Annelikte kendi ihtiyaçlarını unutmak, sadece fiziksel olarak yorgunluk ve stresle değil, aynı zamanda duygusal ve zihinsel olarak da yıpranmışlıkla sonuçlanabilir. Özellikle bebeklerin yoğun bakım gerektirdiği ilk aylarda, anneler genellikle uyku eksikliği yaşarlar ve kendi ihtiyaçlarına zaman ayırmakta zorlanırlar. Bu durum, annelerin kendilerini ihmal etmelerine ve kendi kişisel alanlarından ve hobilerinden uzaklaşmalarına neden olabilir.

Kendi ihtiyaçlarınızı unutmak, uzun vadede psikolojik olumsuz etkilere neden olabilir. Öncelikle, sürekli stres altında olmak ve sürekli olarak başkalarının ihtiyaçlarını karşılamak, annelerde anksiyete ve depresyon riskini artırabilir. Ayrıca, sürekli yorgunluk ve fiziksel tükenmişlik hissi, annelerin ruh hali üzerinde de olumsuz bir etkiye sahip olabilir ve genel mutluluk düzeylerini azaltabilir.

Öte yandan, kendi ihtiyaçlarını unutmak, anne-baba ilişkilerinde de gerilimlere yol açabilir. Özellikle eşler arasında iletişim eksikliği ve duygusal kopukluklar ortaya çıkabilir. Bu durum, aile içi ilişkilerde sorunlara ve çatışmalara yol açabilir, dolayısıyla ailenin genel refahını etkileyebilir.

Ancak, kendi ihtiyaçlarınızı unutmak zorunda değilsiniz. Öz-bakım, annelerin kendilerine zaman ayırarak duygusal ve fiziksel sağlıklarını korumalarına yardımcı olabilir. Öncelikle, kendinize zaman ayırmak için küçük aralıklar yaratın. Belki de birkaç dakikalığına derin nefes alarak meditasyon yapabilir veya favori bir kitabınızı okuyabilirsiniz. Ayrıca, sosyal destek almak da önemlidir. Arkadaşlarınızla veya ailenizle zaman geçirin ve duygularınızı paylaşın.

Ayrıca, fiziksel sağlığınıza dikkat etmek de önemlidir. Düzenli yapılacak egzersizler, yeterli uyku ve dengeli bir diyet hem fiziksel hem de duygusal sağlığınızı destekleyebilir. Unutmayın ki, kendinizi iyi hissetmek için önce kendinize iyi bakmanız gerekir.

Sonuç olarak, annelikte kendi ihtiyaçlarınızı unutmak sıkça karşılaşılan bir durumdur ve psikolojik olarak olumsuz etkilere yol açabilir. Ancak, öz-bakım uygulamaları ile bu durumun üstesinden gelebilirsiniz. Kendinize zaman ayırın, sosyal destek alın ve fiziksel sağlığınıza dikkat edin. Böylece, hem siz hem de aileniz daha mutlu ve sağlıklı olacaktır.

Ayrıca doğum sonrası depresyonu hakkındaki yazımıza göz atmayı unutmayın!

Doğum Sonrası Depresyonu Nasıl Atlatılır? – https://www.bebek.com/dogum-sonrasi-depresyon/

Instagram: https://www.instagram.com/klinikpsikolog_gokceokcuoglu/?hl=tr

Klinik Psikolog Gökçe Okcuoğlu

Öfke, insanların içsel bir tepkisi olarak ortaya çıkan yoğun bir duygudur. Genellikle hayal kırıklığı, haksızlık, stres, yorgunluk veya kontrolsüz bir durumla karşılaşma gibi durumlarda ortaya çıkar. Öfke, bedensel tepkilerle birlikte hissedilir ve genellikle kalp atışlarının hızlanması, nefes alma hızının artması, kasların gerginleşmesi gibi fizyolojik belirtilerle kendini gösterir. Bebeklerde öfke genellikle temel ihtiyaçların karşılanmaması, iletişim eksikliği veya rahatsızlık gibi nedenlerle kendini gösterir.

Örneğin, bebek aç, uykulu veya rahatsız olduğunda öfke tepkileri gösterebilir. Çocuklarda öfke, henüz tam olarak gelişmemiş duygusal ve sosyal becerilere, istediklerini elde edememe, sınırlarla karşılaşma veya hayal kırıklığı gibi durumlarda görülebilir. Öfkeli davranışlar arasında bağırma, ağlama, nesneleri fırlatma, vurma, diğer insanlara saldırma gibi tepkiler bulunabilir. Öfke, çocuklar için doğal bir duygu olmakla birlikte, uygun yönetilmediğinde zararlı olabilir ve olumsuz sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle, çocuklara duygularını tanımayı, ifade etmeyi ve sağlıklı bir şekilde yönetmeyi öğretmek önemlidir.

Bebeklerde ve çocuklarda öfke genellikle belirli davranışlarla kendini gösterir. Bebeklerin öfke göstergeleri arasında şunlar bulunabilir: aşırı ağlama, vurma, ayaklarını sallama, kızarma, gerilme veya huzursuzluk. Bebeklerin ihtiyaçlarının karşılanmaması durumunda veya rahatsız olduklarında bu tür davranışlar sergileyebilirler. Çocuklarda ise öfkenin belirtileri daha çeşitli olabilir. Örneğin, çocuklar öfkelendiklerinde bağırabilir, nesneleri fırlatabilir, diğer insanlara saldırabilir, ağlayabilir veya hırçın davranışlar sergileyebilirler.

Öfke, çocukların duygusal dünyalarında doğal bir parçadır ve gelişimlerinin bir parçasıdır. Ancak, çocuklar öfkeyi doğru bir şekilde ifade etmeyi öğrenmelidirler, çünkü uygun olmayan davranışlar zararlı olabilir ve çocukların ilişkilerini etkileyebilir. Bu nedenle, çocuklara duygularını tanımayı, ifade etmeyi ve sağlıklı bir şekilde yönetmeyi öğretmek önemlidir. Ayrıca, ebeveynlerin ve bakıcıların çocuklarına öfkeli olduklarında nasıl sakinleşebileceklerini ve duygularını yönetebileceklerini göstermeleri de önemlidir. Bu şekilde, çocuklar duygularını daha sağlıklı bir şekilde yönetmeyi öğrenirler.

Örneğin, bebeğiniz yorgun olduğunda ve uyumak istemiyor gibi görünüyorsa, huzursuzlanabilir ve hatta öfkeli bir şekilde ağlamaya başlayabilir. Bu durumda, öncelikle bebeğinizi sakinleştirici bir şekilde kucaklayarak veya sakin bir ses tonuyla konuşarak yanına gidin. Ardından, bebeğinizin yorgun olduğunu anlayarak onu sakinleştirmek için sallayabilir,  masaj yapabilirsiniz. Bebeğinizin rahatlamasına yardımcı olmak için sakinleştirici bir müzik de çalabilirsiniz. Bu şekilde, bebeğinizin öfkesini yatıştırabilir ve onun ihtiyaçlarını karşılayarak rahatlamasını sağlayabilirsiniz.

Çocuklara öfke kontrolü konusunda ebeveynlerin yardımcı olabileceği birkaç önemli strateji bulunmaktadır. Öncelikle, ebeveynlerin kendi öfke yönetim becerilerini geliştirmeleri ve çocuklarına sakin bir şekilde öfkeyle nasıl başa çıkılacağını göstermeleri önemlidir. Örneğin, ebeveynler öfkeli olduklarında, çocuklarına sinirlendiklerinde bile sakin kalmayı ve sorunları konuşarak çözmeyi modelleyebilirler.

Ayrıca, çocuklara duygularını tanımaları ve ifade etmeleri konusunda destek olunmalıdır. Örneğin, bir çocuk oyuncakları paylaşmadığı için öfkelendiğinde, ebeveynler onun duygularını anlamasına ve ifade etmesine yardımcı olabilirler. “Oyuncaklarını paylaşmadığı için kızgın hissediyorsun, değil mi?” gibi bir cümle kullanarak çocuğun duygularını tanımasını sağlayabilirler. Empati kurma becerilerini geliştirmek de önemlidir. Ebeveynler, çocuklarına başkalarının duygularını anlamaları için fırsatlar yaratmalı ve empati kurmalarını teşvik etmelidirler.

Örneğin, bir çocuk arkadaşının oyuncaklarını kırdığında, ebeveynler onun arkadaşının nasıl hissettiğini düşünmeye teşvik edebilirler. “Arkadaşının oyuncakları kırıldığında üzüldüğünü hissediyorsun, değil mi? Nasıl yardımcı olabiliriz?” gibi bir soruyla çocuğun empati kurma becerilerini geliştirebilirler.

Sınırların net bir şekilde belirlenmesi ve bunun tutarlı bir şekilde sürdürülmesi önemlidir. Ebeveynler, çocuklara uygun davranışların neler olduğunu açıkça belirtmeli ve bu davranışları teşvik etmelidirler. Aynı zamanda, istenmeyen davranışlarla nasıl başa çıkılacağını da öğretmelidirler. Örneğin, bir çocuk öfkeli olduğunda ve eşyaları atmaya başladığında, ebeveynler ona sakin olmayı hatırlatarak ve duygularını ifade etmesine yardımcı olarak tutarlı bir şekilde davranmalıdırlar.

Son olarak, açık iletişim kurulmalı ve çocukların duygularıyla ilgili olarak onların yanında olunmalıdır. Ebeveynler, çocuklarına duygularını ifade etmeleri için güvenli bir ortam sağlamalı ve onların duygularını ciddiye almalıdırlar. Örneğin, bir çocuk okulda bir sorun yaşadığında, ebeveynler onun duygularını dinlemeli ve ona destek olmalıdırlar. Bu şekilde, çocuklar duygularını daha sağlıklı bir şekilde ifade edebilir ve öfke kontrolü konusunda daha başarılı olabilirler.

Çocuklarda öfke, bazen akran zorbalığının nedenlerinden biri olabilir. Öfke duyguları, çocukların başkalarına zarar verme veya güç gösterisi yapma eğilimlerini artırabilir. Bir çocuğun sürekli olarak öfkeli olması veya öfke patlamaları yaşaması, diğer çocuklarla olan ilişkilerini olumsuz etkileyebilir ve onları zorbalığa yöneltme riskini artırabilir. Örneğin, öfkeli bir çocuk, duygusal kontrol eksikliği nedeniyle başkalarına saldırgan davranabilir veya onları incitebilir. Bu durumda, çocuğun öfke yönetim becerilerini geliştirmek ve duygusal düzenleme konusunda destek sağlamak önemlidir. Aynı zamanda, çocuğun sosyal becerilerini geliştirmesi ve empati kurma yeteneğini artırması da, akranlarıyla daha sağlıklı ve pozitif ilişkiler kurmasına yardımcı olabilir.

Akran zorbalığı yapan bir çocuğa yaklaşırken, öncelikle zorba davranışları net bir şekilde tanımlayarak, bu davranışların kabul edilemez olduğunu ve neden yanlış olduğunu anlatmak önemlidir. Bu konuşmayı yaparken, çocuğunuzu suçlamaktan ziyade onun bakış açısını anlamaya çalışmalısınız. Empati kurarak, zorba davranışların arkasında yatan nedenleri anlamaya çalışın ve çocuğun duygularını ciddiye alın. Ona yardımcı olabilecek kaynaklar ve stratejiler hakkında konuşarak, ihtiyaçlarına uygun destek sağlayın. Ayrıca, çocuğa sorun çözme becerileri ve empati kurma yetenekleri gibi önemli sosyal becerileri öğretmek için zaman ayırın.

Profesyonel destek almak için okul personeli, rehberlik servisi veya psikolog gibi ilgili kişilerle iş birliği yapmayı düşünebilirsiniz. Sınırları net bir şekilde belirleyin ve bu sınırlara uyulmadığında belirli bir cezanın veya yaptırımın uygulanacağını açıklayın. Son olarak, kendiniz iyi bir örnek olun ve çocuğa saygı, hoşgörü ve empati göstererek olumlu davranışları öğretin.

Akran zorbalığına maruz kalan bir çocuğa yaklaşırken, öncelikle onun duygularını anlamaya çalışmak önemlidir. Örneğin, çocuğa, “Seni rahatsız eden ne oldu?” gibi sorular sorarak, hissettiklerini açıklamasına ve duygularını ifade etmesine olanak tanıyabilirsiniz. Ardından, çocuğa kendini güvende hissedeceği bir ortam sağlamalısınız. Örneğin, “Benimle konuşabilirsin, seni dinleyeceğim ve sana destek olacağım” diyerek, açık bir iletişim kanalı açabilirsiniz.

Çocuğun zorbalıkla başa çıkma konusunda desteklenmesi önemlidir, bu nedenle ona duygusal ve pratik destek sağlayabilirsiniz. Örneğin, “Seni anlıyorum, bu zor bir durum. Nasıl yardımcı olabilirim?” diyerek, çocuğun ihtiyaçlarına uygun yardım sunabilirsiniz. Ayrıca, profesyonel yardım almak da önemlidir. Örneğin, okul rehberlik servisi veya psikolog gibi uzmanlardan yardım alarak, çocuğa uygun destek sağlayabilirsiniz. Son olarak, çocuğun güçlü yanlarını vurgulayarak onun özgüvenini artırabilir ve ona iyileşme sürecinde destek olabilirsiniz. Örneğin, “Sen çok cesursun ve bu durumun üstesinden gelebilirsin” diyerek, çocuğa pozitif bir bakış açısı sunabilirsiniz. Bu şekilde, çocuğa güçlü bir destek sağlayarak, zorbalıkla başa çıkma sürecini kolaylaştırabilirsiniz.

 KİTAP ÖNERİLERİ

ÖFKE İLE BAŞA ÇIKMA YOLLARI

Yazan & Resimleyen: Isabelle Filliozat, Virginie Limousin,Eric Veille

BAĞIRMAYAN ANNE BABA OLMAK

Yazan: Hal Edward Runkel

Enes ÇELİK

Uzman Psikolojik Danışman

www.psikolojikdanismanenescelik.com

 Bu yazımıza da göz atmayı unutmayın!

Çocuklarda Özgüven Eksikliği – https://www.bebek.com/cocuklarda-oz-guven-eksikligi/

Bebeğinizin gelişim sürecini düşündüğümüzde ilk 1 yıldaki deneyimleri oldukça önem taşır. Bebeveyn Akademi, bebeğinizin 1 yaşına kadarki gelişimine ve sizin bebeveynlik sürecinize uzman bilgisi ve uygulama önerileri ile eşlik eden bir ebeveyn platformudur.

Bebeveyn Akademi, dünyada kabul görmüş farklı eğitim ekollerini ve modellerini kapsar. Her bebeğin ihtiyacının farklılaşabileceğinden yola çıkarak bebeklerin ihtiyacına, yaşına ve gelişim dönemine uygun program önerisinde bulunur. “Bebeveyn” kavramı ile bebeğin ve ebeveynin birlikte deneyimledikleri bir sürece vurgu yapar. Bebeveyn akademi, her bebeğin ve ebeveynin yani her bebeveynin biricik olduğuna inanır.

Bebeveyn Akademi’de Sizi Neler Bekliyor?

Bilgiyi sevgiyle harmanlayan Bebeveyn Akademi “Bugün bebeğim için ne yapabilirim?” dediğiniz her an sizin ve bebeğinizin yanındadır. Peki nasıl? Gelin detayları birlikte inceleyelim.

Bebeğinizin gelişimini çok yönlü desteklemeyi hedefleyen Bebeveyn Akademi’de doğa, sanat, oyun, bakım, beslenme ve dil gelişimi olmak üzere 8 farklı tema vardır. Her tema özelinde uzman bilgisini içeren yazılar ve bebeğinizin yaşına uygun uygulama önerileri bulunur.

• Doğa: Belki de zamanla uzaklaştığımız ancak insana çok faydası bulunan doğa kavramına çok önem verir. Doğayı merkeze alan eğitim yaklaşımıyla hem bebeğinizin hem de sizin doğa teması kurabilmenizi sağlayan önerilerde bulunur.
• Sanat: Bebeğinizi sanatla tanıştırarak özgün düşünebilme ve hayal kurabilme becerilerini destekler.
• Oyun: Bebeğiniz için birbirinden eğlenceli, öğretici ve keyifli oyunlar sunar. Evinizde, doğada ya da bulunduğunuz yerde kolayca uygulayabileceğiniz oyun önerileri içerir.
• Dil gelişimi: “Kitapların yaşı yok!” mottosuyla birbirinden eğlenceli, renkli ve kimi zaman siyah-beyaz kitaplarla bebeğinizi bir araya getirir.
• Emzirme: Bebeğinizi emzirirken veya ek gıdaya geçiş sürecinde ihtiyacınız olan bilgileri içerir. Bebeğinizin sağlıklı beslenmesi için uzmanların hazırladığı özel tarifler barındırır.
• Beslenme: Bebeğinizin bakımı ve sağlığı için ihtiyaç duyabileceğiniz ipuçları verir ve aylık olarak takip etmenize destek olur.
• Aylık gelişim: Bebeğinizin temel gelişim alanlarıyla ilgili öneriler bulunur.
• Bebeveyn mektupları: Bebeveyn olma deneyiminizde anne-baba-bakım veren için rutinler önerilir.

Bebeveyn Akademi 8 farklı temayı kapsayan bilgi ve uygulama önerileri ile bebeğinizin fiziksel-hareket, duyusal, bilişsel ve sosyal-duygusal gelişim alanlarını bütüncül bir bakış açısıyla desteklemeyi amaçlar.

Bunun yanı sıra, bebeveynler için hazırlanmış “Bebeveyn Mektupları” köşesiyle sizin bebeveyn olma halinizi ele alan, aile yaşantınız ve kişisel yaşamınıza dair tatlı ve samimi önerileriyle günlük rutinleri hatırlatan metinler bulunur.

Bebeveyn Akademi’nin Faydaları Neler?

Günümüzde bilgiye ulaşmak her ne kadar kolaylaşsa da doğru bilgiye doğru zamanda ulaşmak bazen güç olabiliyor. Bebeveyn Akademi bebeğiniz ve sizin içi günlük olarak sunduğu bilgiler ve uygulama önerileri ile yalnızca ihtiyaç duyduğunuz bilgilere ulaşmanızı sağlar.

Bebeğinizle geçireceğiniz zamanı keyifli ve verimli kılabilmeniz için sizlere ipuçları ve hap bilgiler verir. Bebeğinizin gelişimini önemsediği gibi sizin duygularınızı ve deneyimlerinizi de önemser; kendinizi daha zinde ve huzurlu hissetmeniz için rehberlik eder. Sizler için sunduğu önerileri gelin birlikte inceleyelim.

• Öz bakım: Bebeğinizi büyütürken beden ve ruh sağlığınıza iyi gelebilecek rutin önerilerinde bulunur.
• Anı Defteri: Altı farklı tema içerikleriyle uyumlu olacak şekilde bebeğinizle yaşadığınız deneyimlerinizi ve anılarınızı kaydetmenize yardımcı olur.
• Müzik: Ninni ve ritimlerle bebeğinizi buluşturan öneriler bulunur ve bu sayede bebeğinizi işitsel zekâ gelişimine katkı sunar.
• Yürüyüş: Bebeğinizle veya yalnız başınıza doğada geçireceğiniz zamanları hatırlatan önerilerdir.
• Bebeveyn Etkileşimi: Anne-baba olarak bebeğinizle kurduğunuz güvenli bağınızı ve ilişkinizi kuvvetlendiren etkinlikler sunar.
• Sosyal Etkileşim: Çevre desteğinin önemini hatırlatan, sosyal ilişkileri geliştirmeyi hedefleyen uygulamalar sunar.

Bebeveyn Akademi’ye Nasıl Üye Olabilirsiniz?

Adım 1: ebebek mağazalarından, ebebek mobil uygulamasından ve ebebek internet sitesinden satın alacağınız “Bebeveyn Akademi 6’lı Kitap Seti” kutusunun içinden çıkan kupon kodunu kaydedin.

Adım 2: https://www.bebek.com/kayit-ol/ giriş yapın ve ücretsiz kaydolun.

Adım 3: Kayıt olduğunuz bilgilerle http://bebek.com/bebeveynakademi/giris/ sayfasına gidin ve giriş yapın.

Adım 4: Giriş yaptıktan sonra soruları cevaplayarak ve “Bebeveyn Akademi 6’lı Kitap Seti”nden çıkan kupon kodunuzu yazarak portale ücretsiz erişim sağlayın.

Bebeğinizin gelişimi ve “yeterince iyi” bebeveyn olabilmek için çıktığınız bu yolculuğunuzda beraber olacağımız için şimdiden çok heyecanlıyız!

Hemen Bebeveyn Akademi 6’lı Kitap Setini edinmek için buraya tıklayın!

Bu yazıda, araştırmaların ışığında babaların bebekleriyle oyun oynamasının önemini ve etkilerini detaylı bir şekilde ele alacağız.

1. Baba ile Oyun ve Güvenli Bağlanmaya Etkisi

Güvenli bağlanma, bebeklerin duygusal ve sosyal gelişiminde kritik bir rol oynar. Babaların bebekleriyle oyun oynaması, bu sağlam bağlanma duygusunun oluşmasına katkıda bulunur. Bebekler, babalarıyla geçirdikleri zaman boyunca sevgi ve destek dolu bir ilişki kurarlar. Bu, bebeklerin duygusal sağlığı ve güven duygusu açısından son derece önemlidir. Babaların bebekleriyle gösterdikleri duygusal bağlılık, bebeklerin iç dünyalarını anlamalarına ve kendilerini güvende hissetmelerine yardımcı olur.

Güvenli bağlanma duygusu, bebeklerin ileriki yaşamlarında da olumlu bir etki bırakır. Bebekler, babalarının sevgi ve güven dolu davranışlarını model alarak, çevreleriyle güvenilir ve sağlıklı ilişkiler kurma becerilerini geliştirirler. Bu bağlamda, babaların bebekleriyle oyun oynaması sadece duygusal bağlanmanın güçlenmesine değil, aynı zamanda bebeklerin sosyal ve duygusal gelişimlerinin temelini oluşturan güvenli ilişkilerin kurulmasına da katkı sağlar.

Babaların bebekleriyle geçirdiği zaman ve oynadığı oyunlar, onların hayatları boyunca sağlıklı ilişkiler kurmalarına ve duygusal olarak dengeli bireyler olmalarına yardımcı olur.

2. Baba ile Oyun ve Sosyal ve Duygusal Gelişime Etkisi

Baba ile bebek arasındaki aktif oyun, bebeklerin sosyal ve duygusal gelişimlerini destekleyen kritik bir etkendir. Bilimsel araştırmalar, babaların bebekleriyle düzenli olarak oyun oynamasının, bebeklerin empati yeteneklerini geliştirdiğini ve duygusal zeka seviyelerini artırdığını ortaya koymuştur. Örneğin, Yale Üniversitesi’nde gerçekleştirilen bir araştırma, babaların bebekleriyle kurdukları sağlam bağın, bebeklerin duygusal sağlamlığını artırdığını ve olumlu duygusal davranışları teşvik ettiğini göstermektedir.

Babaların bebekleriyle etkileşimli oyunlar sırasında gösterdikleri sevgi ve ilgi, bebeklerin özgüvenlerini artırırken, aynı zamanda çevreleriyle sağlıklı ilişkiler kurma becerilerini de güçlendirir. Ayrıca, babaların bebekleriyle aktif oyun oynaması, sosyal becerilerin gelişimine de olumlu bir katkı sağlar.

Babaların bebekleriyle karşılıklı etkileşim içinde bulunmaları, bebeklerin sosyal ilişkiler kurma ve başkalarıyla iletişim kurma yeteneklerini güçlendirir. Michigan Üniversitesi’nde yapılan bir diğer araştırma, babaların bebekleriyle oynarken kullandıkları jestlerin ve mimiklerin, bebeklerin sosyal becerilerini geliştirmede önemli bir rol oynadığını göstermektedir. Bu tür etkileşimler, bebeklerin duygusal ifadeleri tanımalarına ve duygusal yönetim becerilerini öğrenmelerine de yardımcı olur.

Sonuç olarak, babaların bebekleriyle aktif olarak oyun oynaması, hem duygusal hem de sosyal açıdan sağlıklı bir gelişim için önemli bir unsurdur.

3. Baba ile Oyun ve Dil Gelişimine Etkisi

Babaların bebekleriyle aktif olarak oyun oynaması, bebeklerin dil gelişimi üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Bu etkileşimler, bebeklerin dil becerilerini destekleyerek onların dil öğrenme sürecini hızlandırabilir. Özellikle babaların, oyun sırasında bebeklerle kurdukları iletişim, dilin işitsel ve nesnel yönlerini içerecek şekilde zenginleştirici bir ortam sağlar.

Babaların bebeklerle oynarken kullandıkları kelime dağarcığı, bebeklerin yeni kelimeleri öğrenmelerine ve dil becerilerini geliştirmelerine olanak tanır. Bu, bebeklerin daha geniş bir dil repertuarı geliştirmelerine ve iletişim becerilerini güçlendirmelerine yardımcı olur.

Babaların bebeklerle etkileşimli oyunlar sırasında kullandıkları jestler, mimikler ve sesler, bebeklerin dil gelişimini destekler. Bu etkileşimler, bebeklerin dilin yanı sıra iletişim ve sosyal becerilerini de güçlendirir. Örneğin, babaların bebeklerle karşılıklı konuşmaları, bebeklerin taklit yeteneklerini geliştirmelerine ve iletişimde bulunma isteklerini artırmalarına yardımcı olur.

Ayrıca, babaların bebeklerle şarkı söyleme veya hikaye anlatma gibi aktiviteleri, bebeklerin dilin ritmi ve yapısını anlamalarına katkıda bulunur. Sonuç olarak, babaların bebekleriyle aktif olarak oyun oynaması, bebeklerin dil gelişimini destekleyerek onların iletişim becerilerini güçlendirir ve akademik başarılarını olumlu yönde etkiler.

4. Baba ile Oyun ve Motor Gelişime Etkisi

Babaların bebekleriyle aktif bir şekilde oyun oynaması, bebeklerin motor gelişimini olumlu yönde etkileyen önemli bir faktördür. Bu etkileşimler, bebeklerin kas kuvveti, denge ve koordinasyon gibi motor becerilerini geliştirmelerine yardımcı olur. Özellikle babaların bebekleriyle oynarken gerçekleştirdikleri fiziksel aktiviteler, bebeklerin vücutlarını keşfetmelerine ve motor becerilerini güçlendirmelerine olanak tanır. Babaların bebekleriyle yerde sürünme, tırmanma veya yuvarlanma gibi aktiviteler yapması, bebeklerin kas gelişimini destekleyerek güçlenmelerine ve daha sağlam bir temel oluşturmalarına yardımcı olur.

Sonuç olarak, babaların bebekleriyle aktif olarak oyun oynaması, bebeklerin motor gelişimini destekleyerek onların güçlü ve sağlıklı bir şekilde büyümelerine katkı sağlar.

5. Baba ile Oyun ve Zihinsel Gelişime Etkisi

Babaların bebekleriyle aktif oyun oynaması, bebeklerin zihinsel gelişimi üzerinde oldukça etkili bir rol oynar. Araştırmalar, bebeklerin oyun sırasında karşılaştıkları sorunları çözmeye çalışırken beyinlerindeki sinirsel bağlantıların güçlendiğini göstermektedir.

Bebeklerle yapılan bulmaca çözme veya şekillerle oynama gibi etkinlikler, bebeklerin problem çözme yeteneklerini geliştirmelerine yardımcı olur. Harvard Tıp Fakültesi’nde yapılan bir araştırma, babaların bebekleriyle düzenli olarak oyun oynamalarının, bebeklerin zihinsel kapasitelerinin artmasına ve okul başarısının ileriki yıllarda daha yüksek olmasına katkı sağladığını ortaya koymuştur.

Bununla birlikte, bebeklerin babalarıyla oynarken karşılaştıkları deneyimler, onların yaratıcılık becerilerini de olumlu yönde etkiler. Babaların bebekleriyle hikaye anlatma veya rol yapma gibi etkinliklerde bulunmaları, bebeklerin hayal güçlerini kullanmalarını teşvik eder ve alternatif çözüm yolları üretmelerine olanak tanır.

Oxford Üniversitesi’nden yapılan bir çalışma, babaların bebekleriyle düzenli olarak oyun oynamasının, bebeklerin yaratıcı düşünme yeteneklerini güçlendirdiğini ve sanatsal faaliyetlere daha eğilimli olmalarını sağladığını göstermektedir. Bu nedenle, babaların bebekleriyle aktif olarak oyun oynaması, hem bilişsel hem de duygusal açıdan zengin bir öğrenme deneyimi sağlayarak bebeklerin gelişimine önemli katkılar sağlar.

Babaların bebekleriyle aktif olarak oyun oynaması, bebeklerin sağlıklı gelişimine önemli bir katkı sağlar. Bu etkileşimler, bebeklerin duygusal ve sosyal becerilerini güçlendirirken, aynı zamanda bilişsel ve motor yeteneklerini de destekler. Babaların bebekleriyle geçirdikleri zaman, sadece eğlenceli bir aktivite olmanın ötesinde, bebeklerin güvenli ve sevgi dolu bir ortamda büyümelerine katkı sağlar. Bu nedenle, her bir oyun, birlikte geçirilen anların birikimiyle çocuğunuzun yaşamında unutulmaz bir yer edinir ve onun sağlıklı gelişimi için önemli bir rol oynar.

İlgili babalıkla alakalı makalemizi okumak için tıklayın: https://www.bebek.com/baba-olmak/

Sevgi dolu ve bol oyunlu günler dilerim.

Hoşça kalın.

Doç. Dr. Sevcan Karakoç Demirkaya:

• Çocuklarda olumsuz davranışının üzerinde durmak ve eleştirmektense, olumlu davranışı takdir etmek ilk basamaktır.
• Öfke krizleri gelişimsel dönem özelliklerinden beklenenden daha fazla sayıda ise, çocuk kendisine ve çevresine zarar veriyorsa, uzun süredir geçmiyorsa bir uzmana başvurulmalıdır.
•  Çocuk öfke nöbeti geçirirken bu durum karşısında daha da kızgın olmak çocuğa bağırmak, aşağılayıcı sözler söylemek, vurmak veya başka bir fiziksel yolla ceza vermek uygun değildir.

Çocuklarda Öfke Nöbeti Deyince Ne Anlıyoruz? Sebepleri Nelerdir?

Her insan hayatı boyunca pek çok kez öfkelenir. Bu nedenle öfke de mizacı ne kadar yumuşak bile olsa her çocukta görülen bir durumdur. Öfke, bizim çok sık gördüğümüz ve tek bir nedene bağlı olmayan yoğun olumsuz bir duygudur. Bazen de öfke atakları dediğimiz basit bir sinirlenme veya kızgınlık hali ile sınırlı olmayan, kendisine ve çevresine karşı zarar verebilecek derecede abartılı ve yatıştırılamayan davranışlarla görülen yoğun duygusal krizlerdir Örneklersek; istediği verilmeyince başını sinirlenip yerden yere vuran küçük çocuklar, okul kapısında gitmek istemeyip annesine aralıksız bağırıp tekmeler savuran, odasını öfkeyle dağıtarak ağlayan çocuklar…

Bu tanımı ile ele alırsak aslında öfkenin tek bir sebebi olduğunu söyleyemeyiz. Ayrıca her öfke atağının da ciddi bir psikolojik altta yatan nedeni olduğunu da ileri sürmemiz doğru olmaz. İçdenetimin sağlanamaması, olumsuz duygunun uygunsuz ifade edilmesi küçük çocuklardaki öfke nöbetinin en sık nedenlerindendir. Dışsal olarak bakıldığında ise engellenme en sık öfke ataklarını tetikleyen sebeptir. İstediklerinin olmaması, o sıradaki olumsuz duygu ile başedememe öfkelenmenin sebebi olabilir. Yani çocuklar bazen çok mutsuz olduklarında bile bunu öfke atağı ile gösterebilirler veya yoğun kardeş kıskançlığı içerisinde haksızlığa uğradığını da düşünüp öfke atakları gösterebilirler. Ayrıca ailesel etmenler de öfke nöbetlerine sebep olabilir, çünkü çocuk ve ebeveynleri arasındaki ilişkiyi bozabilecek ve çatışmayı arttıracak durumların hepsini sayabiliriz. Bunlar annede depresyon veya kronik hastalık, bakım verme kalitesinde düşüklük, yetersiz ebeveynlik becerileri, kaotik aile yapısı, aile içi şiddet gibi nedenlerdir.

Öfke Nöbetlerine En Çok Hangi Yaş Gruplarında Rastlanıyor?

Öfke nöbetleri her yaş grubu çocukta görülebilecek bir durumdur. Ancak gelişim dönemleri incelendiğinde çoğunlukla 2-3 yaş arası başlayıp 3-6 yaş arası artış gösterdiği ve daha sonra okul döneminde azaldığı ve ergenlik döneminde bu sefer farklı bir görünümle yeniden öfke nöbetlerinin görüldüğünü biliyoruz.

İki yaş bireyselleşme ve bağımsızlaşma dönemidir. Bu nedenle sağlıklı gelişim seviyesi olan çocuklarda genelde iki yaş inatçılık, kontrol kavgası ve karşı olma ile kendini belli etmeye başlar.

Özellikle küçük yaş gruplarında okul öncesi dönemde öfke nöbetleri daha sıktır ve çocukla öfke çalışılması daha zor olduğu için bu dönemde ailelere daha çok yük düşmektedir.

Bebeklik döneminden itibaren özellikle “regülasyon bozuklukları” olarak da adlandırdığımız duygusal süreçleri ayarlama ve içdenetim sorunları sık görülür. Nörobiyolojik olgunlaşması yeterince gelişmediği için küçük çocuklar içdenetimini sağlayamazlar. Buna en güzel örnek çok uykusu gelince huysuzlaşan çocuklar veya acıktığı için ağlayan ancak karnı doysa bile ağlamasını bitiremeyen küçük çocuklar verilebilir.

Öfke Nöbetlerine Karşı Aileler Nasıl Davranmalıdır?

Sözel ifadenin kısıtlı olduğu ve emosyon regülasyonunun henüz gelişmediği küçük yaş gruplarında çocuğa öfke kontrolü öğretilmesi oldukça zordur. Bu durumda öfke nöbetlerine müdahalede özellikle ailelerin tutumu oldukça belirleyicidir. Kısaca 5 “S “diyebiliriz.

Öncelikle çocuk hangi yaşta olursa olsun ebeveynlerin ilk yapması gereken şey “sakinliğin” korunmasıdır. Daha sonra “sabırlı” ve “sebatkar” olarak her öfke atağında hem anne, hem baba, hem de diğer bakımverenlerin benzer tutumu sergilemesi gerekmektedir.  Öfkeyi nasıl önleyebiliriz? Bu durumda öncesinde gereken şey elbette koşulsuz “sevgi”dir, bu olmazsa olmaz ebeveyn tutumudur. Yani biz çocuğumuzu odasını topladığı için veya yemeğini bitirdiği için değil, her hangi bir şarta bağlı olmadan severiz ve bunu çocuğumuza da hissettirmemiz gerekir. Tam tersi durumlarda bazen çocuklar en ufak bir şartı yerine getirmediğinde anne-babasının kendisini sevmediğini düşünüp, hatta buna üzülüp veya sevmeyeceğinden korkup daha da şiddetli öfke nöbetleri geçirebilirler. Bir diğeri ise “saygı”dır. Özellikle 2 yaşından itibaren yavaş yavaş anne-babasından özerkliğini ilan eden ve otonomi kazanan çocukların bile en basiti seçim hakkı olduğu ve kendilerini ifade etmekte özgür olduklarına saygı duymamız gerekebilir.

İki-üç yaş arası çocuklar için çocuk davranışlarında belirleyici olan ailesel özelliklerdir. Çünkü her 2-3 yaş arası çocuk dönemsel inatçı olabilir ama yoğun öfke nöbetlerinde çocuk ve ailesi arasındaki çatışmayı incelemek gerekir. Bu dönemde kriz başladı mı kendini durdurma yeteneklerinin sınırlı ve empatinin gelişmemiş olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Yine bu dönem çocukların düzenli uyku ve yemek yeme gibi günlük rutinde önemli yere sahip durumların düzenlenmesine özen gösterilmelidir. İki-üç yaş döneminde tuvalet eğitimi gibi alışkanlıkların kazandırılmasına dikkat ederken de baskıcı olmamaya ve çocukla ciddi çatışmalara girmemeye dikkat etmek gerekir.

Üç yaştan itibaren çocuklar sosyalleşmeyi ve sosyal duyguları- başkalarının ihtiyaçlarını kavramaya başlar, 4 yaş gibi empati becerileri de gelişmeye başlar ancak yine de bu dönem “benmerkezcil” özellikler taşıdığı için çocuklar kendi istekleri noktasında tutturmaya devam edeceklerdir. Bu yaş grubunda ebeveynler çocukların yargılama yeteneklerinin geliştiğini de ele alarak yaklaşmalıdırlar.

Küçük çocukların duyguları hakkında konuşmak öfke nöbetlerine uygulanabilecek bir yaklaşımdır. Yani çocuğun yaşadığı olumsuz duygu, üzüntü, kızgınlık, kırgınlık, korku, sıkıntı veya başka bir duygu olabilir. Bu durumda ebeveyn olarak yaşanan olayda senaryoya en uyan duyguyu çocuğa sunmak ve çocuğun duygusunu tanımasının sağlanması öfke nöbetlerini azaltabilir.

Çocuklarda olumsuz davranışının üzerinde durmak ve eleştirmektense, olumlu davranışı takdir etmek ilk basamaktır.

Ne Zaman Bu Konuda Bir Uzmandan Yardım Alınması Gerekir?

Öfke krizleri gelişimsel dönem özelliklerinden beklenenden daha fazla sayıda ise, öfke nöbetlerinin şiddeti yoğun ise yani kendisine ve çevresine zarar vermesi oluyorsa, uzun süredir geçmiyorsa, ev dışında kreş-anaokulu gibi diğer ortamlarda da görülüyor ve sorun teşkil ediyorsa aileler vakit kaybetmeden bir uzmana başvurulmalıdır. Bazen erken başlangıçlı dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, yoğun dürtüsellik, bağlanma bozukluğu, karşı olma karşı gelme bozukluğu, duyu bütünleme ile ilgili yaşanan zorluklar, çocukluk depresyonu veya altta yatan otizm, zihinsel işlevlerde gerilik gibi gelişim sorunları, pek çok psikiyatrik bozukluk öfke nöbetlerine yol açar. Bu durumda özellikle çocuk psikiyatrisine başvurmak gerekir.

Ailelerin Bu Konudaki Yanlış Tutumları Nelerdir?

Sakin ve serinkanlı yaklaşmamak en yanlış tutumların başında gelir. Çocuk davranışlarını yönetirken yani bir disiplin sağlanmaya çalışılırken cezalandırıcı yaklaşımlar en sonlarda yer almaktadır. Bu en son basamağı çocuğun duygusunu, yaşanan hangi olayın sonucunda öfke krizi olduğunu anlamadan hemen uygularsak öfke nöbetleri daha da içinden çıkılamaz bir hal alır. Yanlış zamanda veya sık sık cezalandırmak uygun değildir.

Çocuk öfke nöbeti geçirirken bu durum karşısında daha da kızgın olmak çocuğa daha da şiddetli bağırmak, aşağılayıcı sözler söylemek, vurmak veya başka bir fiziksel yolla ceza vermek uygun değildir. Bazen aileler “sevmiyorum seni”, “beni hasta ediyorsun”, “git başka ailenin çocuğu ol” gibi ve buna benzer sözleri gerçeklik payı olmasa da sarf edebilirler. Bu da duygusal istismarın bir türüdür ve çocuk bunlar karşısında daha da travmatize olup ciddi öfke atakları tetiklenebilir. Ayrıca çocuk-ebeveyn arası güvenli bağlanmaya dayalı ilişki sarsılır, bu da erken dönemde olumsuz bir yansıması olmasa da ergenlik dönemi gibi ebeveynler ile ayrışmasının ve zıtlaşmanın belirgin olduğu gelişim döneminde sorunları alevlendirebilir.

Bir diğer nokta ise “tutarsız” tutumlardır. Bir davranış karşısında hem anne hem baba benzer şekilde tepki vermelidir. Yine tutarlılık duruma bağlı olmamalıdır. Örneğin dün ebeveyn olarak keyfimiz yerinde iken hoş gördüğümüz öfke nöbetinin bir benzeri bugün de yaşandığında yorgun olduğumuz için aşırı tepkisel yaklaşmamız doğru değildir. Kendi davranışımız da tutarlılık içermelidir. Zaten duygularını düzenlemekle ilgili dengesizliği olan çocuğumuzu en iyi örnek ve en güzel desteği “sebatkar-tutarlı ve sabırlı” olarak sağlayabiliriz.

Çocuk sağlığı ile ilgili tüm makalelerimiz ulaşmak için tıklayın!

Çocuk Sağlığı – https://www.bebek.com/cocuk/cocuk-sagligi/

“Acaba çocuğum zeki mi? Zekâ gelişimi için ne yapmalıyım? Yediği içtiği etkiler mi? Nasıl oyunlar oynamalıyız?” gibi birçok soru bebeveynlerin zihninde dolaşır.

Doğal olarak her bebeveyn çocuklarının zekâ gelişiminin en iyi şekilde ilerlemesini isterler. Dolayısıyla bebeğinizin zeka gelişimini nasıl destekleyeceğinizi merak ediyor olabilirsiniz.

Bebeklerde zekâ gelişimine dair soruları başlıklar altında gelin beraber inceleyelim.

Bebeğimin Zekâsı Doğuştan Mı Geliyor?

“Bebeğin zekası doğuştan mı gelir?” sorusu en merak edilen konulardan birisidir. Evet, bebekler kalıtımsal olarak çeşitli özelliklerini anne ve babalarından alıyor. Fakat kalıtım tek başına rol sahibi değildir. Kalıtımın yanı sıra beslenme, yaşadığı çevre, dışarıdan aldığı destek gibi birçok etmen zekâ gelişimini etkiliyor.

Hamilelik Sürecinde Zekâ Gelişimi

Bebeğiniz karnınızda sizinle buluşmayı beklerken bile bu gelişime başlamış oluyor. Hamileliğiniz boyunca süt, et gibi bebeğinizin beyin gelişimini destekleyen gıdalarla iyi beslenmeniz olumlu şekilde etkiliyor.

Stresten uzak durarak mutlu geçirdiğiniz her saniye çocuğunuzun gelişimine katkı sağlıyor. Ayrıca yapılan araştırmalar bebeklerin duydukları hoş seslerin, melodilerin de zekâ gelişimini olumlu etkilediğini söylüyor.

Doktorlar, tiroit bezleri gibi kontrol altına alınmamış hastalıkların çocukların zekâ gelişimini negatif etkilediğini söylüyor. Bu sebeple hamileliğiniz boyunca sık sık kontrol yaptırmak hem sizin hem de bebeğinizin sağlığı için daha iyi olacaktır.

Dünyaya Geldiği Andan İtibaren Ne Yapabilirim? 

Bütün bu faktörlerin yanı sıra, aileler bebeğinin zeka gelişimini desteklemek için ayına ve yaşına göre neler yapabileceklerini merak eder.

Dünyaya gözlerini açtıklarında onları en büyük yardımcıları olan anneleri karşılar. Acıktığında ağlamasıyla anlayıp besleyen, bezini değiştiren, gazını çıkaran ve diğer sayamadığımız bir sürü ihtiyaçlarını anneleri çözer. Sizin bu ilginiz ve ilginizle verdiğiniz sevginiz gelişimine katkı sağlayacaktır. Özellikle ilk üç sene içerisindeki bebeğinizle sıcak temasınız, bebeğinizin gelişimi için çok önemlidir.

• 1. Ay: Birinci ay sonrasında, henüz çok küçük olsalar da sizi hissetmeye, dikkatini çeken nesneleri görmeye başlarlar. Bebeğiniz annesinin kucağındayken, annesi onunla konuşuyorken kendilerini daha iyi hissederler. Ayrıca, algısının kuvvetlenmesi için görüş alanına dikkat çeken oyuncaklar koymanız bebeğiniz için yarar sağlayacaktır.
• 4. Ay: Bebeğiniz bu aydan sonra neyin neden gerçekleştiğini anlamaya başlar. Bu süreçte gelişimine destek olacak oyuncaklar alabilirsiniz. Arabanın kapısına dokunduğunda açıldığını ve ses çıkarttığını fark edince bunu tekrar yapacaktır. Bu şekilde nesnelerle iletişime girerek yaptıkları arasında neden sonuç ilişkisi kuracaktır.
• 6. Ay: Bebeğiniz artık 6. ay sonrasında nesnelerin basit bir şekilde ne işe yaradığını algılamaya başlarlar. Bebeğinizle güzel bir iletişim kurarak onu çevresindeki nesnelerle tanıştırabilirsiniz.
• 8. Ay: Artık bebeğiniz daha da büyümeye başlıyor. 8. aydan sonra eşya saklama gibi gelişimini destekleyen oyunlara başlayabilirsiniz. Sizden gördüğü şeyleri taklit etmeye başlarlar. El salladığınızda onlar da size geriye sallamaya çalışır. Ortalama bu aylara kendi sesini de fark eder. Yüksek sesle konuştuğunuzda dikkatinizi çektiğini anlar ve artık bağırarak iletişim kurmayı deneyebilir.
• 12. Ay: 1 yaşına gelen çocuklarda büyük değişimler gözlemlenmeye başlanır. Çocuğunuz hareketlerinin sonucunda ne olduğunu algılamaya başlar. Çevresinde gördüğü nesneleri fırlatıp, onlara ne olduğunu izler. Sizin onu bu süreçte kısıtlamamanız kendi kendine öğrenmesine katkıda bulunur. Bardağın düştüğünde kırıldığını anlar ve bunu deneyimleyerek öğrenir. Elinizden geldiğince çocuğunuzun deneyimlemesine izin verin.

Çocuğunuzun ilk iki yaşı gelişiminde çok önemlidir. Olabildikçe, çocuğunuz çevresiyle ve sizinle etkileşimde kalmalıdır. Onların en çok ilgisini oyunlar çeker.

Gelişimine destek ağlayacak oyuncaklarla çocuğunuzla oynayabilirsiniz. Elleri içeren oyunlar dikkatlerini çekebilir. Resimli gelişim kitaplarından alarak, yeni nesnelerle tanıştırabilirsiniz.

Kitaptaki kuşu gösterip, onun çıkarttığı sesi çıkartıp bu bir kuş diyebilirsiniz. Resimler üzerinden hikaye kurabilirsiniz. Çocuğunuzu bu şekilde konuşmaya teşvik etmiş olursunuz.

Duyusal deneyimler katmaya çalışın. Farklı nesnelerle mesela su, kum, taş gibi maddelerle tanıştırın. Onlara dokunması, farklılıklarını anlaması gelişimini oldukça etkileyecektir.

Uyku ve Zekâ Gelişimi

Uyuyunca büyümek tabiri işte burada anlam kazanıyor. İyi uyku her birey için gereklidir. Özellikle akşam 10 ve sabah 5 arasındaki uyunan uykuda, büyüme hormonu oldukça salgılanır.

Çocuğunuzu bu saatte uyutmanız, özellikle de sessiz ve karanlık bir ortamda, gelişimi için çok yararlı olacaktır. Bu saatler arasında uyku rutini oluşturmaya çalışabilirsiniz.

Çevrenin Rolü

Çocuğunuzun yetiştiği çevre de onun zekâ gelişiminde büyük bir faktöre sahiptir. Dört duvar arasında büyüyen çocukla, dışarıda keşfederek büyüyen çocuk arasında farklılıklar görülebilir.

Çocuğunuzun duyduğu sesler, gördüğü nesneler, hissettiği her şey dünyayı algılamasına yardım sağlar. Renkleri keşfeder, farklı sesleri duyar, sayı saymayı öğrenir.

Doğdu andan itibaren her şeyi duymaya başladıkları için elinizden geldikçe çocuğunuzla iletişim kurmaya, beraber dünyayı keşfetmeye çalışmalısınız. ‘’ Aa bak bu bir kırmızı araba, dört tane tekeri var, beraber sayalım 1-2-3-4’’. Bunları evde anlamasını beklemektense, çevreyle çocuğunuzu tanıştırın. Zaman ayırabildiğiniz kadar iletişimde kurup, onu iyi bir çevrede büyütmeye çalışın.

Beslenmenin Rolü

Doğal protein kaynakları zekâ gelişiminde önemlidir. Et ürünlerine, süt ürünlerine, tahıl ürünlerine ve kuru baklagillere mutfağınızda yer ayırın.

Yağlar, mineraller, vitaminler de desteği almaya çalışın. Bebeğinizin en doğru şekilde beslenmesi için bir uzmandan destek isteyebilirsiniz. Olabildikçe işlenmiş, sağlıksız gıdalardan çocuğunuzu uzak tutarak, çocuğunuzu iyi beslenmeye yönlendirmeye çalışmalısınız.

Bir bebeveyn olarak çocuğunuzun en iyi şekilde büyümesini ve gelişmesini istiyor olabilirsiniz. Zekâ gelişimin de genetiğinizin rolü olduğu kadar, sağlanan koşullar ve dışarıdan verdiğiniz bakım da etki sağlar. Henüz çok küçük olsa da var olduğu saniyeden itibaren yavaş yavaş etrafını algılamaya başlamıştır.

Özellikle ilk yaşlarında ilginizi kesmeden, çocuğunuzun dünyayı keşfettiği en yakın arkadaşı olmalısınız. Olabildikçe yaşına uygun şekilde faaliyetler yapmanız, çevresini keşfetmesine şans tanımanız, iyi bakım sağlamanız çocuğunuzun zekâ gelişimini destekleyecektir.

Çocuğunuz, gelişim sürecinde size zorluklar çıkarsa da mümkün olabildiği kadar sabırlı ve anlayışlı olmaya çalışmalısınız. Gelişim uzun bir süreçtir ve çocuklarınızın en büyük gelişim destekçileri siz değerli bebeveynlerisiniz.

Psikolog Hanife Erdoğdu

https://www.instagram.com/psikologhanife/

İçerik Editörü

”Bebeklerde Yaşa ve Gelişime Uygun Oyuncak Seçimi” ile ilgili makalemizi aşağıdaki bağlantıya tıklayarak ulaşabilirsiniz.  

Bebeklerde Yaşa ve Gelişime Uygun Oyuncak Seçimi: https://www.bebek.com/oyuncak-secimi/

Aklınıza takılanları yorum olarak iletebilirsiniz.

Sevgiler.

İşte annelerin aklındaki düşünceler! ​

Bir Annenin Beyni;
Akşam erken uyusa da biraz dinlensem.

Katılanlar?? ​

Bir Annenin Beyni;
Kaç aydır kuaföre gitmiyorum.

Bir Annenin Beyni;
Birinin tuvaletini yapması insanı nasıl mutlu edebilir?

Bir Annenin Beyni;

Parka götürsem de enerjisini atsa.

Siz de aklınızda düşünceleri yorum olarak bizimle yorum olarak paylaşın!

Çokça sevgiler,

Bildiğiniz gibi uyku canlı yaşamında her an ve her yaşta önemi azalmadan devam eden en temel ihtiyaç. Belki de neden uyuduğumuzu dahi düşünmeden rutinimizde yer alan bir eylem.

Uykuya yönelik elbette birçok çıkarım ve tanım söz konusu. Peki uykunun gelecekte barışçıl bir dünyaya sahip olmak için önemli bir role sahip olduğunu söylesek ne dersiniz?

Gelin düzenli uykunun barışçıl bir dünyaya nasıl kapı açtığını birlikte inceleyelim!

Düzenli Uyku Alışkanlığının Gelişim Üzerindeki Faydaları

Düzenli uyku alışkanlığı, gelişim üzerinde oldukça önemli bir rol oynar. Özellikle bebeklik döneminde gelişim çok hızlı gerçekleşir. Uyku sırasında salgılanan büyüme hormonu, düzenli uyku rutinine sahip bebeklerde ve çocuklarda büyümenin sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesine ve fiziksel gelişimin desteklenmesine yardımcı olur.

Aynı zamanda düzenli uyku alışkanlığı, erken yaşlarda beyin gelişimi için oldukça önemlidir. Uyku esnasında beyin hücreleri arasındaki bağlantılar artar ve güçlenir. Bu bağlantılar ile hafıza, öğrenme, düşünme ve problem çözme gibi bilişsel becerilerin gelişimi desteklenir. Uykusuzluk veya düzensiz uyku ise dikkat ve öğrenme süreçleri üzerinde olumsuz etkilere sahiptir. Uyku üzerine yapılan araştırmalar düzenli uykunun çocukların daha iyi öğrenmelerini ve bilgileri uzun süreli hafızalarında saklamalarını sağladığını göstermektedir.

Düzenli uyku alışkanlığının bir diğer önemli faydası ise sosyal ve duygusal gelişim üzerinde olumlu bir etkiye sahip olmasıdır. Yeterli ve düzenli uyku, bebeklerde duygusal bağlanmayı güçlendirir. Sosyal uyum ve etkileşimin artmasında yine yeterli ve düzenli uykunun etkisi vardır. Uykusuzluk, erken yaşlarda dahi kaygı seviyesini arttırarak stresle başa çıkmayı güçleştirebilir ve çocuklarda huzursuzluk, sinirlilik gibi olumsuz durumlara yol açabilir. Aynı zamanda, uyku düzeninin bozulması çocuklarda hiperaktivite ve dikkat dağınıklığı gibi davranışsal problemlere neden olabilir.

Düzenli uyku alışkanlığı olan çocuklar, günlük stresle daha iyi başa çıkmak için gerekli enerjiyi ve dinginliği bulurlar. Bu da çocukların sosyal ilişkilerini ve akademik başarılarını olumlu yönde etkiler.

Sonuç olarak, düzenli uyku alışkanlığı, çocukların fiziksel, zihinsel ve duygusal gelişimlerini destekleyerek daha dengeli, sağlıklı ve mutlu bir çocukluk geçirmelerine yardımcı olur.

Aile İçi İlişkilerde Uyku Alışkanlığının Rolü

Aile içi ilişkilerde düzenli uyku alışkanlığının önemi oldukça büyüktür. Aile üyelerinin her birinin düzenli bir uyku programına sahip olması, aile içindeki iletişimi ve ilişkileri olumlu yönde etkiler. Özellikle çocukların uyku düzenine dikkat edilmesi, ailenin genel işleyişine olumlu katkılarda bulunur. Düzenli uyku, çocukların sabahları dinlenmiş ve enerjik bir şekilde uyanmalarına yardımcı olur, böylece gün boyunca daha az huysuz ve huzursuz olurlar. Bu da aile içindeki olumsuz etkileşimleri azaltabilir ve daha pozitif bir aile ortamı sağlayabilir.

Ayrıca, düzenli uyku alışkanlığı, aile üyelerinin birlikte kaliteli zaman geçirme fırsatlarını artırabilir. Örneğin, aile bireyleri düzenli uyku saatlerine göre planlama yaparak, birlikte yemek yeme, oyun oynama veya dışarı çıkma gibi aktiviteleri daha kolay bir şekilde gerçekleştirebilirler.

Aile içi ilişkilerde uyku alışkanlığının bir başka önemli rolü de empati ve anlayışı artırmasıdır. Aile bireyleri, uyku düzenine önem vererek, birbirlerinin ihtiyaçlarına ve duygusal durumlarına daha fazla anlayış gösterme eğiliminde olurlar. Örneğin, bir kişi uyku düzenine dikkat ederek daha az stresli ve endişeli olabilir, bu da aile içindeki diğer üyelerin onunla daha anlayışlı ve destekleyici bir şekilde iletişim kurmalarını sağlayabilir.

Aynı zamanda, çocukların düzenli uyku alışkanlığının oluşturulmasında ebeveynlerin örnek olması da önemlidir. Ebeveynlerin kendi uyku düzenlerine dikkat etmeleri, çocuklara uyku alışkanlığının değerini ve önemini öğretir. Bu da çocukların gelecekte sağlıklı uyku alışkanlıkları geliştirmelerine katkı sağlar ve aile içinde uyumlu bir yaşam tarzı benimsenmesine yardımcı olur.

Sonuç olarak, düzenli uyku alışkanlığının aile içi ilişkilere pozitif etkileri vardır ve aile üyelerinin birbirlerine daha sağlıklı ve destekleyici bir şekilde bağlanmalarını sağlar.

Düzenli Uyku Alışkanlığının Toplumsal Faydaları

Düzenli uyku alışkanlığı içinde bulunduğumuz en küçük birimden en büyük birime olumlu etkilere sahiptir.

Toplumun genelinde düzenli uyku alışkanlığının yaygınlaşması, bireylerin daha sağlıklı ve enerjik olmalarına katkı sağlar. İyi bir uyku düzenine sahip olan bireyler, günlük yaşamda daha zinde ve verimli olurlar. Düzenli uyku, bağışıklık sistemini güçlendirerek bireylerin hastalıklara karşı direncini artırır ve daha az hasta olmalarını sağlar.

Aynı zamanda, yeterli uyku alan insanlar, iş veya eğitim hayatında daha başarılı olma eğilimindedirler. Dikkat ve konsantrasyonları artar, hatalı kararlar azalır ve daha yaratıcı düşüncelere sahip olurlar. Bu da toplumun genelinde iş verimliliğini artırır ve ekonomik açıdan olumlu etkiler yaratır.

Düzenli uyku alışkanlığı, toplum güvenliğini de artırır. Uykusunu düzenli alan bireyler, trafikte ve iş yerlerinde daha dikkatli ve uyanık olma eğilimindedirler. Uykusuz veya yorgun sürücülerin yol açtığı trafik kazalarının sayısı düşer, böylece trafik güvenliği artar. Aynı şekilde, düzenli uyku alışkanlığı olan işçiler de iş kazalarına karşı daha az risk altındadırlar. Yorgunluk ve dikkat dağınıklığı nedeniyle meydana gelen iş kazalarının sayısı azalırken, iş yerlerinin güvenliği artar. Bu da toplumun genel güvenliğine ve huzuruna olumlu bir katkı sağlar.

Ayrıca, düzenli uyku alışkanlığı, toplumda stres ve anksiyeteyi azaltarak, bireylerin daha huzurlu ve uyumlu bir şekilde birlikte yaşamasına yardımcı olur.

Uyku Alışkanlığı Kazanılmasında Bebeveynlerin Rolü

Bebek ve çocukların uyku alışkanlığı kazanılmasında bebeveynlerin rolü oldukça önemlidir. Uyku düzeni, çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimi, duygusal dengesi ve genel sağlığı için hayati öneme sahiptir. Bebeveynlerin, çocuklara düzenli uyku alışkanlığını kazandırmak için önemli rolleri vardır:

Rutin Oluşturma:

Bebeveynlerin, bebek ve çocukların uyku düzenini oluşturacak düzenli bir rutin oluşturması önemlidir. Belirli saatlerde uyuma, uyanma ve yatma alışkanlıklarını belirleyerek, çocukların biyolojik saatlerini düzenlemeye yardımcı olurlar. Örneğin, her gece belirli bir saatte yatmak ve her sabah belirli bir saatte uyanmak gibi rutinler oluşturulmalıdır. Bu, çocukların vücutlarının uyku ve uyanıklık saatlerini öğrenmelerine ve düzenli bir uyku programı oluşturmalarına yardımcı olacaktır.

Olumlu Uyku Ortamı Sağlama:

Bebeveynler, çocukların uyku ortamını olumlu ve rahatlatıcı hale getirmek için özen göstermelidirler. Sessiz ve karanlık bir oda, uyku için uygun bir sıcaklık, rahat bir yatak ve sevilen bir uyku arkadaşı gibi unsurlar, çocukların daha iyi uyumalarına yardımcı olur. Ayrıca, ekran zamanının sınırlanması ve uyku öncesi uyarıcı aktivitelerin azaltılması da çocukların uyku kalitesini artırmaya yardımcı olur. Bebeveynler, çocuklarına uyku öncesi kitap okuyarak, masal anlatarak veya sakin aktivitelerle rahatlatıcı bir ortam yaratmak için çaba gösterebilirler.

Örnek Olma ve Destekleme:

Bebeveynlerin kendi uyku alışkanlıklarına dikkat etmeleri ve düzenli bir uyku programını benimsemeleri, çocuklar için olumlu bir örnek teşkil eder. Bebeveynlerin uyku alışkanlıklarına özen göstermeleri ve sağlıklı uyku düzenini vurgulamaları, çocukların da uyku konusunda daha sorumlu ve bilinçli davranmalarına yardımcı olur.

Çocukların uyku alışkanlığını kazanmaları sürecinde ailelerin sabırlı ve anlayışlı olmaları önemlidir. Zaman zaman uyku düzenine uymada zorluklar yaşanabilir ve bebeveynlerin çocuklarına destek olmaları, onların uyku alışkanlıklarını sağlamlaştırmalarına yardımcı olur.

Sonuç olarak, bebek ve çocukların uyku alışkanlığını kazanmalarında bebeveynlerin sağlayacağı düzenli rutinler, olumlu uyku ortamı ve destekleyici tutumları oldukça önemlidir. Bebeveynlerin bu rolleri yerine getirerek çocukların uyku kalitesini artırmalarına ve sağlıklı uyku alışkanlıklarını geliştirmelerine katkı sağlayabilirler.

Barışçıl Bir Dünya İçin Düzenli Uyku

Geleceğin barışçıl, huzurlu ve mutlu dünyası için, bireylerin iç huzur ve dengesine sahip olması önemlidir. İyi bir uyku düzeni, zihinsel ve duygusal sağlığı olumlu etkileyerek iç huzuru destekler. Uykusuzluk, gerginlik ve stresin artmasına neden olabilir, bu da bireyler arasında çatışma ve anlaşmazlıklara yol açabilir. Bebeklikten itibaren öğrenilen iyi uyku alışkanlığı, bu olumsuz etkilerin azalmasına yardımcı olur ve daha barışçıl bir dünya için temel bir unsur teşkil eder.

Bebeveynlerin bebeklerin uyku düzenine dikkat etmesi, toplumun geleceğine yatırım yapmanın en değerli yollarından biridir. Uyku alışkanlığının, bireyler ve toplumlar arasındaki ilişkileri güçlendirerek daha barışçıl ve sevgi dolu bir dünya için anahtar olduğu unutulmamalıdır.

Sevdiklerinizle barış ve mutluluk içinde güzel günler dileriz!

Sevgilerimizle,

Bebeğiniz doğdu, artık şimdi onunla dışarı çıkıp güzel havaların keyfini çıkarma vakti geldi. Peki, bunun için en uygun taşıma sistemi nedir? Öncelikle herkes için aynı arabanın uygun olmayacağını bilmenizi isteriz. Önemli olan kendinize, yaşam tarzınıza, mahallenize, seyahat şeklinize (özel araç veya toplu taşıma kullanımı) uygun bir bebek arabası seçmenizdir. Bunun için etraflıca günlük aktivitenizi düşünmeniz gerekir. Sizin ve bebeğiniz için en ideal arabayı seçerken aşağıdaki maddeleri göz önünde bulundurabilirsiniz.

Doğumdan İtibaren Kullanılabilir Olması:

Hastaneden adımınızı dışarı attığınız an eliniz ayağınız olacaktır bebek arabanız. Bunun için yeni doğan bebeğinizi rahatlıkla taşıyabilecek, onun hassas vücuduna uygun, tamamen yatık pozisyona getirilebilen ya da ana kucağı monte edilebilen bebek arabalarını tercih etmeniz gerekir.

Kolay Katlanır Olması, Ağırlığı ve Boyutu:

Ebeveyn olarak her zaman yanınızda eşiniz ya da size yardım eden birisi olmayabilir. Alışveriş yaparken, parkta, sahilde gezintiye çıktığınızda aniden bebeğiniz ağladığında, kucaklamanız gerektiğinde ya da araca iniş binişlerinizde bebek arabasının sizin için bir yük olmasını istemezsiniz. Bunun için bir elinizle bebeğinizi taşırken diğer elinizle arabasını rahatlıkla açıp kapatabileceğiniz bir ürün olmasına ve sizi yormayacak ağırlıkta olmasına dikkat etmeniz gerekir. Mümkünse tek el ile açılan bir modeli seçmek pratiklik sağlayacaktır. Aynı şekilde fazla hantal olmayan, daha hafif modellerle hayatınız kolaylaşacaktır. Eğer özel araç kullanıyorsanız mutlaka aracınızın bagajına göre seçim yapın. Daha sonra arka koltukta bebek arabasıyla gezmek istemezsiniz. Bazı modellerin tekerlekleri çıkabiliyor, bu sayede arabanızın bagajına rahatlıkla koyabilirsiniz.

Kumaşının Kolayca Çıkıp Yıkanabilir Olması:

Söz konusu bebek olunca ortamın sürekli kirlenmesi kaçınılmazdır. Arabasını sürekli kullanacağınızı düşünürsek kumaşının kolayca çıkıp yıkanabilmesi işinizi çok kolaylaştıracaktır.

Sepetinin Büyük Olması:

Alışverişe çıktığınızda ve uzun süren gezileriniz olduğunda, sizin ve bebeğinizin eşyalarını rahatça taşıyabilmesi için sepet kapasitesi büyük arabaları tercih etmelisiniz.

Süspansiyon ve Fren Sistemi:

Eğer yaşadığınız çevrede kaldırım taşları var ise, yollar yüksek kaldırımlı, çakıllı çukurlu ise mutlaka süspansiyonu sağlam bir arabayı tercih etmelisiniz. Söz konusu bebeğin güvenliği olduğu için fren sistemleri konusunda da hassas davranmalısınız.

Ana Kucağının Arabasına Takılabilmesi ve Oto Koltuğu Olarak Kullanılabilmesi:

Kazalar hiç ummadığımız anda karşımıza çıkar. Kısa mesafe kucağımda götüreyim dememek gerekir. İlk 6 ay bebek oturana kadar ana kucağını oto koltuğu olarak kullanmak sizin için çok avantajlı, bebeğiniz için de güvenli olacaktır. Ana kucakları, genelde otomobilinizin arka koltuğundaki kemer ile sabitlenebiliyorlar. Bu sayede hem bebeğiniz güvenli yolculuk eder hem de sizin içiniz rahat eder. Ayrıca bebek arabasına monte edilebilen ana kucağı sayesinde otomobilinizde uyuyan bebeği kolaylıkla arabasına taşıyabilir, bu sayede siz de rahatlıkla alışverişinizi ve yürüyüşünüzü yapabilirsiniz.

Arabanın Ebeveyne Dönük Olması:

Bazı bebekler arabalarında otururken mutlaka anne babasını görmek ister. Bazıları arkası dönük etrafı izlemeye bayılır. Bunu maalesef bebek doğmadan anlayamayız. O yüzden arabayı sizin içinizin rahat edeceği şekilde seçmenizde fayda var. Bazı arabaların oturma kısımları her iki yöne bakacak şekilde ayarlanabiliyor ya da tutma yerinin yönü değiştirilebiliyor.

Ekstra Özelliklerin Olması:

Artık günümüz ihtiyaçları gittikçe şekil değiştirmiş vaziyettedir. Bir elimizde kahvemizi yudumlarken diğer elimizle telefonumuza bakarız. Aynı zamanda bebek arabasını tek elle itebilmek isteriz. Bunun için bazı arabaların bardak veya telefon koyabileceğiniz özel cepleri vardır. Aynı şekilde arabalar yağmurluk, rüzgârlık, şemsiye ve kışlık polar tulum gibi ek parçalar da içerebilir. Bunların hepsi sizin hayatınızı kolaylaştırmak için vardır. Sizin için elzem olanı seçip temin etmenizde yarar vardır.

Bütçenize Göre Olması:

Aslında belki de araba alırken sizi ilk yönlendirecek şey bütçenizdir. Her ebeveyn bebeğinin rahatlığı için en iyisini ister, fakat bazen imkânlar buna el vermeyebilir. Bu noktada ilk düşünmeniz gereken şey alacağınız araba belki de bebeğinize ve kendinize yapacağınız en önemli, en yararlı yatırımdır. Çünkü hem çocuklu hayatın zorluklarıyla uğraşırken bir de dışarı çıktığınızda ekstra stres duymak istemezsiniz hem de birkaç sene kullanacağınız bir ürünün hemen yıpranmasını istemezsiniz. O yüzden makul bir bütçe ile hem sizin hem de bebeğinizin rahatını sağlayabilirsiniz. Piyasada bunu karşılayabilecek birçok ürün vardır. 

Görsellik:

Sürekli kullanacağınız bir şeyin güzel görünmesini mutlaka istersiniz, fakat önceliğiniz her zaman sizin ve bebeğinizin rahatlığı olmalıdır.

Bebek Arabası Modelleri

• Standart Bebek Arabası: Ayarlanabilir koltuk, güneşlik ve sepet gibi temel özelliklerin hepsi bu tip bebek arabalarında mevcuttur. Ne çok rahat ne de çok pratik olmayan bu arabaların her bütçeye uygun modelleri vardır. Çift yönlü sürüş özelliği bu tip arabaların bazı modellerinde vardır. Bir dezavantajı, katlandığında çok yer kaplamasıdır. Eğer standart bebek arabası tercih ederseniz ayrıca ana kucağı almanız gerekebilir. Her ana kucağı da bu tip arabalara monte edilmez. Bu da sizin için ekstra masraf demektir. Eğer koltuğu tam yatış pozisyona alınabilen standart bebek arabası tercih ederseniz bebeğinizin 0-6 ayı boyunca rahatlıkla kullanabilirsiniz. Ana kucağının bebeğinizin güvenliği ve rahatı açısından daha mühim olduğunu unutmamanız gerekir.
• Travel (Seyahat) Sistem Bebek Arabası: Bu tip arabaların avantajları kadar dezavantajları da çoktur. En önemli özelliği tüm bebek arabalarından daha konforlu olmalarıdır. Yeni doğandan itibaren rahatlıkla kullanabilmeniz için hem portbebe hem de ana kucağı mevcuttur. Tabi bu sebepten dolayı daha pahalı olduğunu unutmamak gerekir. Baston tipi bebek arabaları kadar hafif ve kibar değildirler. Bu yüzden bu tip bir arabayı tercih ederken mutlaka bagaj kapasitenizi göz önünde bulundurun. Eğer uzun saatler ve de engebeli yollarda kullanacaksanız büyük tekerlekleri ve amortisörleri sayesinde size daha kolay bir sürüş keyfi verir. Bir başka özelliği ise çift yönlü sürüştür. Eğer klasik bir travel sistem sizin için hantal gelecekse baston tipi travel sistemi tercih edebilirsiniz.
• Baston Tipi Bebek Arabası: Yer kaplamaması, hafifliği, pratikliği ve de her bütçeye uygunluğu açısından en avantajlı arabalar bunlardır. Fakat bununla birlikte konforu biraz daha azdır. İki çeşidi vardır: Standart baston araba ve baston travel sistem araba. Bazı baston tipi arabaların koltukları tam yatmadığından yeni doğandan itibaren kullanamayıp, ana kucağı almanız gerekebilir. Dikkat etmeniz gereken nokta, ana kucağının bebek arabasına monte edilip edilmeyeceğidir. Baston travel sistemler bu ihtiyacınız için birebir olacaktır.
• Jogging Bebek Arabaları: Günümüzde sporun önemi gittikçe artmakta ve ebeveynler çocuklarıyla birlikte uzun yürüyüşlere ya da koşuya gitmek istemektedirler. Yüksek konfor ve rahat sürüşü sayesinde bu tip arabalar çok idealdir. Bebeğiniz arabasında rahat ederken siz de günün stresini atarsınız. Bazı modellerinde ana kucağı mevcut olduğundan yeni doğandan itibaren kullanılabilir.
• İkiz Bebek Arabası: Bu tip bebek arabalarının iki çeşidi vardır. Birinde bebekler yan yana oturabilirken diğerinde arkalı önlü otururlar.

Bebek arabanız ister travel sistem ister baston tipi olsun önemli olan sizin ihtiyacınızı, beklentinizi karşılarken hem bebeğinizin konforunu da sağlamalıdır. Unutmamanız gereken en önemli şey mutlaka arabayı mağazada görüp, deneyip almanızdır. Şimdiden iyi yolculuklar dileriz.

Hangimiz ninni ile büyümedik ki?  “Dandini dandini dastana, danalar girmiş bostana. Eeee eeee eeee eee!” Bunu okuduğunuzda sözlerin hepinize tanıdık geldiğine ve benzer bir ezgi ile zihninizde canlandığına eminiz.

Türkiye’nin hangi köşesinde olursak olalım, bu sözler tanıdık, bu ezgi bilindik. Sadece bu değil, birçok ninni çocukluğumuzu hatırlatıp bizi geçmişe götürür 

Sadece bizi değil çocuğumuzu da bizimle birlikte götürerek ona eskiye dair yaşantıların, toplumumuza ait alışkanlıkların ve yaşam şeklinin aktarılmasına da yardımcı olur.

Ninni Nedir?

Anadolu kültürünün en önemli sözlü anlatımlarından biri de ninnidir. Esasen anonim halk şiiri çeşitlerinden biridir. Diğer şiir türlerinden farklı olarak sade bir dille ve ezgili olarak söylenir.

Biçim yönünden oldukça özgür bir türdür. Ezgisi söyleyenin isteğine bağlı olarak değişir ve her gün aynı ritimde olmayıp ruh durumuna göre değişiklik gösterebilir. Klasik bir şiir kalıbından oluşabildiği gibi, dörtlüklerden ve belli aralıklarla tekrar edilen nakaratlardan da oluşur.

Hatta bazen edebiyatın tüm kural ve kalıplarını yıkarak manzum bir yazının dışına çıkıp, söyleyenin duygularını en sade şekilde aktarabilir.

Üstelik sadece söyleyenin o anki düşünce ve duygularını aktarmanın ötesinde, bir toplumun en önemli kültür miraslarındandır. Bir toplumun kültürünü yansıtarak nesilden nesile aktarılmasını sağlar.

Bebekler İçin Ninni Önerileri: 2023’ün En Güzel Bebek Ninnileri

DANDİNİ DANDİNİ DASTANA

Dandini dandini dastana
Danalar girmiş bostana
Kov bostancı danayı
Yemesin lahanayı nenni
E… e…e…e…
Biner atın iyisine
Düşer yolun kıyısına
Haber verin dayısına
Şeker alsın kuzusuna nenni
E…e…e…e…

BEBEĞİM KOCAMAN

Bebeğim kocaman, onu tutamam.
Ninniler söylerim, hiç uyutamam.
Oynayıp gülüyor, bizi süzüyor.
Mamasını yemiyor, beni üzüyor.
Evcilik oynarken bana eş olur.
Hem anne hem baba hem kardeş olur.
Oynayıp gülüyor, bizi süzüyor.
Mamasını yemiyor, beni üzüyor.

UYUSUN DA BÜYÜSÜN

Uyusun da büyüsün ninni
Tıpış tıpış yürüsün ninni
Dandini dandini danalı bebek
Elleri kolları kınalı bebek

Eee Eee Eeee Eee
Uyu yavrum ninni

Elleri kolları kınalı bebek
Dandini dandini danalı bebek
Elleri kolları kınalı bebek

Benim de yavrum cicili bebek
Uyusun da büyüsün ninni…

Dandini dandini dastana
Danalar girmiş bostana
Kov bostancı danayı
Yemesin lahanayı…

Lahanayı yemez kokunu yer
Benim de kuzum lokum yer
Uyusun da büyüsün ninni
Tıpış tıpış yürüsün ninni…

NİNNİCE

Ninni ninni ninnice
Akşam baban gelince
Hani yavrum deyince
Seni önüne koyunca
Öpüp garnı doyunca
Ninni yavrum ninni
Ninni ninni hu ninni

ÇAMLIBEL’DEN ÇIKTIM YAYAN

Çamlıbel’den çıktım yayan
Dayan ey dizlerim dayan
Kardaş atlı bacı yayan
Bebeğimin beşiği çamdan
Yuvarlandı düştü damdan
Bey babası gelir şamdan
Bebeğimin beşiği bakır
Yerinden kalkmıyor ağır
Ben sallarım takır takır
Nenni nenni, nenni nenni
Nenni nenni, nenni bebek oy

ATEM TUTAM BEN SENİ

Hop hopun olsun oğlum
Gül topun olsun oğlum
Sıralı kavak dibinde
Toyluğun olsun oğlum
Ev süpüre toz ede
Hamama gider naz ede
El ayağı kir içinde
Yıkamam diye naz ede
Atem tutem men seni
Şekere gatem men seni
Akşam baben gelende
Önüne atem men seni

BOL SOĞANLI BÖRÜLCE

Ninni de ninni ninnice
Bol soğanlı börülce
Yesin benim oğlum doyunca
Mini mini yavrum ninni
Dandini dandini dan ister
Bey babasından don ister
Basmadan beğenmez oğlum
Kadifeden don ister

Bebek gelişimi için ninnilerin önemi konulu yazımızı da incelemek isteyebilirsiniz: https://www.bebek.com/bebek-gelisimi-icin-ninnilerin-onemi/

E BEBEĞİM EE EE EE

Minik minik kolları,
Düşmüş iki yanına,
Başı düşmüş yastığa,
Uyuyor mışıl mışıl,
E bebeğim ee ee ee
E bebeğim ee ee ee

FIŞ FIŞ KAYIKÇI

Fış fış kayıkçı

Kayıkçının küreği

Tıp tıp atar yüreği

Akşama fincan böreği

Yavrum yesin büyüsün

Tıpış tıpış yürüsün

Fış fış kayıkçı

Kayıkçıya gidelim

Kayığına binelim

Denizlerde gezelim

Akşama eve gidelim

Balıkları yiyelim

Eee Eee Eee Eee

Pışş Pışş Pışş Pışş

UYU YAVRUM UYU

Uyu yavrum yine sabah oluyor

Uyumazsan güzel rengin soluyor

Babacığın gelmiş bize bakıyor

Uyu yavrum yine sabah oluyor

Eee Eee Eee

YUMURCAK

Asmaya kurdum salıncak

Eline de verdim oyuncak

Yine de uyumadı gitti

Şu küçücük yumurcak

İsme özel ninnilerimizi dinlemek için YouTube kanalımızı ziyaret edin! Biz Yiğit ismini sizin için seçtik.

ANNESİ ONU ÇOK SEVERMİŞ

Uykudan uyanmış

Gülermiş bakarmış

Annesi onu çok öpermiş severmiş

Okula gidermiş yazarmış çizermiş

Babası onu çok öpermiş severmiş

Annesi onu çok

Babası onu çok

Herkesler onu çok severmiş severmiş

Annesinin yavrusu

Kuzusu pamuğu

Annesi ninni söyler

Cankuşu dinlermiş

YAĞMUR YAĞAR SERPE SERPE

Yağmur yağar sere serpe

Kulağında elmas küpe

Uyuturum kızımı koka öperim

Eee Eee ninni

Ninni benim nazlı kızım sana ninni

Yağmur yağar lüle lüle

Oğlum gelir güle güle

Ter bıyığını sile sile

Eee Eee ninni

Ninni benim güzel oğlum sana ninni

NİNNİLERİN MERDANESİ

Ninnilerin merdanesi ninni

Annesinin bir tanesi

Mini mini kızım ninni

Benim güzel yavrum ninni

Ninni desem nihal olur ninni

Açar güller bahar olur

Kızım uyumazsa ne hal olur

Adı güzel yavrum ninni

Ninnilerin beni yakar ninni

Ağzın bal dudağın şeker

Yavrum misler gibi kokar

Benim güzel yavrum ninni

Dandini dandini dastana

Danalar girmiş bostana

Kov bostancı danayı

Yemesin lahanayı nenni

Eeee eee eee eee.

Biner atın iyisine

Düşer yolun kıyısına

Haber verin dayısına

Şeker alsın kuzusuna nenni

Eee eee eee eee.

HOŞ GELDİN GÜZEL BEBEK

Hoş geldin güzel bebek dünyamıza

Hoş gelin güzel bebek yolculuğumuza

Geldiğin yerdeki huzuru hep hatırla

Geldiğin yerde sen sevilensin hep hatırla

Bizim ninni önerilerimiz şimdilik bu kadar. Siz bebeğinize en çok hangi ninniyi söylüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım.

Çokça sevgiler,