Sezaryen Sonrası Vajinal Doğum Nedir?

Herhangi bir sebeple önceki gebeliğini / gebeliklerini sezaryen ile sonlandırmış olan kadınların, takip eden gebeliklerinde normal doğum yapmasına “sezaryen sonrası vajinal doğum (SSVD)” denir.

Sezaryenle doğum yapmış olmak dünyanın pek çok ülkesinde sonraki doğumda normal doğum denemesi için bir engel olarak görünmez. Lakin ülkemizde doğum profesyonellerinin çoğu tarafından mutlak bir engel olarak kabul edilmektedir. Bir kez sezaryenle doğum yapmış olan kadınlar, takip eden doğumlarında yaygın bir şekilde sezaryene doğum için yönlendirilmektedir.

Peki, hakikaten SSVD’un riskli olduğuna dair yaygın kanaat bilimsel gerçeklerle ne kadar uyuşmaktadır?

SSVD’da doğum profesyonellerini endişelendiren ve onları “bir kez sezaryen olan kadının takip eden gebeliklerinde de sezaryen yaptırması” şeklinde bir pratiğe götüren sebep “rüptür riski”dir.

Rüptür riski nedir?

Rüptür, bir organın veya damarın yırtılması demektir. SSVD’da rüptür riski, sezaryen doğumda bebeği çıkarmak için rahimde kesilen yerin, SSVD esnasında doğum kasılmaları ile açılması riskidir.

Sezaryen doğumda bebeği çıkarma için yapılan kesik dikilir, kesilen kaslar zamanla iyileşir. Ancak kesilip dikilen kaslar, hiç kesilmemiş bir kasın gücüne ulaşamaz. Doğum profesyonelleri, SSVD’da rahim kasılmaları esnasında daha önce kesi yapılmış ve nispeten zayıflamış olan dokuda bir yırtılma meydana gelmesinden endişe eder. Doğum esnasında meydana gelen kasılmaların rahimde daha evvel sezaryen için kesilmiş kasları ne kadar zorlayacağına dair bir gösterge de mevcut olmadığından, doğum profesyonellerinin çoğu gebeyi doğrudan sezaryen doğum için yönlendirmektedir.

Rüptür risk ile karşılaşılma oranı nedir? Bilim çalışmaları bu hususta ne diyor?

SSVD tecrübe eden her iki yüz kadından birinde eski sezaryen dikişinde yırtılma görülür. Yani 199 kadın sağlıklı bir şekilde doğum yaparken, SSVD yapanların sadece %0,5’inde yırtılmaya rastlanır.

Peki SSVD’da meydana gelen tüm rüptür türleri anne veya bebek için risk teşkil eder mi?

Her 5 – 6 rüptörden birinde anne veya bebek için artmış risk vardır. Her 200 SSVD denemesinden birinde rüptür, her 5 – 6 rüptürün birinde ise anne veya bebek için risk olduğuna göre, yaklaşık 1000 SSVD denemesinden birinde anne veya bebek için artmış riskler mevcuttur.

Bu konuda yapılan çalışmalarda, en çok eski sezaryen dikişinin kalınlığının ultrasonografi ile ölçülmesi suretiyle risk düzeyi belirlenmeye çalışılmıştır. Doku kalınlığı azaldıkça, yani inceldikçe rüptür riski artar. Ancak çalışmaların neticesinde “şu kalınlığa kadar SSVD olur daha ince ise olmaz” gibi kesin sonuçlar elde edilememiştir.

SSVD kimlere denenebilir?

Öncelikle risk kavramını anlayıp yorumlayabilen ve bu riski göze alabilen gebelerde denenebilir. Zira bu riskin kimde gerçekleşeceğini bilemiyoruz.

Mevcut gebelikte, anne adayının mutlaka sezaryen olmasını gerektiren “plasenta previa” gibi bir durum yoksa denenebilir. Doğumun gerçekleşeceği hastane doğumhane tam teşekküllü ise, acil durumlarda dakikalar içerisinde sezaryen doğuma geçebilmesi mümkünse denenebilir.

SSVD şansını arttıran durumlar nelerdir?

• Sezaryandan önce normal doğum yapmış olmak (şansı en çok arttıran faktör)
• Doğum başladıktan ve rahim ağzında açılma olduktan sonra sezaryen olmuş olmak
• Kesin bir sınırı olmamakla birlikte, iki doğum arasındaki süre arttıkça SSVD başarı şansı artar
• Doğumun kendiliğinden başlamış olması
• Gebelik şekeri, yüksek tansiyon gibi eşlik eden başka risk faktörlerinin olmaması
• Doğuma hazırlık eğitimi almış olmak
• Doğum boyunca birebir destek almak.

Hangi gebelerde SSVD kesinlikle denenmez?

• SSVD risklerini kabul etmeyen ve vajinal doğumu istemeyen hiçbir gebede denenememelidir.
• Daha önceki gebeliğinde rüptür yaşamış gebelerde denenmemelidir.
• Farklı bir sezaryen gerekçesi mevcutsa denenmemelidir.
• Rüptür şüphesi hâlinde dakikalar içinde sezaryene geçilebilecek bir donanım yoksa denenmemelidir.

SSVD’un düşük de olsa risklerinin mevcut olduğunu belirttiniz. Peki “sezaryen sonrası sezaryen doğum” masum mu?

Maalesef risklerinden pek bahsedilmese de, tekrarlayan her sezaryen SSVD’ye göre çok daha riskli ve zarar vericidir. En önemli risk “plasenta akreta”dır, yani “bebeğin eşiği” dediğimiz plasentanın rahim kasları içine yerleşmesi durumudur. Geçirilmiş tek bir sezaryende “plasenta akreata” riski 7 kat artarken, 3 veya daha çok sayıdaki sezaryende risk 56 kat artmaktadır. Özellikle doğum öncesi tespit edilememiş “plasenta akreata” vakaları, anne hayatını tehdit edebilecek kanamalara ve rahimin alınmasına sebep olabilir.

Tüm bu bilgiler ışığında daha önce sezaryen geçirmiş kadınların SSVD talep etmek en büyük hakkıdır ve bu konuda yüreklendirilmelidirler. Acil sezaryan yapılabilen her hastanede gebelere mutlaka SSVD önerilmeli ve gebeler karar alma sürecinde desteklenmelidir. Özellikle üçten fazla çocuk isteyen kadınların SSVD konusunda daha duyarlı olmaları ve SSVD konusunda talepkâr davranmaları tavsiye edilir.

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Ebru Arıtürk

Bu yazımıza da göz atmayı unutmayın!

9 Adımda Normal Doğuma Hazırlık Rehberi- https://www.bebek.com/9-adimda-normal-doguma-hazirlik-rehberi-2/

Karaciğer temizleyen emziren anne detoksu yapıyoruz!

Karaciğer Temizleyen, Emziren Anne Detoksu!!

• 1 adet orta boy pancar
• 1 orta boy kabak
• 4-5 dal maydanoz

Sosu:
• Yarım limon suyu
• 3 yemek kaşığı yoğurt
• 1 çay kaşığı pul biber
• 1 çay kaşığı nane
• 2 tam ceviz (opsiyonel)

Yapılışı:
Pancarın ve kabağın kabuklarını soyup haşlıyoruz. Yuvarlak şekilde ince ince doğruyoruz ve üzerine dilimlediğimiz mayanozu ekliyoruz. Sosu için üç yemek kaşığı yoğurda pul biber ve naneyi ekleyerek üzerine limon sıkıyoruz, karıştırıyoruz. Pancarların üzerine sosu dönüyoruz ve en son ceviz ile süslüyoruz.

Aklınıza takılan soruları yorum olarak bırakabilirsiniz. Bu tarife birlikte başlamak istediğiniz arkadaşınızı yorumlarda etiketleyin.

Çokça sevgiler,

Hamilelik döneminde ödem sık karşılaşılan problemlerin başında geliyor. Hamilelik döneminde ödem problemini en aza indirmek için 8. ay gebelikte beslenme makalemizde önerilerde bulunmuştuk.

Hamilelikte yaşanan ödem problemi doğum sonrasında da devam edebilir. Doğum yaptığınızda karnınızın bir anda ineceğini ve hamileliğiniz boyunca aldığınız kiloların büyük bir kısmını kaybedeceğinizi düşünebilirsiniz ancak genel olarak doğum sonrası ilk 40 gün kendinizi yorgun ve şişkin hissedebilirsiniz.

Bu sorun ile başa çıkmanın yollarını bugün sizlerle paylaşacağız.

Okumaya devam edin!

Ödem Nasıl Oluşur?

Hamilelik sırasında vücuttaki kan miktarı %50’sinden fazlaya ulaşır. Artan su tüketimi ile birlikte damarlardaki sıvı miktarı artar ve bu da genişlemeye yol açar. Fakat bu genişlemenin miktarı artan sıvı hacmini tamamen karşılayamadığı için fazla sıvı, dokuların arasındaki hücrelerde birikir; bu duruma da ödem oluşur.

Hamilelik döneminde ödem probleminin yaşanmasının diğer bir nedeni de sağlıksız beslenme alışkanlıkları olabilir.

Dikkat! Yetersiz protein alımı ve gereğinden fazla tuz tüketimi ödem oluşumuna doğrudan etki eder. 

Doğum Sonrası Ödemi Atmanın 7 Yolu!

Beslenme

Doğum sonrası dönemde annelerin beslenme alışkanlıkları ödem probleminde doğrudan etkilidir.

Anneler yeterli ve dengeli beslenmelidir. Gün içinde 2-3 saat arayla ortalama 6 öğün yemek anneyi uzun süre aç bırakmayacağından metabolizmayı hep aktif tutarak
dengeli bir durum yaratır.

Zamanında ve düzenli beslenmek ödemi ve dolaşım bozukluğunu engellemektedir.

Bol Su!

Doğum sonrası ödem probleminden kurtulmanın en etkili yolu bol bol su içmektir. Su içmek ödemi çözeceği gibi emziren annelerin sütünü de artıracaktır.

Ödem oluşmasına neden olan şey suyun fazlalığı değildir. Çok su içerek suyun döngüsü sağlanır ve böylece vücudumuz “suyu tutmama gerek yok çünkü ihtiyacım olan su bana veriliyor” der ve rahatça ödemi atar.

Genel olarak gün içerisinde 2-2.5 litre su içmelisiniz.

Günlük su ihtiyacını hesaplamak için; kilo x 0,033 

Tuz Alımı Sınırlandırılmalı

Tuzun normal şartlarda suyu tuttuğu bilindiğinden vücut ödem yaptığı zaman tuz azaltmaya giden annelerin dengeli oranda tuz alması önerilmektedir.

Yüksek oranda sodyum içeren gıdalardan uzak durun. Doğum sonrası kilolarınızdan kurtulmak için de tuz tüketimine dikkat etmelisiniz.

Doğum sonrası kilolarınızdan kurtulmak için bir rehber arıyorsanız aşağıdaki linke tıklayın!  

Doğum sonrası kilo verme; https://www.bebek.com/dogum-sonrasi-kilo-vermek/

Maydanoz

Doğum sonrası dönemde ödem problemini en aza indirmek için maydanoz çok iyi bir alternatiftir. Sabahları uyandığınızda 1 bardak sıcak suyun içerisine 1 tutam maydanoz ekleyin ve soğumasını bekleyin. Haftada 3 gün tekrarlayın farkı göreceksiniz!

Gün içerisindeki öğünlerinize de maydanozu ilave edebilirsiniz.

Unutmayın! Yeşillikler anne sütünü artırır 

Burada dikkat etmeniz gereken taze maydanoz kullandığınızda demleme süresini biraz daha uzun tutmaktır.

Uyku

Anneler özellikle bebekleri ile yeterli miktarda uyuduklarında, beraber uyuyup uyandıklarında bebeğinde hayatına daha rahat entegre olunduğundan vücut yorgun düşmez ve yine dengede olduğu için fazladan ödem tutmaz.

Vücut dinlenince kan dolaşımı artacağından ödem oluşumu yine azalmaktadır 

Ananas

Ananas A vitamininden zengindir ve bağışıklık sistemimize katkı sağlar. Ananas içerdiği Bromelain enzimi sayesinde vücudundaki fazla sıvının atımına yardımcı olur.

Yapılan araştırmalara göre bromelain vücutta vasküler geçirgenliği arttırarak dokularda biriken ödemin emilimini ve atımını arttırıyor.

Ekinezya Çayı

İdrar söktürücü özelliği diğer çaylara göre az olan ekinezya çayı özellikle kış aylarında bağışıklığı güçlendirerek hastalıklara karşı koruma sağlar.

Ekinezya çayını doğum sonrası idrar söktürücü olarak tercih ederseniz kendinizi grip gibi hastalıklara karşı da korumuş olursunuz.

Tüm bu önerilerin dışında, haftada üç gün 45 dakika tempolu yürüyüş yapabilirsiniz.

Herhangi beklenmeyen bir durumda veya komplikasyonda mutlaka doktorunuza danışmanız gerektiğini de hatırlatalım.

Aklınıza takılan soruları ise soru-cevap sayfamıza sorabilirsiniz.

8 adımda doğum kilolarınızdan kurtulun! makalemizi incelemek için aşağıdaki linke tıklayın.

https://www.bebek.com/dogum-sonrasi-kilo-vermek/

Sevgiler.

Diyetisyen Beyza Uyan

Instagram: https://www.instagram.com/dytbeyzauyan/

Semptomlar çökkün duygu durum, ilgi kaybı ve hayattan zevk alamama, yeme bozukluğu ile kiloda değişim, uyku bozukluğu, hareketlerde yavaşlama, enerji düşüklüğü, değersizlik hissi ve/veya suçluluk duygusu, odaklanamama ve intihar/ölüm düşüncelerini içerir. Bu semptomların en az iki hafta sürmesi ile teşhis konulur. Genellikle kaygı bozukluğu eşlik eder.

Annelik Hüznü ile Doğum Sonrası Depresyonunun Farkı Nedir?

Birçok anne doğumdan sonra üzgün ya da yorgun olduğu, kilosunda ve uyku düzeninde değişikliklerin olduğu dönemlerden geçer. Genellikle doğum sonrası ilk iki hafta boyunca gözlenen ve sonra çözülen bu duruma “annelik hüznü” adı verilmektedir.

Bu dönem annenin sebebini anlamlandıramadığı ağlamalarının olduğu, aşırı duygusallık yaşadığı bir dönemdir ve hormonal değişikliklerle beraber toplumdaki yeni rolünün hissettirdiği baskı veya endişeden kaynaklanır.

Annelik hüznünde anneler yukarıda belirttiğim durumları yaşar ancak intihar düşünceleri taşımazlar ve zorlansalar da bebeklerine bakım verebilirler.

Örnek olarak uyku düzenine bakarsak, annelik hüznünde annenin uyku düzensizlikleri yaşamasına rağmen bebeği uyuduğunda uyuyabildiğini görürüz.

Doğum Sonrası Depresyonunda ise anne bebeğe bakım veremez, öyle ki bebeğin yanında bile olmak istemez ve bundan dolayı suçluluk hisseder. Hepsinden önemlisi, majör depresyonda olduğu gibi ölüm düşünceleri baskındır.

Doğum sonrası geçiş döneminin zorluklarını ve yaşanan duygusal değişimleri Doğum Sonrası Depresyonu ile karıştırmamak önemlidir. Geçiş dönemi zordur ancak bu her zaman depresyonda olduğunuz anlamına gelmez.

Doğum Sonrası Depresyonunun Nedenleri Nelerdir? Risk Faktörleri Nelerdir?

• 20 yaş öncesi doğumlar
• Madde kullanımı
• Ailede mental rahatsızlık geçmişi
• Hamilelik sırasında yaşanan stresli durum
• Evlilik problemleri
• Zayıf sosyal destek
• Planlanmamış hamilelik
• Düşük geçmişi
• Annenin kendi annesi ile zayıf ilişkiye sahip olması
• Düşük gelir
• Zorlu doğum
• Hormonel değişiklikler
• Yeni doğan bebeğin bakım stresi
• Yaşanan rol değişikliği
• Süt gelmemesinin oluşturduğu stres*

Doğum Sonrası Depresyon, Annelik Hüznü Nedir? Lohusalık Dönemi Nasıl Atlatılır? Konulu videomuzu izleyebilirsiniz.

Doğum Sonrası Depresyonu Nasıl Tedavi Edilir?

Doğum Sonrası Depresyonun (DSD) erken teşhisi ve tedavisi oldukça önemlidir çünkü hem anne-bebek ilişkisini hem de bebeğin gelecek yaşantısında depresyon ve anksiyete (kaygı bozukluğu) riskini etkiler.

Süreç destek almadan ve bilinçlenmeden ilerlerse, Doğum Sonrası Depresyon anne ve partnerinin ilişkisi üzerinde de olumsuz ve zedeleyici etkiye sahiptir.

DSD’nin tedavisinde depresyonun diğer türleri gibi ilaç tedavisi, terapi, ilaç tedavisine eşlik eden terapi veya alternatif ikincil tedaviler kullanılmaktadır.

İlaç tedavisinin gerekli olup olmadığını doktorunuz size söyleyecektir ancak belirtmek gerekir ki emzirdiği için ilaç tedavisini tercih etmeyip sadece terapi gören annelerde başarılı anlamda iyileşme görülmüştür.

Özellikle Kişilerarası Terapi ve Bilişsel Davranışçı Terapi DSD üzerinde oldukça etkilidir. Çift terapisi de baş etme süreci için faydalı olacaktır. İkincil tedavi olarak, egzersiz, akupuntur, masaj ve gün ışığı alımı (ışık terapisi) önerilmektedir.

Doğum Sonrası Depresyonunu Nasıl Atlatırım?

Yapılan birçok çalışmada Doğum Sonrası Depresyon ile baş etmede en önemli faktörlerden birinin sosyal destek olduğunu görmüşlerdir. Öyle ki annenin çevresindeki sosyal destek ağı, DSD üzerinde önleyici bir etkiye sahiptir.

Sosyal destek anne için koruyucu faktördür.

Sosyal destek sağlandığında hem anne ve bebeğin fiziksel sağlığı hem de annenin psikolojik iyi oluşu olumlu yönde etkilenmektedir. Hamilelik sürecinde çevresinden sosyal destek alan annelerin doğumunun dahi daha kolay geçtiği öne sürülmektedir.

Değer Güvencesi ve Güvenilir İttifak sosyal desteğin Doğum Sonrası Depresyon ile baş etmede en önemli iki ögesidir.

Milgrom ve meslektaşlarının 2019 yılında yayımladığı bir çalışmada sosyal desteğin bu iki ögesinin DSD ile baş etmedeki önemi ortaya konulmuştur.

Değer Güvencesi

Annenin yetenek ve becerilerinin görülmesi ve onlara değer verilmesidir. Anneliğe geçiş döneminin zorlukları göz önüne alındığında, annenin becerilerinin tanınması ve bunun tanınmasının anne tarafından hissediliyor olması olumlu etkiye sahiptir.

Güvenilir İttifak

Annenin yaşadığı zor bir durumda yanında birilerinin olacağına inanması ve güven duymasıdır. Bebek bakımı sırasında sosyal ağın pratik desteği de güvenilir ittifaka sahip olmanın bir göstergesidir. Bu iki bileşen doğum sonrası depresyon ve kaygı ile baş etmede oldukça büyük önem taşır.

Sosyal desteğin en hayati olduğu dönem ise özellikle hamileliğin son 3 ayı ve doğumdan sonraki ilk 6 aydır.

Tüm bunlara bakıldığında DSD’nin ilaç tedavisi, terapi, ilaç tedavisine eşlik eden terapi, egzersiz, akupuntur, masaj, günışığı alımı (ışık terapisi) ve sosyal destek gibi farklı bileşenlerle aslında tedavi edilebilecek ve aşılacak bir duygu-durum bozukluğu olduğunu görüyoruz. Burada önemli olansa, vaktinde teşhis edilebilmesi.

Herkesin en mutlu olmanız gerektiğini düşündüğü anda sesinizi çıkarıp yaşadığınız ümitsizliği, isteksizliği, kaygıyı ve mutsuzluğu dile getirmek kolay olmayabilir.

Ama gücünüzü toplayıp yardım istediğiniz anda, Doğum Sonrası Depresyonu’nun baş edilebilir ve atlatılabilir bir durum olduğunu siz de göreceksiniz. Önemli olan ilk adım ve bu makaleyi okuyarak ilk adımı atmış gibisiniz.

Merak Ediyorsanız;

“Neden Doğum Sonrası Depresyonu?”

Tüm bu sürece baktığımızda aklınıza, anne-bebek ilişkisi ve annenin bebeğe verdiği bakım insan soyunun devam etmesi için hayati önemde iken annenin neden böyle bir depresyona girme riski olduğu gelebilir.

En nihayetinde bakım veren depresyonda iken, yeni doğan bir bebek doğada bu şartlar altında hayatta kalamayacaktır ve bu da ırkın devamlılığı için negatif yönde bir etkidir.

Evrimsel psikoloji bu durumu şöyle açıklıyor: Dişi atalarımız bir bebeğe bakım verirken, bebeğin hayatta kalma ve tekrar üreme ihtimalini de aslında gözetirlerdi. Sosyal desteğin az olduğu, partnerin olmadığı durumlar bebeğin daha zayıf bakım alacağı, belki de bundan dolayı zaten hayatta kalamayacağı için o zamana kadar anne tarafından harcanan kaynakların da boşa gideceği anlamına geliyordu.

Bu duruma bakıldığında, kaynaklarını hayatta kalma şansı az olan bebeklerine değil de fazla olan bebeklerine harcayan annelerin genlerinin bir sonraki nesle aktarılması oranının fazla olduğu ve bundan dolayı da bugün popülasyonda hala varlıklarını bu yüzden devam ettirebildikleri çıkartılmaktadır.

Doğum sonrası ile ilgili daha fazla içerik için: https://www.bebek.com/dogum-sonrasi/

 Referanslar

American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and statistical manual of mental disorders (5th ed.).

Collins, N.L., Dunkel-Schetter, C., Lobel, M. & Scrimshaw, S.C.M. (1993). Social support in pregnancy: Psychosocial correlates of birth outcomes and postpartum depression. Journal of Personality and Social Psychology, 65, No.6, 1243-1258

Friedman, S.H. & Resnick, P.J. (2009) Postpartum depression: An update. Women’s Health, 5(3), 287- 295

Hagen, E.H. (1999). The functions of postpartum depression. Evolution and Human Behavior, 20, 325-359

De Magistris, A., Carta, M. & Fanos, V. (2013). Postpartum depression and the male partner. J Pediatr Neonat Individual Med., 2(1), 15-27

Milgrom, J., Hirshler, Y., Reece, J., Holt, C. & Gemmill, A.W. (2019). Social support—A protective factor for depressed perinatal women? International Journal of Environmental Research and Public Health, 16, 1426

Patel, M., Bailey, R.K., Jabeen, S., Ali, S., Barker, N.C. & Osiezaghha, K. (2012). Postpartum depression: A review. Journal of Health Care for the Poor and Underserved, 23, 534-542

Rondon, M.B. (2003). Maternity blues: Cross-cultural variations and emotional changes. Primary Care Update for OB/GYNS, Vol.10, Num.4

Psikolog Maide Çelikarslan

Reflü Nedir?

Anne sütü, mama ya da diğer besinlerin mide içeriklerinin çeşitli nedenlerle yemek borusundan geri kaçması ve ağza gelmesi durumuna reflü veya geri kaçma adı verilir. Sindirim sisteminde besinlerin geçiş yaptığı noktalar kapakçıklar bulunur . Bu kapakçıklarda meydana gelen aksaklıklar ise reflüye sebep olur. Tıptaki bilinen adı ise gastroözofageal reflüdür.

Bebek reflüsü, 0-6 aylık bebeklerin %60’ı kadarında görülmektedir. Bir yaşına kadar devam etmekle birlikte şikâyetin azalarak kendiliğinden geçtiği de gözlemlenir. Her ne kadar kendiliğinden geçse de bu süre içerisinde bebeği olumsuz etkiler.

Bebeklerde Reflü Belirtileri Nelerdir?

• Sık sık kusma (Özellikle beslenme sonrası besinlerin geri gelmesi şeklinde oluşur.)
• Fışkırır şekilde kusma
• Huzursuzluk
• Tekrarlayan orta kulak iltihapları
• Tekrarlayan solunum yolu enfeksiyonları

Reflü için Bebek Beslenmesinde Hangi Değişiklikler Yapılmalıdır?

Emzirmede Nelere Dikkat Edilmelidir?

Özellikle de reflü belirtilerinin azalması, bebeğinizin rahatlaması için bebeğinizin beslenme düzeni çok önemli bir yere sahiptir. Mide kapasitesinden fazla beslemek, karın içerisindeki basıncı artırarak reflüyü tetikleyecektir. Bu sebeple sık sık fakat az az beslenme yapılmalıdır. Bebeğinizin doyduğunu hissettiğinizde ve kendisi de memeyi kendiliğinden bırakıyorsa siz de emzirme saatini sonlandırabilirsiniz.

Aynı zamanda tazyikli süt ya da hiperlaktasyon durumu da bebeğin emzirme esnasında hava yutmasına hem de fazla miktarda beslenmesine sebep olarak yine reflüyü tetikleyebilir. Bunun için tazyikli süt durumunda uygulanan arkaya yaslanarak emzirme, makaslama, sağım yapma gibi yöntemleri uygulayabilirsiniz.

Tazyikli süt ile ilgili makalemize ulaşmak için tıklayın!

Hiperlaktasyon – Fazla Süt https://www.bebek.com/hiperlaktasyonun-fazla-sut-sebepleri-nelerdir-ne-yapilmalidir/

Emzirmeden sonra bebeği direkt yatay pozisyona geçirmek mide içeriğinin ağıza gelmesine neden olabilir. Bu sebeple emzirmeden sonra mutlaka dik pozisyonda gazını çıkarmalı, yaklaşık 30 dakika sonra yatırılmalıdır.

Ek olarak etkin emzirmenin gerçekleşmemesi de reflü oluşumuna sebep olabilir. Bebek sadece göğüs ucunu emerse hava yutma ihtimali artacaktır.

Etkin Emzirme Nasıl Olur?

• Bebeğin ağzı kocaman açık olmalıdır.
• Bebeğin vücudu ve yüzü anneye dönük olmalıdır.
• Alt dudağı dışa dönük olmalıdır.
• Bebek göğüs ucunu değil, göğüs ucunun etrafındaki kahverengi bölgeyi kavramalıdır.
• Çenesi memeye yapışık olmalıdır.

Emziren Anne Beslenmesinde Nelere Dikkat Edilmelidir?

Emziren annenin tükettiği her besin %1’de olsa sütüne geçer ve bebeğini doğrudan etkiler. Emziren anne öncelikle yaşam tarzını değiştirmeli, her besin grubundan yeterli ve dengeli şekilde tüketmeli ve emzirme döneminde sorun yaşatan, özellikle gaz problemine neden olan besinlerden kaçınmalı.

Emzirme döneminde beslenme ile ilgili tüm bilmeniz gerekenlere aşağıdaki makaleden ulaşabilirsiniz.

Emziren annelerin tükettikleri bazı besinler reflüyü tetikleyebilir ve bebeğin huzursuzluğunu artırabilir. Emzirme döneminde reflüyü tetikleyen besinler;

• Sarımsak
• Soğan
• Acı olan baharatlar
• Çay, kahve, kafein içeren içecekler
• Portakal, mandalina gibi asit içeren turunçgiller
• Brokoli, lahana, karnabahar, turp gibi kök sebzeler
• Yağlı besinler
• Çikolata

Ek olarak bazı durumlarda süt ve yumurta diyetten çıkarıldığında da şikayetler azalabilmektedir.

Ek Gıdaya Geçişte Nelere Dikkat Edilmelidir?

Reflü problemi olan bebeklerde ek gıdaya geçiş yavaş yavaş, adım adım yapılmalıdır. Bebeğinizin hali hazırda hassas bir sindirim sistemi olduğundan onu büyük porsiyonlarla beslememelisiniz.

İkinci dikkat etmeniz gereken konu ise yiyeceklerin kıvamı olmalıdır. Çok fazla sıvı kıvamdaki besinler mide sıvısının yukarı kaçmasına sebep olur. Bu sebeple bebeğinize hazırladığınız pürelerin, çorbaların biraz daha koyu kıvamlı olmasına dikkat etmelisiniz.

Asidik besinler reflüyü tetiklediği için özellikle de portakal, mandalina, kivi, nar, domates, kırmızı biber gibi besinleri bebeğinize vermemelisiniz. Bazı besinler az asidik olması ve içeriği sebebiyle bebeğinizi rahatlatabilir. Gelin bu besinleri inceleyelim;

Armut

Armut hem düşük asiditesi ile hem de yüksek lif içeriği ile reflüsü olan bebekler için oldukça güzel bir alternatiftir.

Yulaf

Beta glukan içeriği ile lif kaynağı olan yulaf hem bebeğiniz için en faydalı besinlerden biridir. Reflü durumunda da bebeğinizin çorbalarına ve pürelerine yulaf ilave edebilirsiniz.

Muz

Potasyum deposu olan muz reflüsü olan bebeğinizi oldukça rahatlatacaktır.

Tatlı Patates

Haşlanmış tatlı patates, nişasta içeriği ile bebeğiniz için güzel bir alternatiftir. Ek gıdaya geçiş sürecinde de bebeğiniz rahatça uyum sağlayabilir.

Bu ürünümüzü incelediniz mi?

baby plus Kademeli Reflü Yatağı – https://www.e-bebek.com/baby-plus-kademeli-reflu-yatagi-p-byp-1353

Bebeklerde reflü ile ilgili tüm detaylar ve çözüm önerileri aşağıdaki makalelerimizde.

Hemen incelemek için tıklayın!

Bebeklerde Reflü Belirtileri Nelerdir? Nasıl Geçer? – https://www.bebek.com/bebeklerde-reflu-belirtileri-nelerdir-nasil-gecer/

Bebeğinde Reflüsü Olan Anneler 10 Öneri – https://www.bebek.com/bebeginde-reflusu-olan-annelere-10-oneri/

Aklınıza takılanları yorum olarak bırakabilirsiniz.

Sevgiler.

Seray Tekin

ebebek’in Beslenme ve Diyet Uzmanı – Emzirme Danışmanı

Instagram: https://www.instagram.com/dytseraytekin/

Gebelik döneminde anne adaylarının yaşadığı en sık problemlerden biri de ödem problemi…  Peki ödem nasıl oluşur? Gebelik Döneminde Ödem atıcı besinler nelerdir? Nelere dikkat edilmelidir? Gelin, beraber imceleyelim.

Ödem Nasıl Oluşur?

Hamilelik sırasında vücuttaki kan miktarı %50’sinden fazlaya ulaşır. Artan su tüketimi ile birlikte damarlardaki sıvı miktarı artar ve bu da genişlemeye yol açar. Fakat bu genişlemenin miktarı artan sıvı hacmini tamamen karşılayamadığı için fazla sıvı, dokuların arasındaki hücrelerde birikir; bu duruma da ödem oluşur.

Hamilelik döneminde ödem probleminin yaşanmasının diğer bir nedeni de sağlıksız beslenme alışkanlıkları olabilir. Doğum sonrası dönemde de annelerin beslenme alışkanlıkları ödem probleminde doğrudan etkilidir.

Anneler yeterli ve dengeli beslenmelidir. Gün içinde 2-3 saat arayla ortalama 6 öğün yemek anneyi uzun süre aç bırakmayacağından metabolizmayı hep aktif tutarak dengeli bir durum yaratır.

Zamanında ve düzenli beslenmek ödemi ve dolaşım bozukluğunu engellemektedir.

Ödem Atıcı Besinler Nelerdir?

Ananas

Bromelain enzimi sayesinde vücudundaki fazla sıvının atımına yardımcı olur. Yapılan araştırmalara göre bromelain vücutta ödemin yani fazla suyun emilimini ve atımını artırıyor.

Nar

Antioksidan bakımından zengin nar, içerisindeki enzimler sayesinde ödem attırıcı özelliğe sahiptir.

Yaban Mersini

Yaban mersini idrar yolu enfeksiyonlarını giderir ve idrar söktürür. Ödem söktürürken potasyumu yok etmez, bu çok önemli bir özelliktir. Yaban mersini antioksidan özelliği sayesinde ise idrar kesesini temizler ve sağlıklı tutmaya çalışır.

Muz

İçerisindeki potasyumla gebelikle oluşan ödemi atmanıza yardımcı olur.

Kivi

Kivinin yapısında bulunan pektin vücuttaki toksinleri temizlerken gebelik döneminde sık görülen ödem probleminin en aza indirilmesinde yardımcı olur.

Turp

Yüksek miktarda potasyum ve folat içeren turp, vücuttaki elektrolit dengesini kurarak ödemin atılmasına yardımcı olur. Gaz probleminiz yoksa hafta 1 kez haşlanmış şekilde turp tüketebilirsiniz.

Ödem atmak denilince sizin için çok güzel bir önerimiz var!

Doğum sonrası için ödem atıcı çay tarifimizi denemeyi unutmayın.

Malzemeler:

• 2 ince dilim limon
• 1 orta boy yeşil elma
• 1 kabuk tarçın
• 1 tatlı kaşığı rezene çayı
• 1 çay kaşığı kimyon
• 1 litre su

Yapılışı:

Limon, yeşil elma, tarçını kaynatın. Ocağın altını kapatıp rezene ve kimyonu ekleyin ve 10 dakika demlenmeye bırakıp süzün. Afiyet olsun.

Aklınıza takılan soruları yorum olarak bırakabilirsiniz.

Sevgiler.

Seray Tekin

Beslenme ve Diyet Uzmanı, Emzirme Danışmanı

Instagram: https://www.instagram.com/dytseraytekin/

Bu makalemiz süt alerjisi diyeti yapana annelere gelsin !

Süt alerjisi de olsa bir damla mucize anne sütünden mahrum etmediniz ve süt diyeti yaparak bebeğinizi anne sütüyle beslemeye devam ettiniz. Ve çok şükür ki alerji azaldı, artık diyeti sonlandırma vakti geldi.

İşte şimdi ne yapacağız? Cevabı bu makalemizde.

Diyetin Sonlandırılması

Bebeğinizin şikayetlerinin azalması ve doktorunuzun da onayıyla süt ürünlerini yeniden tüketmeye karar verdiğinizde aşamalı olarak hareket etmeniz gerekir. Bunun için “süt diyeti açma merdiveni” yöntemini rahatlıkla uygulayabilirsiniz.

Süt diyeti açma merdiveninde süt içeren besinler belirli adımlarla tüketilir. Yani diyetinizi sonlandırırken direkt olarak sütle başlamak yerine içerisinde süt bulunan kek, bisküvi gibi gıdalarla başlamanızı öneriyoruz. Daha sonrasında ise yavaş yavaş peynir, yoğurt gibi besinlere geçiş yapmalısınız.

Yapılan çalışmalara göre süt alerjisi yaşayan bebeklerde içerisinde süt bulunan besinlerin pişirilerek veya fırınlanarak tüketilmesi tolere edilme düzeyini artırmaktadır. Örneğin önce bisküviden başlayarak daha sonrasında kek, tereyağı, yoğurt, peynir, süt gibi bir sıralamayı izleyebilirsiniz.

Biz de siz emziren anneler için süt diyetini sonlandırma aşamasında, süt ve süt ürünlerine küçük bir başlangıç yapabileceğiniz lezzetli bir kek hazırladık.

Şimdiden afiyet olsun!

Çok Önemli Not: Diyetin sonlandırılma aşaması ve süt ürünlerinin tüketim miktarı kişiden kişiye göre değişiklik gösterecektir. Bu konularda mutlaka doktorunuza danışıp ilerlemelisiniz.

Süt ve süt ürünlerine yavaş yavaş başlasak da kalsiyumdan zengin besinleri tüketmeyi aksatmamamız gerekir.

Özellikle badem sütü başta kalsiyum olmak üzere vitamin ve mineral açısından en az inek sütü kadar zengindir. Bu noktada bebeğinizde süt alerjisi mevcutsa bitkisel süt seçerken dikkat edilmesi gereken kısım süt proteini içeriğinin düşük olmasıdır.

Bu dönemde tüketmenizin oldukça önem arz edeceği bazı yüksek kalsiyumlu besinler şunlardır:

• Ispanak
• Yağlı tohumlar
• Kuruyemişler
• Marul, roka gibi yeşillikler
• Balkabağı
• İncir
• Bamya
• Badem

Aklınıza takılanları yorum olarak bırakabilirsiniz.

Çokça sevgiler.

Seray Tekin

Beslenme ve Diyet Uzmanı, Emzirme Danışmanı

Instagram: https://www.instagram.com/dytseraytekin/

Sizlerin de bildiği üzere bebekle dışarıya çıkmak biraz zorlayıcı ve yorucu olabiliyor. Sizlerin eşyaları, bebeklerinizin eşyaları derken kişisel çantalarınız bazen yetersiz kalabiliyor.

İşte bu sorunu tamamen ortadan kaldıracak, bütün eşyalarınızı düzenli yerleştirebileceğiniz ve kullanışlı çanta önerileri vereceğiz. Eşyalarınızın sığması ve düzenli olması kadar çantanızın tarzınıza uygun ve sizi görünüşüyle mutlu etmesi de bizce önemli.

Bu yüzden birbirinden farklı renk ve model seçenekleriyle ”Anne Bebek Çantaları” önerilerimiz karşınızda!

Benetton Deri Anne Bebek Sırt Çantası

Listemizin ilk sırasından Benetton markasının deri sırt çantası yer alıyor. Siyah ve lacivert olarak iki farklı renk seçeneğiyle anneler tarafından oldukça tercih edilen bir model.

İçerisinde birden çok bölme yer aldığı için hem kendi hem de bebeğinizin eşyalarını düzenli bir şekilde yerleştirebilirsiniz.

Aynı zamanda çantanın içerisinde yer alan termal yavru çantayı gerektiği zaman çıkartarak kullanabilirsiniz.

Hem kalitesiyle hem de kullanışlı olmasıyla bizce çok sevildi!

İncelemek için: https://www.e-bebek.com/benetton-kiz-bebek-parlak-sirt-cantasi-unisex-p-23ybtnucnt002001

Beverly Hills Polo Club Canvas Bebek Bakım Sırt Çantası Unisex

Sıradaki önerimiz bir önceki önerimize benzer fakat tasarım olarak oldukça farklı.

Yine iki renk seçeneği olan bu çantamız birden fazla bölmesi ve yanındaki ek yavru çantasıyla ihtiyaç duyulan her şeyin taşınmasında yardımcı oluyor.

Unisex tasarımıyla ve marka kalitesiyle oldukça dikkat çeken ve seveceğinizi düşündüğümüz bir çanta oldu.

İncelemek için: https://www.e-bebek.com/search?text=canvas%20bebek%20bak%C4%B1m%20s%C4%B1rt%20%C3%A7antas%C4%B1%20unisex

baby mom Kapito Bebek Bakım Kol Çantası Unisex

Sevgili annelerimiz sizlere birazda kol çantası önermek istedik. Sırt çantaları ne kadar kullanışlı ve kullanımı rahat olsa da bu çanta modelleri de sizlerin yükünü azaltacak.

Farklı 3 renk seçeneği ve unisex tasarımlarıyla günlük yaşamınızda ve seyahatlerinizde rahatlıkla tercih edebileceğiniz bir model.

Kumaşının kapitoneli olmasının ve termal ek çanta yer almasının sizlere avantaj sağlayacağını düşünüyoruz.

İncelemek için: https://www.e-bebek.com/baby-mom-babymom-kapito-bebek-bakim-kol-cantasi-unisex-p-22kbmmucnt016003

baby mom Kapitoneli Anne Bebek Bakım Sırt Çantası Unisex

Her annenin bakım çantasından beklediği hemen hemen kullanışlı ve modelinin tarzına uygun olması olsa da bazıları için sırt veya kol çantası ayrımı olabilmektedir.

Bu modelimiz ise bir önceki önerimizin sırt çantalı hali. Özellikleri ve kullanımı aynı olsa da kimi anneler sırt çantaları tercih ediyor. Bu nedenle baby mom sizlere birden fazla seçenek sunuyor!

Yine üç farklı renk seçeneği olan bu çantamız sizlerin ihtiyaçlarına yönelik tasarlanmıştır. Sizlerin de beğeneceğinizi umuyoruz.

İncelemek için: https://www.e-bebek.com/search?text=babymom%20Kapitoneli%20Anne%20Bebek%20Bak%C4%B1m%20S%C4%B1rt%20%C3%87antas%C4%B1%20Unisex

baby mom Jane A. Kanvas Anne Bebek Bakım Sırt Çantası Unisex

Sıradaki önerimiz kullanımı kadar tarzına da önem veren annelerimiz için. Kanvas kumaş tipi sayesinde hem sağlam hem de oldukça dayanıklı bir çanta modeli.

Tek renk seçeneği olan ve kendine has çizgili unisex bir modele sahip bu çanta da siz annelerimizin özel eşyalarını koyabilmesi için ayrı bir bölmeye de sahip.

Aynı zamanda içerisinde 2 adet cep bölme, 1 adet fermuarlı bölme ve termal yavru çanta vardır. Bu çanta sayesinde bebeğinizle seyahatinizi şık bir şekilde kolaylaştırabilirsiniz!

İncelemek için: https://www.e-bebek.com/baby-mom-jane-a-kanvas-anne-bebek-bakim-sirt-cantasi-unisex-unisex-p-23ybmmucnt006001

baby mom Summer Set Anne Bebek Bakım Kol Ve Araba Çantası

Kol çantaları arasında tercih edebileceğiniz en güzel ve kullanışlı modellerimizden biri olan ‘’Summer Set’’ iki farklı model seçeneğiyle hem kol çantası olarak hem de araba çantası olarak kullanılabilir.

Hem bebek arabası sürerken aynı zamanda çanta taşımanın zor olduğunu tahmin ettik ve bebek arabasına takmak için iki adet çıkarılabilir kancaya sahip bu modelleri sizlere önermek istedik.

Bebeğinizin ve sizlerin eşyalarını taşıyabilmek için birçok iç bölmeye sahip olan bu modelimiz pembe ve gri olmak üzere iki renk seçeneği ile sizleri bekliyor!

İncelemek için: https://www.e-bebek.com/baby-mom-babymom-kapito-bebek-bakim-kol-cantasi-unisex-p-22kbmmucnt016001

https://www.e-bebek.com/baby-mom-kanvas-anne-bebek-bakim-kol-cantasi-unisex-p-23ybmmucnt004001

Funna Baby Müslin Anne Bebek Bakım Kol Çantası

Sevgili anneler, sizlerin günlük kullanımı için tasarlanmış, birçok eşyanızın sığabileceği ve kol çantası olarak rahatlıkla kullanabileceğiniz bu çantaları çok seveceksiniz!

İki farklı renk seçeneğine sahip ve müslin kumaşı sayesinde su geçirmez özelliği ile ilk önerilerimiz arasında!

Aynı zamanda seyahat çantası ve sırt çantası olarak kullanabileceğiniz iç hacmi daha geniş diğer müslin modellerimize de bakmak isterseniz bağlantımızı ziyaret edebilirsiniz: https://www.e-bebek.com/search?text=funna%20baby

baby mom Bebek Bakım Kol Çantası

Her annenin ihtiyacına yönelik klasiklerimizden biri olan baby mom bebek bakım kol çantası geniş iç hacmiyle de dikkat çekiyor.

Birçok bölmeye sahip ve ön kısmında bulunan fermuarlı cepleriyle bebeğinizin ve sizlerin eşyalarını kolaylıkla taşıyabilme özelliğine sahip.

Hem elde hem kolda şık görüntüsüyle rahatlıkla taşıyabileceğiniz bu çanta sizlere iki farklı renk seçeneği de sunuyor.

İncelemek için: https://www.e-bebek.com/baby-mom-babymom-bebek-bakim-kol-cantasi-p-22kbmmucnt006002

baby mom Çiçek Bebek Bakım Sırt Çantası ve Kol Çantası Unisex

Çiçekleri ve renkleri seven annelerimiz için çok beğeneceği açık pembe ve beyaz olarak iki renk seçenekli çanta modelleriyle geldik!

Hem sırt çantası olarak hem de kol çantası olarak iki farklı modelde üretilen bu çantalar sizlerin bütün ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik.

Ön tarafında fermuarlı cebe, ana bölme içerisinde 2 adet ve yan kısımlarında 2 adet cebe sahip olan bu çanta birçok eşyanızın düzenli şekilde sığmasına olanak sağlıyor. Ayrıca elde taşırken kolaylık sağlamak için taşıma sapı da mevcut!

İncelemek için: https://www.e-bebek.com/baby-mom-cicek-bebek-bakim-kol-cantasi-unisex-p-23ybmmucnt001001

https://www.e-bebek.com/baby-mom-cicek-bebek-bakim-kol-cantasi-unisex-p-23ybmmucnt001002

Case Look Anne Bebek Bakım Kol Çantası

Isı yalıtımı yüksek ithal Mikro Saten kumaştan üretilen Case Look Anne Bebek Bakım Kol Çantası bebeğinizin mamalarının ve sularının mevcut ısısını korur.

Sizlerin rahat kullanımı için ana bölme içerisinde çok amaçlı gözler harici 2 adet biberon cebi, 1 adet fermuarlı termal bölme ve 1 adet fermuarsız bölmesi yer alır. Böylelikle eşyalarınızı rahatlıkla sığdırabilirsiniz.

Aynı zamanda kolay taşınabilir olması için destekli omuz askısı sayesinde kolda rahatlıkla taşınabilir. Hâkî ve siyah renk seçeneğiyle sizlerin karşısında!

İncelemek için: https://www.e-bebek.com/search?text=case%20look

baby mom Future Anne Bebek Bakım Kol Çantası

Yeni bir kol çantası önerimizle sizlerleyiz sevgili anneler!

Temizlenebilir kumaşı sayesinde hem hafif hem de kullanımı kolaydır.

Oldukça şık bir görünüme de sahip olan Future Anne Bebek Bakım Kol Çantası lacivert ve siyah olmak üzere iki farklı renk seçeneğine sahiptir.

Sıvı geçirmez kumaş özelliği ile de öne çıkan bu modelimiz ayrıca sağlık açısından zararlı Bisfenol A, Fitalat ve kurşun gibi kimyasal maddeler içermez. Geniş iç hacmi ile sizlere rahat bir kullanım sağlar.

İncelemek için: https://www.e-bebek.com/search?text=baby%20mom%20future%20kol%20%C3%A7antas%C4%B1

baby mom Keten Anne Bebek Bakım Kol Çantası Unisex

Çanta seçiminde her annemizin istekleri ve ihtiyaçları değişebilir. Bu maddeye kadar sizlere bebeğinizle kısa ve uzun yolculuklarınızda bol eşya alabileceğiniz çantalar önerdik.

Şimdi ise pratik tak-çık olarak kullanabileceğiniz, günlük de çok rahat olan bir çanta önereceğiz.

Sizlerin de bildiği üzere keten çantalar kumaşı dolayısıyla oldukça sağlamdır. İç hacmi de geniş olan bu çanta sayesinde bebeğinizin ve sizlerin eşyaları kolay bir şekilde sığacaktır. Hem de sizler için iki farklı renk seçeneğiyle!

İncelemek için: https://www.e-bebek.com/search?text=baby%20mom%20keten%20%C3%A7anta

baby mom Gökkuşağı Bebek Bakım Çantası

Eveet sevgili anneler son çanta önerimizle sizlerleyiz.

baby mom Gökkuşağı Bebek Bakım Çantası klasiklerden ve en kullanışlı çanta modellerinden biridir.

Birçok renk seçeneği olan modelimiz bebeklerinizin bütün ihtiyaçlarını karşılayabilecek hacme sahiptir.

Sırt çantası olarak kullanımı oldukça rahat ve su geçirmez kumaştan üretilmiştir. Her ihtiyacı karşılaması bir yana uygun fiyatıyla da bizim favorilerimizden!

İncelemek için: https://www.e-bebek.com/search?text=babymom%20g%C3%B6kku%C5%9Fa%C4%9F%C4%B1

Bir sonraki önerilerimizde görüşmek üzere, sağlıkla kalın.

Çantalar ile ilgili diğer içeriklerimize ulaşmak için aşağıdaki bağlantılara göz atabilirsiniz:

Doğum Çantasında Neler Bulundurulmalıdır?: https://www.bebek.com/dogum-cantasinda-neler-bulundurulmalidir/

Aklınıza takılanları yorum olarak iletebilirsiniz.

Sevgiler.

Kadın Hastalıkları Doğum Uzmanı Op.Dr.Ayşe Duman’ın stressiz doğum için mutlaka denemeye değecek uygulanabilir önerileri var. Denemeye değer!

Sonunda kasılmalar başladı. Zaman geçtikçe sıklaşıyorlar da…Bu durumda en son ihtiyacınız olacak şey herhalde etrafınızdaki insanların size sakinleşmenizi söylemeleri olur.

Doğumun daha kolay gerçekleşebilmesi için kasılmamanız gerektiğini elbette biliyorsunuz. Peki ama nasıl ? Dr.Ayşe Duman, annenin kendini rahat hissetmesini dolayısıyla doğumunun kolay gerçekleşmesini sağlayacak önerileri paylaşıyor:

Doğumunun Kolay Gerçekleşmesini Sağlayacak Öneriler

1- Bilgilenin

Doğum sürecinde sizi nelerin beklediğini bilmeniz çok önemlidir.

Çiftler, hem doğum atmosferini tanımalı hem de karşılarına çıkabilecek durumları öğrenmeliler.

İlk adım, eşinizle beraber doğum kursuna katılmak. Ayrıca, doğum hakkında bilgi veren kitaplar okuyabilir; yeni anne olan arkadaşlarınızla konuşabilir ve doğum için önerilen ağrı kesici ilaçlar hakkında bilgi edinebilirsiniz.

Korkularınızla bugünden yüzleşirseniz; doğum sırasında her şeyin planlandığı gibi gitmesi halinde paniğe kapılmazsınız.

2- Sıcak Ortam Hazırlayın

Rahat bir ortam, sizi sakinleştirir. Bazı hastanelerde size kendinizi evinizdeymiş gibi hissettirecek alternatif doğum odaları oluyor.

Doğumunuz standart bir hastane olmasa bile, odanızı kişiselleştirmeye çalışın.

Evden bir resim götürüp doğum odasına asabilir ya da yanınıza portatif bir müzik seti alabilirsiniz.

Birçok kadın hafif müzikler dinlemenin kasılmalarını hafiflettiğini söylüyor.

3- Doğuma Güvendiğiniz Biriyle Gidin

Beraberken kendinizi çok rahat hissettiğiniz birinin yanınızda olması mucizeler yaratabilir.

Birçok anne adayı, kız kardeşinin ya da en yakın arkadaşının doğumda yanında olmasını istiyor. Ayrıca, doğuma eşlik eden kişinin çocuk sahibi olması ve yaşadıklarının normal olduğunu söylemesi de anne adayını rahatlatır.

4- Hareket Edin

Dik ve aktif durmanız, hem düşüncelerinizi kasılmalardan uzaklaştırır hem de bebeğin doğum kanalına daha rahat inmesini sağlar.

Doktorunuz izin verirse, yoga yapabilir, kısa süreli yürüyüşlere çıkabilir ve yavaş danslar edebilirsiniz.

5- Meditasyonu Deneyin

Doğum sırasında sakin kalmak için kullanılmaya başlanan yöntemlerden biri de meditasyon. Meditasyon sayesinde doğum anksiyetesini daha çabuk atlatır, daha huzurlu olur ve dolayısıyla doğum sırasında daha az komplikasyon yaşarsınız.

Kendinizi kucağınızda bebeğinizle çiçeklerin arasında düşleyin…

6- Rahatlayın

Hamileliğin son dönemlerine kadar aynı zamanda bel ağrısı nedeniyle uyku problemleri de yaşanabilir. Bu gibi durumlarda da rahat ve kaliteli bir uyku uyuyabilmeniz için özel olarak tasarlanmış hamile yastıkları kullanabilirsiniz.

Hamile yastıkları gebelik döneminde anne adaylarının daha konforlu ve rahat uyku uyuyabilmesini sağlar.

7- Suyun Gevşetici Etkisi

Sıcak su yorgun kasların gerginliğini gevşetir ve sıkıntılarınızı azaltır.

Su, rahatlatıcı etkiye sahiptir. Duşu sırtınıza ya da kasılmalarınızın en yoğun olduğu yerlere tutun.

Doğum öncesi kısa bir duş ya da banyo sizi rahatlatabilir fakat doktorunuza da danışmalısınız.

8- Kendinizi Keşfedin

Her yöntem herkeste işe yaramayabilir. Örneğin, öğrendiğiniz nefes alma teknikleri işinize yaramıyordur da yastığı sıkmak sizi rahatlatıyordur.

Size kendinizin neyi rahat ettirdiğini kendiniz bulmalısınız. Her kadının doğumu ona özeldir.

9- Masaj Hareketleri

Masaj, gerginliği üzerinizden atmanıza yardımcı olabilir. Yapılan masaj sonucunda endorfin salgılamaya başlarsınız.

Boyun ya da ayak masajı, kasılmalarınızı bir süreliğine unutmanıza yardımcı olur. Eşiniz ya da doğum eşlikçiniz üç masaj tekniği uygulayabilir:

3 Masaj Tekniği

1- Kuyruk Sokumu

Her kasılmada eliyle ya da tenis topuyla kuyruk sokumunuza bastırır.

2- Sırt ve Bel Bölgeniz

Parmak uçlarını hafifçe omzunuzda gezdirir ve aşağıya doğru iner.

3- Pelvis Baskısı

Her kasılmada kalçalarınızı nazikçe geriye çeker. Partnerinizin bu hareketi, rahim ağzının açılmasına yardımcı olur ve bebek için yavaşça yol açılır.

“Doğum Yöntemleri” konulu yazılarımızı incelemek için aşağıdaki bağlantıya tıklayın.

Doğum Yöntemleri: https://www.bebek.com/dogum-dogum-sonrasi/dogum-yontemleri/

Aklınıza takılanları yorum olarak iletebilirsiniz.

Sevgiler.

Size sürekli bağlı ve bağımlı bir minik var artık yanınızda. Emin olun karnınızda iken yaşadıklarınız o dünyaya geldiğinde farklı bir boyuta dönecek.

Tanımadığı bir dünyaya gelmek minik bir canlı için ne kadar kolay olabilir ki? Uyku düzensizliği, gaz problemi, sürekli emme isteği… Bebeğiniz dünyaya alışmaya çalışırken siz de onunla birlikte yeni hayatınıza alışmaya çalışacaksınız.

Artık istediğiniz saatte uyuyup uyanamayacaksınız. Bu sürece alışmak bazen eşinizle aranızda gerginliklere sebep olabilir.

Gerçek şu ki, eşiniz size yeni hayatınıza alışmanızda ne kadar çok yardım ederse bu süreç o kadar az krizle atlatılacaktır. Çocuktan sonra değişen hayatınızda neler hissettiğinizi tahlil etmek adına mini bir test yapalım!

• Kendinizi Yorgun Hissediyorsunuz ve Bunda Eşinizin(baba) de Etkisi Olduğunu Mu Düşünüyorsunuz?

Bebek dünyaya geldiği andan itibaren onun bakımı ve diğer sorumlulukları anne üzerinde olur. Özellikle onunla sürdürdüğünüz hayatınızın en iyi ihtimalle 3 yılı uyku düzensizlikleri ile geçecektir.

Gece beslenmeleri, uyku düzensizlikleri sürekli uyanmanıza neden olacaktır. Böyle bir durumda yükün sadece anne üzerinde olmaması adına babanın da gece uyanmalarında anneye destek olması gerekir. Bu durumu eşinizle(baba) konuşup bir rutine koymanız uykusuzluğun verdiği gerginlikleri azaltacaktır.

• Bir Erkek Olarak Anne Olan Eşinizin Sizi İhmal Ettiğini mi Düşünüyorsunuz?

Anne olmak kadın için içerisinde eşsiz duygular barındıran bir olaydır. 9 ay boyunca karnında taşıdığı miniği büyük bir zahmetle kucağına almak.

Onun her anında yanında olmak istemesi doğal bir durum olacaktır. Bu süreçte eşinizle doğru iletişim kurarak size de vakit ayırmasını istemelisiniz. Birlikte olmak için vakit yaratmaya çalışmalısınız.

• Özellikle Çocukla İlgili Konularda Sürekli Gerginlik Yaşadığınızı mı Düşünüyorsunuz?

Şunu bilmelisiniz ki siz ve eşiniz farklı ailelerden gelen bireylersiniz.

Yetiştirme tarzlarının farklı olması gayet normaldir. Birbirinden farklı iki insanın birliktelik kurması zaten alışma süreci gerektirirken yeni bireyle durum farklı bir hal alır.

Kişilik farklarınız elbette çocuk yetiştirme de etkili olacaktır. Fakat orta yolu bulamadığınız durumlarda sağduyulu davranıp, karşılıklı birbirinizi anlamaya çalışarak gerginliklerin üstesinden gelmeniz mümkün olacaktır.

• Aynı Dili Konuşmadığınızı, Eşinizin Sizi Dinlemediğini mi Düşünüyorsunuz?

Evin içinde artık yeni bir birey var. Ortam artık sadece siz ve eşinizden ibaret değil. Bazen konuşmaya bile fırsat bulamadığınızı düşünüyor olabilirsiniz.

Özellikle kadın ve erkeğin birlikte, çalışma hayatında olduğu ailelerde bireylerin birbirlerine vakit ayırması zor olabilir. Stresli iş hayatı, evin sorumlulukları, çocuk olgusu sizi gerebilir.

Eşinize vakit ayırıp konuşmaya çalıştığınızda aslında aynı dili konuştuğunuzu göreceksiniz. Önemli olan birbirinizi dinleme isteğiniz.

Sakin olup, eleştirel konuşmalardan uzak durarak iletişiminizi kuvvetlendirmeniz mümkün olacaktır. Birbirinizi dinleyerek, anlamaya çalıştığınızda her şeyin düzeleceğini göreceksiniz.

• Cinsel Hayatınızın Artık Eskisi Gibi Olmadığını mı Düşünüyorsunuz?

Çiftlerin çocuk olduktan sonra yaşadığı en belirgin sıkıntılardan biridir.

Sürekli evde varlığını hissettiğiniz ve eşinizle özel anlarınızı paylaşırken onun bu durumu görme ihtimalinin korkusunu yaşama, herhalde bütün çiftlerin en belirgin kaygısıdır.

Fiziksel temasın eşler arasında sevgi bağını güçlü tuttuğu büyük bir gerçektir. Bu gerçeği göz önünde bulundurarak eşinize vakit ayırmalısınız. Bu anlamda aile büyüklerinizden yardım alabilirsiniz.

Onlar büyükanne ve büyükbabalar ile vakit geçirirken sizde eşinize bolca vakit ayırabilirsiniz.

• Eşinizin Sizin Kişisel Zamanlarınızı Engellediğini mi Düşünüyorsunuz?

Kadın olsun erkek olsun çocuktan önce eşinizle olduğu kadar arkadaşlarınızla olan sosyal hayatınızda da değişiklik olacaktır.

Erkek erkeğe ya da kadın kadına dışarda geçirdiğiniz vakitlerde bir sınırlanma olacaktır.

Çocuğun özellikle anneye olan bağımlılığından dolayı sürekli onun yanında olması bir zaman sonra sıkıntılara yol açabilir. Çünkü kendine vakit ayırmak isteyen fakat bunu yapamayan kadın bunun gerginliğini eşine de yansıtacaktır.

Nasılsa çocuk anneyle birlikte diyerek kişisel vakitlerini rahatça geçirmeye devam eden erkek bir süre sonra eşinin tepkisiyle karşılaşacaktır. Böyle bir durumda kadın kendisine haksızlık edildiğini düşünebilir. Bunu çözmek için erkek ve kadının çocuğun bakımını eşit olarak üstlenmesi gerekir. Bakım zamanlarında eşler kendilerine de kişisel olarak vakit ayırmalıdır.

•  Çocuğunuzu Büyütürken Size Karışan Büyüklerin Mesafesini Korumasını Sağlamada Eşinizin Sessiz Kaldığını mı Düşünüyorsunuz?

Yeni bir bireyin aileye katılması siz bebeveynleri heyecanlandırdığı kadar sizin büyüklerinizi de etkileyecektir.

Çocuklarının çocuklarını sevmek, sürekli onu koruma isteği, sizlerden daha iyi bebeveyn olduklarını düşünmeleri gibi konular zaman zaman eşinizle gerilme sebebiniz olabilir. Böyle bir durumda bebeveynlerinize durmaları gerektikleri yeri, onları kırmadan ifade etmeniz gerekecektir.

Tabi ki sadece tek tarafın bunu uygulaması başka sıkıntıları beraberinde getirecektir. Ailelerle bir araya gelip ortak kuralların konması ve uygulanması daha sağlıklı olacaktır.

Büyüklerin heyecanlı, sevgi dolu olmaları çok normaldir. Sizin de kendi çocuğunuzu kendi hayat görüşünüz doğrultusunda yetiştirmek istemeniz. Karşılıklı özveri ve denge ile bu sorunu da atlatacaksınız.

• Eşiniz Çocuktan Sonra Değiştiğinizi mi Düşünüyor?

Çiftler arasında yaşanan tartışmalarda söylenen yegâne cümledir “sen çok değiştin”.. İnsan elbette değişmelidir. Kişilerin var olan sorumluluklarıyla birlikte farklılık göstermeleri normaldir.

Hayatınız değiştikçe kişiliğinizin de değişmesi kaçınılmazdır.

Siz hem bebeveyn hem eş hem de evlatsınız. Bu doğrultuda yüklendiğiniz görevlerde farklılık göstermeniz normaldir. Fakat aslında değişmeyen bazı özellikleriniz vardır. Bunlar kişilik özelliklerinizdir. Ayrıca evliliklerde eşlerin birbirlerini oldukları gibi kabul etmeleri oldukça önemlidir. Çünkü çıktığınız evlilik yolunda birbirinizi iyi günde kötü günde taşımak adına yürüyorsunuz.

Eşlerin birbirleriyle ilgili sıkıntılarını paylaşmaları, çocuktan sonra sürdürülen ilişkinin sağlıklı yürümesi açısından büyük önem arz etmektedir.

• Eşinizin Sorumluluk Almaktan Kaçtığını mı Düşünüyorsunuz?

Bu durum genelde kadınların şikâyet ettiği bir konudur. Kadınlar eşlerinin yeterince sorumluluk almadığını düşünerek eşlerine zaman zaman serzenişte bulunabilirler.

Toplumumuzda çocuğun bakımının anne tarafından üstlenildiği gibi yanlış bir algı söz konusudur. Sonuç itibariyle çocuk sahibi olmak ortak bir karardır.

Bakımının yapılması da ortak olmalıdır. Bu anlamda çocuk doğmadan önce eşler arasında alınacak ortak sorumluluk kararlarıyla bu durumun üstesinden gelinebilir.

Birlikte paylaşılan hayatta herkes sorumluluklarını eksiksiz yerine getirse bu sorunlar yaşanmayacaktır.

• Ufacık Tartışmaların Bile Büyük Kavgalara Dönüşeceğini Düşünüyorsunuz Bundan Dolayı Eşinizle İletişim Kurmaya Çekiniyorsunuz?

Toplum artık çekirdek ve kendine özgü ufak aile yapılarına dönmektedir.

Ekonomik sıkıntılar kadının da çalışma zorunluluğunu beraberinde getirmiştir. Evde anne, eş olan kadının iş hayatında da olması yükünü daha da artırmıştır. Bu da kadının daha gergin olmasına neden olmaktadır.

Hayatın sorumluluklarının yükü eşler arasında gerginliklere sebep olabilir. Bazen ufacık bir konudan kocaman bir sorunla karşı karşıya kalabilirsiniz. Özellikle eşlerden herhangi birinin yoğun iş temposu bunu tetikleyen unsurlardan olabilir.

“Şimdi gerginlik çıkmasın” düşüncesiyle eşinizle iletişimi kesmeniz doğru değildir. Çünkü her şeyi konuşarak, birbirinizi anlayarak çözme yolu en doğrusudur.

Zamanında konuşup çözemediğiniz her şey içinizde birikecek ve daha sonrasında tamiri mümkün olmayan yaralara sebebiyet verecektir.

İster kadın ister erkek tüm bireyler zaman zaman ilişkilerinde bu düşüncelere kapılabilirler. Özellikle çocuktan sonra hayatınızın farklı olacağını bilmelisiniz. Fakat önemli olan eşinizle aranızdaki saygı ve sevgi bağını yitirmemenizdir. Bazen birbirinizi anlamadığınızı düşünebilirsiniz. Bu her ilişkide yaşanabilecek bir durumdur.

Önemli olan aranızdaki “iletişimi” bitirmemenizdir. Sizi rahatsız eden her düşünceyi eşinizi suçlamadan, sağduyulu bir şekilde paylaşmanız gerekmektedir.

İçinden çıkamadığınız durumlarda bir “Aile Danışmanı” ndan yardım almanız yerinde bir davranış olacaktır.

”Hamilelik Sonrası İlk İlişki” Konulu makalemize aşağıdaki bağlantıya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Hamilelik Sonrası İlk İlişki: https://www.bebek.com/hamilelik-sonrasi-ilk-iliski/

Aklınıza takılanları yorum olarak iletebilirsiniz.

Sevgiler.