol açabilir. Bir yaşından büyük bebeklerde ise kusma problemi nadiren görülür. Bir yaşından sonra görülen kusmalar yine beslenme konusuna bağlı olabilir: Bebeğe aşırı yemek yedirmek veya yağlı besinlerle beslemek kusmaya yol açabilirken; enfeksiyon veya reflü gibi hastalıklar da bu soruna neden olabilir.

Bebek Kusmalarına Karşı 7 İpucu

Bebeklerde Fışkırarak Kusmak

Bebeğiniz fışkırır gibi kusuyorsa bu ciddi bir durumdur. Böyle bir durum yaşandığında bir an önce doktora gitmeniz ve alerjik bir sıkıntı varsa, yediği içtiği şeylere dikkat etmeniz gerekmektedir. Bir tespitiniz varsa bunu doktorunuzla paylaşmalısınız. Fışkırır tarzda kusma;

  • bağırsak düğümlenmelerinde,
  • bağırsak boğulmalarında,
  • kafa içi basınç artışı durumunda,
  • zehirlenme durumlarında olabilir.

Normal Kusma

Bebeklerde kusma değişkenlik gösterir. Bazıları az, bazıları ise ağız dolusu kusar. Genellikle bu kusmalar yeni doğan bebeklerde ilk aylarda görülür. Çünkü yeni doğan bebeklerde yemek borusu ve mide arasındaki mesafe henüz tam olarak olgunlaşmamıştır. Daha büyük bebeklerde sıkıntı yemek esnasında olur.

Beslenme sırasında süt, havayla karışır ve bu yüzden yemek borusundan yukarıya çıkar. Yanlış beslenme, bebeğinizin kusmasına neden olabilir. Bebeğinizi emzirirken hava yutması, emme hızı, gaz çıkartılmaması gibi etmenler kusmasına neden olabilir.

Sızıntı Halinde Çıkarma

Bebeğiniz beslendikten sonra, az da olsa yediğini geri çıkartabilir, sonra tekrar yutabilir. Bu durumu kusma ile karıştırmamak gerekir. 1 yaşına kadar sürecek bu durum eğer uzarsa, doktorunuza başvurmanız gerekir.

Bebek Kusmalarına Karşı 7 İpucu

  • Bebeğinizi tıka basa doyurmayın.
  • Bebeğiniz ağlarken onu doyurmaya çalışmayın. Bu daha çok hava yutmasına neden olur. 
  • Bebeğinizi beslerken ya da besledikten sonra hemen yatırmayın. 
  • Yatırmak durumunda kalırsanız da reflü yatağından destek alarak bebeğin başının vücudundan daha yüksekte kalmasını sağlayın.
  • Bebeğinizi besledikten sonra hoplatıp, zıplatmayın. 
  • Bebeğinizin gazını besleme sırasında, sonrasında, hatta öncesinde de her zaman çıkarmaya çalışın.
  • Mümkün olduğunca dik durmasına özen gösterin.

Bu gibi çözümler de kusma probleminin önün geçemiyorsa ve bebek sık sık kusmaya devam ediyorsa, mutlaka bir doktora başvurulmalıdır.

Bebek Kusarken Yapmanız Gerekenler

  • Tüm kontrollerinizi yapmanıza rağmen bebeğiniz kusmaya devam ediyorsa, bebeğinizi yan ya da yüzüstü yatar pozisyona getirin
  • Kusma durumu bitene kadar katı gıdalar vermeyin
  • Kusma bittikten sonra ağzının içini temizlemeniz gerekir. İşaret parmağınızla kolayca yapabilirsiniz
  • Eğer kusma şiddetliyse ve günde 3 defadan fazlaysa, kusmukta kan veya yeşil renkli safra varsa, ateş çıktıysa, öksürük veya diğer enfeksiyonel göstergeler varsa, çok acil şekilde doktora götürün.

 

]]>
https://www.bebek.com/bebek-kusmalarina-karsi-7-ipucu/feed/ 1
Gebelikte Kuyruk Sokumu Ağrısı Nedir? Tehlikeli midir? https://www.bebek.com/gebelikte-kuyruk-sokumu-agrisi/ https://www.bebek.com/gebelikte-kuyruk-sokumu-agrisi/#comments Thu, 26 Aug 2021 10:00:10 +0000 https://www.bebek.com/?p=37239 Hamilelik serüveninin başlaması ile beraber vücudunuzda da değişimler başlar. Vücut, bu değişimler karşısında ağrı ile cevap verebilmektedir. Hamilelikte en çok görülen ağrılardan biri de bel bölgesindeki kuyruk sokumu ağrısıdır. Bel ve kuyruk sokumu ağrısı beraber görülebilmekte veya sadece kuyruk sokumunda da ağrı oluşabilmektedir.

Kuyruk sokumu kemiğinin tıpta birçok karşılığı bulunmaktadır. Tıpta koksiks, halk arasında ise pöç kemiği ya da pöçük kemiği olarak anılmaktadır.

Kuyruk sokumu kemiği ise omurgamızda bulunan 33 omurun sonuncusudur. Kuyruk sokumu kemiği üst ve alt gövdeyi birbirine bağlayan leğen kemiğinin bir parçasıdır. Aynı zamanda leğen kemiği içindeki organları alttan destekleyen kasların da birleşim noktasıdır.

Gebelikteki Kuyruk Sokumu Ağrısının Nedenleri Nelerdir?

Kuyruk sokumu ağrısı kadınlarda ve özellikle de hamilelerde daha yüksek oranda görülür. Bu ağrının belli başlı nedenleri şunlardır;

Relaksin Hormonu

Relaksin hormonu hamileliğin başında kan damarlarının oluşumunu sağlamaktadır. Bu sayede döllenen yumurta için uygun ortamı hazırlar.

Aynı zamanda hamileliğin ilerleyen dönemlerinde leğen kemiklerinin öndeki birleşim yerinde bulunan eklemin gevşemesinde rol oynar.

Bu sayede bebek doğum esnasında daha kolay ve rahat çıkmaktadır. Eklemdeki bu gevşeme, leğen kemiklerindeki kaslarda da gevşemeye yol açmakta ve kuyruk sokumuna olan baskıyı daha da arttırmaktadır.

Tabii ki de bu ağrının başka nedenleri de mevcut;

  • Uzun süreli aynı pozisyonda kalmak
  • Gebeliğe uygun olmayan pozisyonlarda uzun süre kalmak
  • Karın bölgesine darbe alınması
  • Obezite
  • Sinir veya kas sıkışması

Gebelikte Kuyruk Sokumu Ağrısını Tetikleyen Durumlar Nelerdir?

Hamileliğinizin başlangıcında bu ağrıyı hissetmeyebilirsiniz fakat bazı durumlar bu ağrıyı yaşamanıza veya var olan ağrınızı arttırmaya yol açabilir. Bunlar;

  • Vücut duruşunun ve vücut ağırlık merkezinin değişmesi
  • Hapşırma gibi karın içi basıncı arttıran durumlar
  • D vitamini eksikliği
  • Gebelikte hızlı kilo alımı veya fazla kilo alımı
  • Kabızlık, hemoroit durumları
  • Ağır yük kaldırma
  • Önceden var olan bel fıtığı rahatsızlığı
  • Kasların gevşemesi ayrılması
  • Omurga ve bel bölgesi üzerine düşme veya darbe alma
  • Daha önceden geçirilmiş omurga yada bel kemiği kırıkları

Hamileler Bu Ağrıyı Nasıl Tanımlıyor ?

Yapılan çalışmalarda hamileler bu ağrıyı daha çok hareket sonrası belin alt kısmında bıçak gibi keskin şekilde ani bir batma şeklinde tanımlıyor.

Ağrının Kuyruk Sokumundan Kaynaklandığını Nasıl Anlarsınız?

Kuyruk sokumu leğen kemiğinin arkasına denk gelmektedir. Kuyruk sokumu ağrısında ağrı belden kalçaya doğru iner veya kalçadan bele yukarı doğru çıkar.

Şikayetler Ne Zaman Başlıyor ?

Anne adaylarında bu şikayet daha çok 4.ay ve 6.ay arasında başlamakta olup doğumdan sonraki 10 gün içinde azalmaktadır.

Gebelikte Görülen Kuyruk Sokumu Ağrısı Tehlikeli Bir Durum mudur?

Gebelikte görülen kuyruk sokumundaki ağrısı normal bir süreçtir. Ay ve günler geçtikçe bebek büyümekte ve bölgeye olan baskısı da artmaktadır. Bu baskının artması ile beraber bebek her geçen gün kasları daha da germekte, ağrıyı daha da arttırmaktadır.

Gebelikte Görülen Kuyruk Sokumu Ağrısı Cinsiyeti Belirler mi?

Günümüz de anne adayları hamileliklerini bilimsel olarak daha gerçekçi bilgiler ile ilerletmektedir. Fakat geçmiş zamanlarda hurafeler ve halk arasındaki söylentiler anne adayları tarafından ilgi çekici olabilmiştir.

Rivayete göre ağrının belde olmasının erkek bebeğe, karnın alt kısmında ve kasıkta hissedilmesinin ise kız bebek olabileceği söylenmiştir. Fakat bu bilginin bilimsel bir açıklaması yoktur. Yani ağrının yeri ile bebeğin cinsiyeti arasında bilimsel anlamda bir ilişki yoktur.

Kuyruk Sokumu Ağrısı Doğum Şeklini Etkiler mi?

Bu sorunun cevabı kuyruk sokumu ağrısı yaşayan annelerin ağrıyı yaşama sebebine göre
değişmektedir. Ağrının nedeni büyüyen ve esneyen leğen kemiği ise anne vücudu kendini
doğuma hazırlıyordur ve doğum normal yolla olabilir.

Fakat ağrının nedeni yukarıda da belirttiğimiz nedenlerden biri ise uygun doğum planı doktor tarafından yapılmalıdır.

Gebelikte Görülen Kuyruk Sokumu Ağrısı Ne Zaman Risk Taşımaya Başlar?

İlerleyen hamilelik haftaları ile birlikte annelerde kuyruk sokumu ve bel bölgesindeki ağrıda artış görülmektedir. Ağrının anneyi rahatsız etmeyecek düzeyde olması sakıncalı değildir. Fakat annenin hareketlerinde kısıtlanma, yürümede zorluk, yatış ve kalkış sırasında zorlanma gibi durumlar ve kanama görülürse durum artık risklidir ve doktor ile iletişime geçme vakti gelmiştir.

Gebelikte Görülen Kuyruk Sokumu Ağrısı Düşüğe Neden Olur mu?

Belirttiğimiz durumlara ek olarak görülen kanama erken hamilelik haftalarında görülürse düşük riski fazladır. Derhal doktor ile iletişime geçilmelidir.

Kuyruk Sokumu Ağrısı Doğum Sonrasında Geçer mi?

Ağrınız hamileliğe bağlı leğen kemiği bağlarının genişlemesi veya bebeğin baskısı sonucunda oluşuyor ise doğum sonrası birkaç gün yada birkaç hafta içinde geçmektedir. Fakat ağrının nedeni hamileliğe bağlı değil ise doktor tarafından takibi ve uygun tedavisi mutlaka yapılmalıdır.

Ağrıyı Azaltmak İçin Neler Yapılabilir?

  • Anne adayının evde yapabileceği egzersizler, basit aerobik ve pilates hareketleri ağrının hafiflemesinde oldukça önemlidir bunların sayesinde ağrıda azalma, rahatlama sağlayabilir.
  • Ağrıdan etkilenen bölgeye sıcak veya soğuk kompres uygulaması yapılması anlık veya kısa süreli olarak ağrının azalmasına katkı sağlamaktadır.
  • Organik ve bitkisel yağlar ile bölgeye dairesel ve aşağı – yukarı olacak şekilde masaj uygulanması da fayda sağlar.
  • Hamilelikte ortopedik olmayan ve yüksek topuklu ayakkabı giyilmesinden kaçınmak ağrının oluşmasını önlemektedir. Bu dönemde daha çok ortopedik ayakkabı ve ayağı destekleyen ayakkabı tercih edilmesi daha uygundur.
  • Mümkün oldukça ani hareketlerden kaçınılmalıdır. Karın bölgesinden alçakta olan herhangi bir
    nesneyi alırken eğilmek yerine dizlerden destek alıp çömelerek almak beldeki ağırlığı azaltmaktadır.
  • Hamilelikte görülen kabızlık bağırsaklarda doluluk oluşturur, bele fazladan ağırlık biner. Bu durumda kuyruk sokumu ağrısı artar. Kuyruk sokumu ağrısı olduğu durumlarda kabızlığı önlemek için lifli besin ve su tüketimi arttırılmalıdır.
  • Uzun süreli aynı pozisyonda oturmak veya uzun süreli ayakta kalmak kuyruk sokumu ağrısının şiddetini arttırabilmektedir. Aynı pozisyonda uzun süreli (2 saat) kalmamaya dikkat edilmeli ve belli aralıklar ile ev içinde veya çalışma alanında kısa süreli yürüyüşler yapmalıdır. Gün içinde en az 30 dakika yürüyüş yapılması önerilmektedir.

Gebelikte Yürüyüş Yapmanın Önemi yazımızı okumak için aşağıdaki bağlantıya tıklayabilirsiniz.

Hamilelikte Yürüyüş Yapmak: Gebelikte Yürüyüş Yapmanın Önemi – https://www.bebek.com/gebelikte-yuruyus-yapmanin-onemi/

  • VKİ (vücut kitle indeksi) doktorunuzun uygun gördüğü sınırlar arasında tutulmalıdır. Normalden fazla kilo alımı bel ve diğer dokulardaki gerilimi arttırmakta ve beraberinde kuyruk sokumundaki ağrıyı da etkilemektedir.
  • Doktorunuz uygun görüyor ise anne karın destek kemeri (annelik kemeri) kullanımı taşıyacağınız yükün ağırlığını azaltması ile kuyruk sokumu ağrısını da hafifletir. Ağrının şiddeti günlük hayatı etkiliyor ve hareket kısıtlılığına yol açıyorsa doktorun önerisi ve incelemesi ile blokaj iğnesi yapılabilir. Blokaj işlemi modern ve uzun süreli etki sağlayan bir yöntemdir. Bu işlem ile ağrıyı oluşturan sinir liflerine uzun süre etki gösteren anestezik madde enjekte edilmektedir. İşlem ortalama 15-20 dk. arasında sürmektedir ve anne aynı gün içinde yürütülüp taburcu edilir. Fakat bu işlemin alerjik yan etkileri olabileceği de göz ardı edilmemelidir.
]]>
https://www.bebek.com/gebelikte-kuyruk-sokumu-agrisi/feed/ 1
Kaygı ile Nasıl Başa Çıkılır? https://www.bebek.com/kaygi-ile-nasil-basa-cikilir/ https://www.bebek.com/kaygi-ile-nasil-basa-cikilir/#respond Fri, 30 Jul 2021 10:00:04 +0000 https://www.bebek.com/?p=36623 İş yerinde, okulda, markette ve birçok alanda kaygı duyabilirsiniz. Kaygı, bir konu üzerine ya da düşüncelerimizde arka planda kalmış durumların, bizi endişe ve gerginlik içine hapseden, zamanla fiziksel olarak da belirtiler göstererek gelişen stres duygusudur. Vücudumuzdaki değişikliklerle kendini gösteren ve ilk zamanlar nedenini anlamadan geçirdiğiniz bu değişimleri, kaygı ve stres duygunuz arttıkça daha net anlayabilirsiniz. Kaygı ile baş etmek uzmanlara göre mümkündür. Çocukluk dönemi, yetişkinlik, gebelik süreci ya da sizi etkileyen birçok dönemde kaygı yaşayabilirsiniz. Kaygı kontrolü nasıl yapılır? Kaygı nedir? Gibi soruları sizin için yanıtladık.

Kaygı Normal Bir Durum mudur?

Kaygı, anksiyete adı ile de karşınıza çıkabilir. Son yıllarda anksiyete bozukluk yaşayan insanlar çoğaldı diyebiliriz. Buna sebep gösterilebilecek çevresel koşullar ve insan ilişkileri gibi birçok etken vardır. Gün içerisinde yaşadığımız olaylarda kaygı durumuna girmemiz oldukça normal bir duygudur. İnsan beyni kaygı ve stres durumu ile kendini dış etkilerden korumak ister, Bunu yaparken de vücudunuzda stresin getirdiği bazı durumlar ortaya çıkabilir. 

Kaygı ile baş etmek vücudunuzun otomatik olarak yaptığı bir savunmadır. Baş etme durumunu bilinçli şekilde yapmak ise tamamen sizin elinizdedir. Stresli olduğunuz durumlarda vücudunuzda oluşan titreme, idrar sıkışması ve göz bebeklerinde büyüme, beyninizin size vermiş olduğu koruma sinyallerinden yalnızca birkaçıdır. Kaygı durumunda vücudunuz savaş ya da kaç taktiği ile bu belirtileri ortaya çıkarırken, kaygı ile baş etme faktörlerini uygulayamadıysanız, panik atak durumlarına dönüşen bir kaygı problemi yaşıyorsunuz demektir.

Kaygı Kontrolü Nasıl Yapılır?

Kaygı, herkesin gün içerisinde yaşadığı ve başa çıkabileceği bir durumdur. Düşüncelerinizde bu durumu ne kadar büyütürseniz, o kadar stres ve kaygı bozukluğu yaşarsınız. Fakat yapılan yanlışlardan biri de o düşünceyi düşünmeyi ertelemektir. Aksine uzmanlara göre kaygılı olduğunuz durumu anlamanız ve üzerine düşünmeniz gerekir.

  • Düşüncenizi sorgulayın

Olumsuz düşünceler sizi rahatsız edebilir ve onları düşünmek istemeyebilirsiniz. Duyguyu tanıyarak kabullenmek değil, baş etmenin yollarını bilerek ilerlemeniz ilk adım olmalıdır.

  • Düşünce tuzaklarından kaçınmak

Kaygılı düşüncelerinizin üzerine gidin ve onları bastırılmış bir duygu haline getirmek yerine onlarla barışın. Fakat ayırt etmemiz gereken şey; düşünce tuzaklarına kapılmamaktır. Düşünce tuzakları, kötü düşünceleri ya da iyi düşünceleri hep daha kötüsüne bağlayarak günlük yaşam kalitenizi düşüren düşüncelerdir.

En çok kullandığımız düşünce tuzakları:

Geleceği Görme: “Şu an iyi olabiliriz ancak daha kötü olacak, biliyorum.”

Siyah-Beyaz Düşünme: “Kötü şeyler oldu. Öyle ise dünya kötü bir yer.”

Aşırı Genelleme: “İşler kötü gitti. Artık asla düzelmeyecek, hatta daha kötü olacak.”

Filtreleme: “Ne kadar kişi iyi önemli değil. Bir kişi bile kötüyse, kötü bir durumdayız.”

Felaketleştirme: “Kötü bir şey oldu. Şimdi daha kötü şeyler olacak, hayat yaşanılmaz bir hal alacak.”

  • Düşüncelerinizi yazın

Bazı teknikleri kullanarak düşünce tuzaklarının önüne geçebiliriz. Düşünce tuzakları olarak bahsettiğimiz şeyler sizi kaygıya sürükleyen kötü düşüncelerdir. Kaygı ile baş etmek denince akla gelen ilk şey düşünceleri bir kâğıda yazmaktır.

O an kaygı yaşadığınızı hissediyor ve yazmaya gücünüz olduğunu düşünüyorsanız, hemen bir kâğıt kalem alarak o anki düşüncelerinizi doğrudan kâğıda geçirin. Düşündüğünüz kötü senaryoları kâğıda hikâye şeklinde yazarak, iyi ve kötü durumların analizini çıkarın. 

Son olarak sadece kötü şeyleri değil, sizi mutlu eden ve hatta heyecan duyduğunuz her şeyi liste şeklinde bir kâğıda yazarak odanızın bir köşesine asın. Böylece sadece kötü düşünceler değil, sizi var eden güzel şeylerin olduğunu da anlamış olacaksınız.

  • Meditasyonun gücüne inanın

Beyni rahatlatan ve gerilen vücudu gevşeten meditasyonlar, kaygı durumunuza yardımcı olabilir. Bir kursa yazılmak ya da evinizde düzenli şekilde meditasyonlar yapmak sizi rahatlatacaktır.

  • Düzenli nefes egzersizleri 

Nefes egzersizleri vücudunuzu gevşetebilir. Ayrıca panik halindeyken yapmanız gereken çok klasik bir hareket vardır; nefes almak. Her zaman etkili yöntem olan derin nefes almak ve odaklanmak, kaygı ile başa çıkmanıza yardımcı olur.

  • Beslenme düzeni ve uyku

Beynimizi rahatlatan en önemli etkenlerden biri de uyku ve beslenmedir. Sizi rahatlatıcı ve sağlıklı hissettirecek yemekler yemeniz, düzenli uyumanız ve gün içinde aktif şekilde hareket etmeniz, endorfin salgılamanızı sağlayacaktır. Mutluluk hormonu olarak bildiğimiz endorfin, kötü düşünceleri bir köşeye atacak en etkili hormondur.

  • Destek almaktan korkmayın

Psikolog ve psikiyatri gibi alanında uzman kişilerden gerekli desteği almayı deneyin. Her bireyin destek alması gereken konular olabilir. Destek alınan şey yalnızca kötü şeyler üzerine değil, paylaşmak istediğiniz iyi şeyler, hayat planlaması ve kaygı kontrolü nasıl yapılır? Sorusuna yanıt için de tercih edilebilir.  

Kaygı Atağı Belirtileri

Kaygılı bir durumda, yani anksiyete yaşadığınız anda gelişebilen bazı belirtiler şu şekilde olabilir:

  • Terleme
  • Vücutta titreme
  • Panik duygusu ile birlikte ne yapacağını bilememe
  • Kalp atışında hızlanma
  • İdrar sıkışması
  • Yorgunluk ve sinirlilik hali

Çocuklarda Görülen Kaygı Nedir?

Yetişkinlerde olduğu gibi çocuklarda da kaygı problemi görülebilir. Kaygı kontrolü nasıl yapılır? Sorusunun çocuklar için oldukça önemli olduğunu belirtelim. Çocuklarda kaygının önüne geçilmezse ilerleyen yaşlarda psikolojik bozukluklar ve panik atak gibi durumlar görülebilir. 

Çocukluk döneminde; sosyal, özgül fobi ve ayrılık gibi kaygı problemleri görülebilir.

  • Ayrılık kaygısı

Çocukluk döneminde çok sık rastlanan; ailesinin onu bırakıp gidecekmiş hissi veren ve uzaklaşmak istememe duygusu şeklinde yorumlanan; ayrılık kaygısı, çocukla ilgilenen anne ve babaya daha çok duyulur.

  • Özgül fobiler

Çocukların hayal dünyasının da etkisi ile nesnelere ya da hayvana karşı fobi geliştirme, o şeyi görünce strese girme durumudur. Çocuklar bu durumda nesneyi görmek istemez, görünce paniğe kapılabilir.

  • Sosyal kaygı

Öğretmenlerin sessiz, derse katılmayan çocuk olarak adlandırdığı bu çocuklar, sosyal kaygı endişesi duyarlar. Genellikle toplumda konuşmayan ve sosyalleşemeyen çocuklarda sosyal fobi oluşur.

Sizinle ya da danışmanı ile arasında güven ilişkisi kurulduğu sürece, çocuklardaki kaygı probleminin ya da bir nesneye karşı duyulan korkunun önüne geçilebilir. Kaygı konusunda en önemli nokta çocukken yaşanan travmalar da olabilir. Bu tarz durumlarda psikologlardan yardım almanızı öneririz. 

Hamilelikte Duyulan Kaygı Nedir?

Araştırmalara göre gebelik sürecinde kadınların çoğunda kaygı ve panik durumu görülüyor. Gebelik süreci yaşayan her kadın hormonal değişimlere girer ve bunun sonucunda kaygıya kapılır. Bebeğin sağlıkla doğup doğmayacağı, öncesinde yaşanan düşük gibi problemler, iyi bir ebeveyn olup olmayacağı gibi akıllarda dönüp duran düşünceler, annelerde kaygıya neden olabilir.

Gebelikte kaygı bozukluklarının belirtileri şu şekilde olabilir.

  • Nefes almada güçlük
  • Hızlı kalp atış hızı
  • Sıkışmışlık hissi
  • Panik atak durumu

Gibi durumlar yaşanabilir. Doktorunuza danışarak kaygı problemlerinizi gebelik sürecinizde nasıl aşabileceğinize dair bilgiler alabilirsiniz. Yatıştırıcı bitki çayları, düzenli uyku ve dengeli beslenme faktörlerini de unutmayın.

Kaygı kontrolü nasıl yapılır? Sorusunu sizin için cevapladık. Kendimizi zor bir süreçte bulduğumuzda, korktuğumuzda ya da belli yaşlarda yaşadığımız travmalarda kaygı problemi ortaya çıkabilir. Bu durumlarda kaygı ile baş etmek gerekebilir. Bunu en iyi şekilde verdiğimiz tavsiyeler ve uzman bir psikolog yardımı ile yapabilirsiniz. 

Dilerseniz “Kaygı ile Baş Etmek: Kaygı Kontrolü Nasıl Yapılır?” Konulu yazımızı da inceleyebilirsiniz: https://www.bebek.com/kaygi-ile-bas-etmek-kaygi-kontrolu-nasil-yapilir/

]]>
https://www.bebek.com/kaygi-ile-nasil-basa-cikilir/feed/ 0
Kuvöz Nedir? Bebeklerin Kuvöze Alınma Nedenleri? https://www.bebek.com/kuvoz-nedir-bebeklerin-kuvoze-alinma-nedenleri/ https://www.bebek.com/kuvoz-nedir-bebeklerin-kuvoze-alinma-nedenleri/#respond Thu, 24 Jun 2021 10:00:51 +0000 https://www.bebek.com/?p=35119 Hamilelikle birlikte başlayan tatlı telaşlar doğumun yaklaşmasıyla beraber artmaya başlar. Anne karnındaki aceleci minik bazen erken doğuma hazırlanır ve annenin bu konuda yapacak bir şeyi yoktur. Bazı durumlarda erken doğum olabilir ve  bu durum zamanında yapılan doğumlardan farklı değildir. Vaktinde doğan ancak sağlık sorunları yaşayan bebeklerde bu sürece dahildir. Önemli olan bebeğin hangi gelişim evresinde dünyaya geldiği ve belki de tam gelişimini tamamlamadığı için doğumdan sonraki süreçte onu ve anneyi neler beklediğidir. İşte böyle durumlarda bebeği birçok dış etkenden korunması ve gelişimini tamamlaması için konulduğu yere kuvöz olarak adlandırılır. Bu yazımızda kuvöz nedir, bebekler neden kuvöze alınır ya da ne kadar kuvözde kalmalıdır gibi sorularınıza cevap bulabilirsiniz. Şimdi gelin hep birlikte bunları inceleyelim. 

Kuvöz Nedir?

Prematüre ya da sağlık sorunları olan bebeklerin, doğum sonrası hastalıklardan korumak, vücut ısılarını kontrol etmek ve gelişimlerini tamamlamak için, bakımlarının yapıldığı sıcaklık, nem ve oksijen gibi parametrelerin kontrol altında tutulduğu kare bir fanusa benzeyen yaşam alanlarına kuvöz denir.

Kuvözün başlıca görevlerinden biri; kapalı ve yalıtılmış olan küçük bir alanda ısıyı birtakım ısıtıcı ve fanlarla bebeğin ihtiyacı olan seviyede tutmaktır. Ayrıca kuvözlerin içinde bulunan su sayesinde bebeğin vücut nemini kaybetmemesi adına hava buharını dengeli bir oranda tutmak görevlerinden bir diğeridir. Bunun yanı sıra yenidoğan bebeğin bir yoğun bakım desteğine ihtiyacı varsa bu bakım da kuvözde gerçekleştirilir. 

Kuvöze alınma sebepleri bebeklerin doğum haftalarına ve gelişim durumlarına göre farklılık gösterir. Bu sebeple annelerin doğum öncesinde endişelenmeleri bebeği de strese sokacağı için sağlıklı bir durum değildir. Mümkün olduğunca stresten uzak bir yaşam hamilelikte oldukça önemlidir. 

Bebekler Neden Kuvöze Alınır? 

Bebeklerin kuvöze alınma nedeni aslında her bebekte farklıdır. Baze bebekler prematüre olarak dünyaya geldikleri için bazıları ise doğum sırasında yaşanabilecek komplikasyonlar sebebiyle kuvöze alınabilir. Bu sebeple her bebek kendine has özelliklere sahiptir ve bakımı da bu sebeple farklı olabilir. Bebeklerin kuvöze alınma nedenlerini sizler için bir araya getirdik:

  1. Normal gebelik süresi yaklaşık 40 haftadır. Bebeklerin bu süre sonunda ya da 1-2 hafta öncesinde dünyaya gelmeleri beklenir. Ancak 37. haftadan önce veya 2500 gramın altında doğan bebekler prematüre bebekler olarak isimlendirilir. 37 haftadan önce bebekler gelişimlerini tam anlamıyla tamamlayamamış oldukları için kuvözde bakımlarına devam edilmesi gerebilir.
  2. İnsanlar, vücut ısılarını belli seviyeler arasında düzeltme, düşme ve yükselme durumunda ayarlama becerisine sahiptirler. Prematüre bebeklerde ise bu beceri henüz gelişmemiştir. Isı ayarlama sistemlerinin gelişmemiş olması onları savunmasız hale getirdiği için sağlık açısından risk oluşturur. Bu nedenle vücut ısılarının belli bir aralıkta olması için kuvöze alınırlar. 
  3. Prematüre bebeklerin doğum haftasına göre ciltleri için gereken keratin üretme sürecini tamamlamadıkları için kuvöze alınırlar ve bu sayede vücutlarının nem dengesi sağlanır. 
  4. Erken doğan bebeklerde akciğer gelişiminin tamamlanmamış olması sebebiyle solunum güçlüğü sebebiyle gerekli yoğun bakım desteğiyle beraber kuvöze alınırlar. 
  5. Normal ya da erken doğum farketmeksizin bebeğin genetik bir hastalığı varsa kuvöze alınması gerekebilir. 
  6. Gebeliğin son 3 haftasında annede oluşan enfeksiyonlar bebeğe geçerse bebek dirençli olsa bile desteğe ihtiyacı olabilme ihtimalinden dolayı kuvözde bakımında devam edilebilir. 
  7. Kan şekeri düşük olan ya da tansiyonunda dengesizlik olan bebeklerinde kuvöze alınması söz konusu olabilir. 
  8. Birçok yenidoğan bebekte görülen sarılık bebeklerin kuvöze alınma nedenlerinden biridir. 
  9. Olması gereken zamanda başka bir deyişle 40 haftalık gebelik süresinin sonunda dünyaya gelmiş olsa bile küçük ve zayıf bebekler, direncinin düşük olması nedeniyle kuvözdeki bakıma ihtiyaç duyabilir. Bu sebeple normal seviyelere gelene kadar kuvözde kalabilir. 
  10.  Emme ve yutma refleksi gelişmemiş bebeklerin beslenmede zorluk yaşanması sebebiyle beslenmeleri ve beslenme alışkanlığını kazanana kadar kuvözde kalması gerekebilir. 
  11. Kalp atışları ve nabız sayıları düzensiz olan bebeklerin doktor kontrolünde olması için kuvözde tutulması normal bir süreçtir.

Kaç Kilo Bebekler Kuvöze Alınır?

kac-kilo-bebekler-kuvoze-alinir

Hamilelik boyunca yapılan kontrollerde bebeğin ortalama kilosu belirlenebilir. Düşük doğum ağırlığı da bebeklerin kuvöze alınma nedenlerinden biridir. Bu sebeple kaç kilo bebekler kuvöze alınır sorusu anne ve babaların merak ettiği sorulardan biridir. Prematüre ya da normal doğum ile dünyaya gelen 2500 gramın altında doğan bebekler kuvöze alınır. 

Bebekler Kuvözde Kaç Gün Kalır?

Kuvözle ilgili merak edilen sorulardan bir diğeri de yenidoğan bebekler kaç gün kuvözde kalır olmaktadır. Bebeğinizi kucağınıza almayı, onun kokusunu içinize çekmeyi sabırsızlıkla beklediğinizi biliyoruz. Ancak normal doğuma göre erken olan doğumlarda bebeklerin özel bir bakıma ihtiyaç duyarlar. Bu sebeple eğer bebeğiniz kuvöze alındıysa bir süre daha beklemeniz gerekir. Örneğin bebeğiniz 30 haftalıkken doğdu ve gelişimi bu sebeple yarım kaldı. Eğer hamilelik devam etmiş olsaydı gelişimi 40. haftaya kadar devam edecekti. Kuvöze alınan bebeğin gelişimi sürekli kontrol altında tutulurken kuvözde geçirilen süre buna bağlı olarak değişim göstermektedir. Herşey yolunda gittiği takdirde hamilelik süresi devam ediyormuş gibi hesaplanarak en erken 36-37. haftalarda kuvözden çıkarılması doktor onayıyla gerçekleşebilir. 

Bu bilgiler doğrultusunda eğer herhangi bir sağlık sorunu yoksa bebeklerin kuvözden çıkması için;

  • Solunum sıkıntısı yaşamaması,
  • Emme ve yutma becerisinin gelişerek emerek beslenebilecek düzeye gelmesi,
  • Vücut ısılarını düzenleyebilmesi gerekir. 

Tüm bu şartlar sağlandığında doktorunuzun onayından sonra bebeğinizi kucağınıza alabilir ve onu sıcacık yuvanıza götürebilirsiniz. 

Kuvözde Kalan Bebekler Eve Getirildiğinde Nelere Dikkat Edilmelidir?

Prematüre doğumla ya da 40 haftalık gebelik sonrası dünyaya gelen veya sağlık sorunu sebebiyle kuvöze alınan bebekler doğum sonrasında olduğu gibi eve götürüldüğünde de özel ve özenli bir bakıma ihtiyaç duyarlar. Bağışıklık sistemi güçlü olmadığı için enfeksiyonlara karşı dikkatli olunmalıdır. Peki, eve geldiniz şimdi neler yapmanız gerekiyor sizler için araştırdık bir araya getirdik. 

  • Öncelikle bebeğiniz kalacağı oda temiz olmalı ve sürekli havalandırılmalıdır. Mevsim farklılıkları göz önüne alındığında oda sıcaklığının 23-25 derece aralığında olması gerekir. 
  • Oda sıcaklığına ve mevsime uygun şekilde bebeğinizi giydirmelisiniz. Onu üşütecek ya da çok sıcak tutacak şekilde giydirmek sağlıklı değildir. Altta zıbın üstünde tulum ve uyurken üstüne bir battaniye örtmek ideal sıcaklığı yakalamanıza yardımcı olacaktır. Çok soğuk bir hava varsa biraz daha kalın kıyafetler giydirebilirsiniz. 
  • Bu noktada dikkat etmeniz gereken bir diğer nokta bebeğinizin giyimidir. Bebek alışverişini yaparken onun her durumda hassas bir cilde sahip olacağını düşünerek yüzde yüz pamuk ürünleri tercih etmelisiniz. 
  • Kıyafetlerin yanı sıra bebeğinizin hassas cildi kurumaya çok müsaittir. Bu sebeple cildin pH dengesini bozacak krem ve ıslak mendillerden uzak durmalı, parfüm içermeyen ürünler seçmelisiniz. 
  • Bebeğin bezini değiştirme sıklığınız ve kullandığınız bebek bezi de yine dikkat edilmesi gereken noktalardan biridir. Bebeğinizin altını almadan önce ve değiştirdikten sonra mutlaka ellerinizi yıkamalısınız. Bebeğinizin altı kesinlikle pis kalmamalı sürekli kontrol etmelisiniz. Kirli bezleri mümkünse evde bekletmemelisiniz. Bu sayede bebeğiniz için tehlike unsuru olabilecek enfeksiyonlardan korunabilirsiniz. 
  • Banyo suyu da önemli noktalardan biridir. Bebeğinize banyo yaptırırken kaynamış ve ılıştırılmış su kullanabilirsiniz. 

Sonuç olarak doğum haftası ne olursa olsun kuvöze alınmış ya da alınmamış olsun her bebek dünyaya geldiği andan itibaren ebeveynlerine ve özel bir bakıma ihtiyaç duyar. Doktor kontrolünde kuvözden çıktıktan sonra bebeğinizi sağlıkla kucağınıza aldığınız gün hayatınızın yeni bir dönemi başlayacağı için her türlü değişime kendinizi hazırlamalı, stres ve endişeden uzak durmalısınız. 

Bu yazımız da dikkatinizi çekebilir: https://www.bebek.com/premature-bebekler-hakkinda-bilmeniz-gereken-7-sey/

]]>
https://www.bebek.com/kuvoz-nedir-bebeklerin-kuvoze-alinma-nedenleri/feed/ 0
Doğum Çantasında Neler Bulundurulmalıdır? https://www.bebek.com/dogum-cantasinda-neler-bulundurulmalidir/ https://www.bebek.com/dogum-cantasinda-neler-bulundurulmalidir/#respond Thu, 18 Mar 2021 10:00:30 +0000 https://www.bebek.com/?p=30955 Bebeğinizin gelme zamanı yaklaştıkça, ebeveynler de tatlı bir telaşa kapılır. Özellikle anneler, doğuma gidecekleri günün heyecanını yaşarken bir yandan da o güne nasıl hazırlanacaklarını düşünürler. En çok düşünülen şey de doğum çantasıdır. Peki doğum çantasında neler bulundurulmalıdır? Bu konuya değinmeden önce nasıl hazırlandığından başlayarak sırasıyla içeriğine doğru gidelim.

Doğum Çantası Nasıl Hazırlanmalıdır?

Öncelikle bunu hazır ederken, mutlaka yanınızda birinin olması önemlidir. Bu kişi eşiniz ya da hastanede size refakat edecek kişi olabilir. Beraber bir liste oluşturabilir ve tek tek bunları not edebilirsiniz. Yapacağınız liste, hazırlanma aşamasını daha verimli hale getirecektir. Zaman zaman aklınıza gelecek diğer şeyleri listenize ekleyebilirsiniz.

Doğum çantanızı hazırladığınız da elinizdeki listeyle tekrar kontrolünü yapmanız işinizi kolaylaştıracaktır. İkinci olarak, çantanızı hastanede kalış süresine göre ayarlamaya özen gösterin. Doğum sonrasında hastanedeki kalma süresi 1 ila 3 gün arasında değişebilmektedir. Siz, en uzun süreyi göz önünde bulundurarak, 3 günlük kıyafet koymanız sağlıklı bir hamle olacaktır.  Son olarak, yanınıza alacağınız çantanın işlevsel olmasına dikkat edin. Sizin, bebeğinizin ve yanınızda kalacak kişinin eşyalarını birbirine karışmayacak şekilde özenle yerleştirin. İsterseniz ayrı ayrı küçük çantalar da kullanabilirsiniz.

En önemlisi de hazırlanan çantanın, nereye konulacağıdır. Evin görülebilir bir yerinde ve hem sizin hem de eşinizin kolay erişebileceği bir yerde olmasına dikkat edin. 

Doğum Çantası Ne Zaman Hazırlanmalıdır?

Genelde bebekler zamanında doğarlar. Fakat işler her zaman istenildiği gibi gitmeyebilir. Bebeğiniz beklenenden birkaç hafta önce veya sonra da gelebilir. Bu nedenle hazırlıkları doğumdan en az 3-4 hafta önce yapmanız yararlı olacaktır. Ani oluşabilecek durumlarda bu hazırlık büyük önem taşır.

Anne-Bebek için Hastane Doğum Çantasında Olması Gerekenler

Doğum Çantasında Neler Bulundurulmalıdır?

Anneler için doğum çantasında olması gerekenler şunlardır:

  • Hastanede yaptıracağınız giriş ve çıkış işlemleriniz için mutlaka kimliğinizi yanınızdan ayırmayın.
  • Eğer kullandığınız ya da kullanmanız gereken ilaçlarınız varsa, yanınıza alabilirsiniz. Unutabilir olma ihtimalinize karşılık, eğer ilaçlarınız reçeteliyse, temini için hastane tarafından da yardımcı olunabilir.
  • Hastanede yapılacak işlemler ya da sizin orada alacağınız ihtiyaçlarınız için, yanınızda nakit para veya kredi kartınızı bulundurun.
  • Doğuma gitmeden önce, hastanede kalış sırasında ve hastane çıkışında giyeceğiniz kıyafetlerinizi çantanızda hazır tutun. Pijama, gecelik, çorap, terlik ve iç çamaşırı gibi ihtiyaçlar önemli yer tutar.
  • Lavaboda kullanmak isteyeceğiniz, kendinize ait malzemelerinizi de çantanızda bulundurmanız faydalı olacaktır. Şampuan, diş fırçası/macunu, sabun, makyaj malzemeleri, deodorant, saç bandı ve krem gibi temel ihtiyaçlar, alınabilecekler listesinde olanlardır.
  • Fotoğraf veya video çekmek, yakınlarınızla iletişime geçmek ve sosyal medyada sevdiklerinizle paylaşım yapabilmek amacıyla cep telefonunuzu ve şarj aletinizi de yanınızda bulundurmak isteyebilirsiniz. Bunun yanında, bebeğiniz uyurken, siz de bir şeyler okumak isterseniz, çantanıza kitap ve dergi gibi materyaller de koyabilirsiniz.
  • Eğer gözlük ya da lens kullanıyorsanız, bunları da çantanıza önceden koymanız da fayda olacaktır.
  • Hastane, doğum sonrasında annelere, iç çamaşırı verebiliyor. Fakat çantanızda, leke belli etmeyen, koyu renk çamaşır bulunması daha iyi olur. Aynı zamanda kullanırken rahat edeceğiniz pedlerdende konulması en iyisidir.
  • Emzirme sütyenleri, bebeğinizi beslemede kolaylık sağlar. Bunun için destekleyici bir sütyensiz rahat ettirebilir. Bununla beraber, sizi ziyaret etmek isteyecek misafirlerinizin yanında daha rahat olmak için, emzirme örtüsü de önemli bir ihtiyaçtır. Ayrıca çantanızda emzirme pedi de bulundurabilirsiniz.
  • Göğüs ve süt pompası makinelerine her zaman ihtiyaç duyulmasa da beklenmedik bir durumda kullanılabilir. Yanınızda olmaması durumunda, hastane kanalıyla da tedarik edebilirsiniz.
  • Hastane de kaldığınız süre zarfında vücudunuzun rahat edebilmesi için, bol giysiler de çantanızda yerini alabilir. Bunun yanında, evinizde kullanıp alıştığınız yastığınızı ve terliklerinizi de koyabilirsiniz.
  • Eğer doğumunuz sezaryen olacaksa, doğum çantanızda ekstradan, katlanabilir iç çamaşırı, gevşek ve rahat giysiler de koymanız tavsiye edilir. Ayrıca doğum sonrasında oluşabilecek kabızlığa karşı, çantanızda, lif yönünden zengin besinler bulundurmanız da yararlı olacaktır.

Bebekler için Doğum Çantasında Neler Bulundurulmalıdır?

  • Yenidoğan bebek bezi ve mendiller, bebeğiniz için hazırlayacağınız çantada yerini alabilir. Aklınızda belirlediğiniz bir markanın paketini alabilirsiniz.
  • Yedek kıyafetler ve çoraplar, aynı zamanda bebeğinizin üşüme ihtimalini göz önünde bulundurarak, mevsimlik bir pamuklu yelek de koyabilirsiniz.
  • Pişik kremi, minik oyalayıcı oyuncaklar, emzik, ateş ölçer ve bir de temiz edebilirseniz bebek telsizi almanız da önemli olacaktır.  
  • Eğer kış mevsiminde doğum yaptıysanız, bebeği eve götürürken, arabanın içinde kullanabilmek için, çantanıza mini bir battaniye koymanız faydalı olacaktır. Ayrıca çantanızda kundak, patik, şapka ve eldivende bulundurmanız iyi olacaktır. Özellikle eldiven önemli bir eşyadır. Bebeğinizin tırnakları uzun doğmuş ise, ona takacağınız bu eldivenler, yüzünde çizik oluşma ihtimalini önleyecektir.
  • Doğum çantasında neler bulundurulmalı diye not alırken, araba koltuğu detayını da atlamamak gerekir. Bebeklerin, hastaneden eve kadar başlayan yolculuklarında, araba koltuğu önemli bir ihtiyaçtır.
  • Hastaneden eve dönüş için çantanıza mutlaka bebeğinizin kıyafetlerini koyun. Giysi bedeni olarak, 0-3 aylık arası bir kıyafet almanız, yenidoğan bebeğiniz için uygun olacaktır. 
  • Hastaneden ayrılmadan önce, çocuğunuzun doktoruyla birebir iletişime geçin. Doktorunuza hem aklınıza takılan ayrıntıları sorabilir hem de onunla yeniden irtibata geçebilmek için iletişim bilgilerini telefonunuza kaydedin.

Evde Hazır Halde Bebek Çantası Bulundurmak 

Bebeğiniz belli bir yaşa gelene kadar, evde bebek çantası bulundurmak, size çok yardımcı olacak şahane bir detaydır. Bebeğinizle dışarı çıktığınızda, evinizin girişinde hazırda olan bir çanta, bebeğinizin ihtiyaçları açısından oldukça önem taşır. Çocuğunuz için gerekli olan malzemeleri içinde bulundurduğunuz bir çanta, acil bir durumda dışarı çıkmanız gerektiğinde, size kolaylık sağlayacak ve bebeğiniz için yararlı olacaktır. Dışardan eve döndüğünüzde de çantayı kontrol ederek, kullandığınız malzemelerin yerine yenisini koyup, çantayı tekrardan hazır bir hale getirebilirsiniz. 

Dilerseniz aşağıdaki videomuzu izleyebilirsiniz:

 

Doğum Yapılacak Hastanenin Anneye ve Bebeğe Sağlayabileceği İhtiyaçlar Nelerdir?

Anneler için;

  • *Standart ölçülerde yastık ve örtüler
  • *Hastane önlüğü
  • *Tuvalet ihtiyacı için temel malzemeler olan; sabun, şampuan, diş macunu/ fırçası
  • *İç çamaşırı ve hijyenik ped

Bebekler için ise;

  • Yenidoğan için bebek bezi
  • Keten-yün karışımı kumaştan battaniye
  • Standart bebek tulumu ve örgü şapka
  • Şampuan, sabun ve emzik
  • Bazı durumlarda, gerekli görüldüğü takdirde mama ihtiyacı olursa, bu besini de sağlayabilirler.

Yanınızda kalacak ve size refakat edecek kişi içinde; diş fırçası, diş macunu, terlik, rahat edilebilecek giysiler, cep telefonu ve şarj aleti, kamera, deodorant ve bozulmayacak atıştırmalıklar da çantanızda yerini alabilir.

Doğum çantasında neler bulundurulmalı konusunda hazırlık yaparken, rahatlığı ve kolaylığı her zaman ön planda tutmaya önem verin. Siz bebeğiniz için temel ihtiyaç malzemelerinize öncelik verdikten sonra, kendi keyfinize uygun olan şeyleri de çantanıza ekleyebilirsiniz. Tabi götüreceğiniz çantanın çok ağır olmamasına da dikkat edin. Doğum çantası hazırlığınızı bitirdikten sonra, elinizdeki listeyle tekrardan kontrolünüzü yaparak, onu her an ulaşabileceğiniz kolay bir yere koyun. Artık sadece gönül rahatlığıyla ve heyecanla bebeğinizin gelişini bekleyebilirsiniz.

Hastane Çantasında Neler Olmalıdır? : https://www.bebek.com/hastane-cantasinda-neler-olmalidir/

]]>
https://www.bebek.com/dogum-cantasinda-neler-bulundurulmalidir/feed/ 0 https://www.youtube.com/embed/k_e0LxyiidQ 31 - Bebek.com nonadult