Bebek.com https://www.bebek.com Hamilelik, Bebek, Çocuk ve Anne Sağlığı Fri, 26 Apr 2024 13:25:34 +0000 tr hourly 1 https://www.bebek.com/wp-content/uploads/2022/12/cropped-cropped-bebek-favicon-192x192-1-32x32.png Bebek.com https://www.bebek.com 32 32 Bebeklerde Dil Gelişimi https://www.bebek.com/bebeklerde-dil-gelisimi/ https://www.bebek.com/bebeklerde-dil-gelisimi/#respond Fri, 26 Apr 2024 13:25:34 +0000 https://www.bebek.com/?p=81077 Ergoterapist Rümeysa Coşkun, bebeklerde dil gelişimi hakkında merak ettiğiniz soruları yanıtlıyor.

Bebekler ne zaman ilk kelimelerini söylemeye başlar?

Bebekler doğduğu günden itibaren sizinle iletişim halindedir. Bebekler sizi ve başkalarının konuşmasını dinleyerek konuşmayı öğrenir. Bebekler diğer seslere göre insan sesini dinlemeyi tercih eder ve bebeğiniz özellikle sesinizin sesini sevecektir çünkü bu onlar için en rahatlatıcı olanıdır. Bebeğiniz ilk kelimesini söylemeden önce dilin kurallarını öğrenmeye çalışır. Bebeğiniz dilini, dudaklarını, damağını ve dişlerini kullanarak ses çıkarmaya başlar( ilk birkaç ayda ağlar , sonra mırıldanır ve 4 -7ay civarında “muh,muh veya bah-bağ” eder). Bebekler yaklaşık 8 ila 12 aylıkken bebeğiniz kelimelere anlam yüklemeye başlayacaktır. Bu sesler “ba-ba, ga-ga, da-da” şeklinde çıkar. 12 ay civarı sesler “mama, baba, dede” gibi çeşitlenerek anlamlı hale gelir. Bazı bebekler 6 aylıkken bile sesler çıkarabilir ve tanınabilir sesler üretebilirken, diğerleri 18 aya kadar bekleyebilir. Tam zamanlama, bireysel gelişim, dille temas ve bakıcılarla etkileşim gibi çeşitli faktörlere bağlı olabilir.

Bebeklerin dil gelişimini desteklemek için neler yapılabilir?

Bebeklerin dil gelişimini desteklemek için şu yöntemler kullanılabilir:

Bebeklerinizle  Konuşun: Bebeğinizle banyo yaptırırken, onu beslerken ve giydirirken onunla konuşun. Ne yaptığınızı ve nereye gideceğinizi anlatın, nesneleri gösterin ve yaptıkları seslere ve jestlere cevap verin. Onlara kimi veya ne göreceğinizi söyleyin.

Bebeklerinize Kitap Okuyun: Bebeklerinize küçük yaşlardan itibaren kitap okumak, dil, kelime dağarcığı ve hikaye anlatma becerilerini geliştirir. Büyük resimli, hareketli ve basit kelimelere sahip kitaplar seçin. Çocuğunuza “Bu nedir?” diye sorun ve onların nesneleri işaret etmelerini veya adlandırmalarını sağlamaya çalışın.

Bebeklerinize Şarkı Söyleyin: Bebeklere ninniler ve şarkılar söylemek, onları farklı sesler, tonlar ve ritimler kullanın. Bu durum dil gelişimine yardımcı olabilir.

Bebeğe Yanıt Verin: Bebeğiniz sesler çıkardığında veya jestler yaptığında, coşkuyla yanıt verin. Bu, iletişim kurmalarını teşvik eder ve özgüvenlerini artırır.

Jest ve Yüz İfadeleri Kullanın: Bebekler konuşamadan önce jest ve yüz ifadelerini anlarlar. Bebeğiniz güldüğünde veya yüz ifadeleri yaptığında karşılık verin. Onlara aynı yüzleri yapın. Ellerle işaretler yapmak, alkışlamak ve ce-e oynamak gibi jestleri kullanarak iletişimlerini destekleyin.

Etkileşimli Oyunlar Oynayın: Bebeğinizle etkileşim temelli oyunlar oynayın. Örneğin saklambaç, baloncuk patlatma, dans etme gibi oyunlardan keyif alma ve etkileşimi maksimum seviyeye çıkarmayı hedefleyin.

Tekrarlayın ve Genişletin: Bebeğinizin söylediği kelimeleri ve ifadeleri tekrarlayın ve üzerlerine ekleyerek daha fazla kelime ekleyin veya nesneyi veya eylemi tanımlayın. Bebeğinizin söylediklerini ekleyin. Bebeğiniz “elma” dediğinde “Kırmızı elma. Elma ye. Sarı elma.” deyin.

Sabırlı Olun: Her bebek kendi hızında gelişir, bu yüzden bebeğinizin iletişim kurmayı öğrenirken sabırlı ve destekleyici olun. Başarılarını kutlayın.

Bebeklerin dil gelişimini teşvik etmek için hangi tür aktiviteler önerilir?

Bebeklerin dil gelişimini teşvik etmek için aşağıdaki türde aktiviteler önerilebilir:

Bebeğinizin gözlerinin içine bakarak, bolca gülümseyerek ve onun seviyesine inerek, örneğin yerde onlara katılarak, bebeğinizin babıldamalarına ve konuşmalarına ilgi gösterin.

Bebeğinizle duygusal bağ kurmak, onun dil gelişimini de teşvik eder. Onu sevin, sarılın, gülümseyin ve duygularınızı ifade edin.

Bebeğinizi “ma”, “da” ve “ba” gibi ünlü ve ünsüz-ünlü harflere benzer sesler çıkarmaya teşvik edin. Bir sesi belirli bir anlamla ilişkilendirmek için hayvan seslerini kullanın: “Köpek hav-hav diyor.”

Bebeğinizin ilgi alanlarına yanıt verin ve bunlar hakkında konuşun. Örneğin, eğer bebeğiniz oyuncak trenle oynamaya başlarsa ‘çuf,çuf’ diyebilirsiniz. Bunu yaparken ilgili nesneleri ve eylemleri adlandırın.

Bebeğinizle oynarken jestleri ve mimikleri kullanın. Örneğin, ‘Ellerini çırpabilir misin? Gelin hep birlikte alkışlayalım’. Hareketler bebeklerin kelimeleri anlamalarına yardımcı olur.

Basit yapılar inşa etmek için bloklarla ve diğer inşaat oyuncaklarıyla oynayın ve oynarken blokların şekillerini ve renklerini adlandırın.

Bebeğinizle oyuncakları veya evdeki nesneleri kullanarak saklambaç oynayın. Bir nesneyi gizlerken “araba nerede?” deyin ve ardından bebeğinizin onu bulması için teşvik edin.

Ksilofon veya çıngırak gibi müzikli oyuncaklarla oynayın ve birlikte şarkı söyleyin veya basit melodiler oluşturun.

Bebeğinizle tekerlemeler veya çocuk şarkıları gibi basit, tekrarlayan şarkılar söyleyin. Bu onların ritimlerle ve seslerle tanışmalarına yardımcı olur. Şarkılardan ve tekerlemelerden yeni kelimeler öğrenmelerine yardımcı olur.

Bebeğinizin adını veya diğer basit kelimeleri ve cümleleri kullanarak kendi şarkılarınızı veya melodilerinizi oluşturun. Bu, bebeğinizin kendi adını tanımayı öğrenmesine yardımcı olabilir.

Kelimelerin ve ifadelerin anlamını güçlendirmek için jestleri kullanın. Örneğin el sallarken “güle güle” derseniz, bebeğiniz “güle güle” kelimesinin el sallamak anlamına geldiğini öğrenecektir.

Bebeğinizi sizinle iletişim kurmak için jestleri kullanmaya teşvik edin. Örneğin bir oyuncak istiyorsa elini uzatabilir veya oyuncağı işaret edebilir. İletişim kurmak için bir jest kullandıklarında, iletişimlerinin anlaşıldığını anlamalarına yardımcı olmak için kelimelerle karşılık verin.

Bebeğinize kitap okumak, onu yeni kelimelere ve dil yapılarına alıştırmanın harika bir yoludur. Çocuğunuza kitap okumaya başlamak için asla erken değildir.

Parlak, renkli resimlere ve basit, tekrar eden metinlere sahip kitapları seçin. Resimlerdeki nesneleri işaret etmeye ve onlara isim vermeye zaman ayırın. Bu, bebeğinizin kelimeler ve nesneler arasında bağlantı kurmasına ve aynı zamanda dinleme becerilerinin gelişmesine yardımcı olabilir.

Bebeklerin göz teması kurma ve beden diliyle iletişim kurma süreçleri nasıl gelişir?

Bebeklerin göz teması kurma ve beden diliyle iletişim kurma süreçleri oldukça önemlidir ve genellikle doğumdan itibaren gelişir. Göz temasının geliştirilmesi, hem beyin gelişimi hem de duygusal bağlantı açısından iki nedenden dolayı önemlidir.  Bebeğinizin sizinle göz teması kurması erken bağlanma ve bağlanma açısından önemlidir. İşte bu süreçlerin nasıl geliştiğine dair genel bir açıklama:

Doğumdan İtibaren: Yenidoğan bebekler, doğdukları andan itibaren göz teması kurmaya başlarlar. Ancak bu genellikle kısa süreli ve belirgin olmayabilir. Bebekler, çoğunlukla anne ve bakıcılarının yüzlerine doğru bakarak göz teması kurarlar.

İlk Aylar: İlk aylarda bebekler, göz temasını güçlendirmeye ve uzatmaya başlarlar. Bebekler, gözlerine bakan kişinin yüz ifadelerini, mimiklerini ve ses tonunu taklit etmeye başlarlar.

3-6 Ay: Bu dönemde bebekler, daha fazla göz teması kurarlar ve diğer insanların yüz ifadelerini daha fazla taklit ederler. Ayrıca ellerini ve kollarını kullanarak beden diliyle iletişim kurmaya başlarlar. Örneğin, gülümseyerek veya ellerini kaldırarak isteklerini ifade edebilirler.

6-9 Ay: Bebekler, bu dönemde göz temasını daha bilinçli bir şekilde kullanmaya başlarlar. İnsanların yüzlerine bakarak duyguları ve niyetleri hakkında daha fazla anlayış geliştirirler. Ayrıca bu dönemde empati göstergeleri gösterebilirler, örneğin, başkalarının üzüldüğünde sarılabilirler veya teselli edebilirler.

9-12 Ay: Bebekler, bu dönemde daha fazla sözel olmayan iletişim becerisi geliştirirler. Örneğin, parmağıyla göstererek istedikleri bir nesneyi işaret edebilirler veya ellerini kaldırarak “anne” veya “baba” gibi bazı kelimeleri taklit edebilirler.

Bunlar genel gelişim süreçleridir ve her bebek farklıdır, dolayısıyla bazı bebekler bu aşamaları farklı hızlarda geçebilir veya bazı aşamaları atlayabilirler. Önemli olan, bebeklerin iletişim becerilerini desteklemek için onlarla aktif olarak etkileşimde bulunmaktır.

Bebeklerin iletişim becerilerini güçlendirmek için aile içinde neler yapılabilir?

Bebeklerin iletişim becerilerini güçlendirmek için aile içinde şunlar yapılabilir:

Çocuğunuzla çok konuşun. Çocuklar, ebeveynleri ve bakıcıları onlarla çok konuştuğunda konuşmayı öğrenirler. Her türlü konuşma çocuğunuz için etkilidir. Bu, bebeğinizi giydirirken veya banyo yaparken konuşmayı, oyun oynarken konuşmayı, şarkı ve tekerlemeler söylemeyi içerebilir.

Çocuğunuzu dinleyin ve yanıt verin. Çocuğunuzla konuşma şekliniz onun dil öğrenmesine yardımcı olmak açısından önemlidir. Önemli olan çocuğunuz bir şeye ilgi gösterdiğinde ona karşılık vermektir. Bu, çocuğunuzun neyle ilgilendiğini veya size ne anlatmaya çalıştığını anlamak ve ardından bu konuda ona bir şeyler söylemekle başlar.

Çocuğunuzun verdiği ipuçlarına dikkat edin. Çocuğunuzla ilgilendiğiniz takdirde çocuğunuzun ilgisi ve tepkileri iletişiminize yön verecektir.

Çocuğunuzun mizacı da sizinle ne kadar ve ne sıklıkta iletişim kurmak istediğini etkileyebilir. Bazı çocuklar doğal olarak daha dışa dönüktür, bazıları ise daha sessizdir.

Bebeklerin dil gelişimi için oyun ve etkileşimli aktivitelerin önemi nedir?

Bebeklerin dil gelişimi için oyun ve etkileşimli aktivitelerin önemi oldukça büyüktür. İşte bu tür aktivitelerin önemine dair bazı nedenler:

Dil Becerilerini Teşvik Eder: Oyunlar ve etkileşimli aktiviteler, bebeklerin dil becerilerini geliştirmeye yardımcı olur. Bu tür etkinlikler, kelime dağarcığını artırır, dil yapılarını öğrenmeye yardımcı olur ve doğal bir şekilde dilin kullanımını teşvik eder.

Sosyal ve Duygusal Gelişimi Destekler: Oyunlar ve etkileşimli aktiviteler, bebeklerin sosyal ve duygusal gelişimine katkı sağlar. Bu tür etkinlikler, bebeklerin duygusal bağlarını güçlendirir, başkalarıyla etkileşim kurma becerilerini geliştirir ve empati yeteneklerini artırır.

Beyin Gelişimini Teşvik Eder: Oyunlar ve etkileşimli aktiviteler, bebeklerin beyin gelişimini teşvik eder. Bu tür etkinlikler, bebeklerin motor becerilerini, zihinsel becerilerini ve problem çözme yeteneklerini geliştirir.

Öğrenmeyi Eğlenceli Hale Getirir: Oyunlar ve etkileşimli aktiviteler, bebekler için öğrenmeyi eğlenceli hale getirir. Bu tür etkinlikler, bebeklerin dikkatlerini çeker, meraklarını uyandırır ve keşfetmelerine olanak tanır.

İletişimi Güçlendirir: Oyunlar ve etkileşimli aktiviteler, bebeklerin iletişim becerilerini güçlendirir. Bu tür etkinlikler, bebeklerin kendilerini ifade etmelerine, duygularını paylaşmalarına ve başkalarıyla iletişim kurmalarına olanak tanır.

Bağlılık ve Güven Oluşturur: Oyunlar ve etkileşimli aktiviteler, bebeklerin aileleriyle bağlılık ve güven duygularını geliştirir. Bu tür etkinlikler, bebeklerin aile üyeleriyle güçlü bir ilişki kurmalarına ve onlara güvenmelerine olanak tanır.

Sonuç olarak, oyunlar ve etkileşimli aktiviteler, bebeklerin dil gelişimini desteklemenin yanı sıra genel olarak sağlıklı bir gelişim sağlar ve onların mutlu, sağlıklı ve başarılı bireyler olmalarına yardımcı olur.

Bebeklerde dil gelişimi ve iletişimde karşılaşılan yaygın zorluklar nelerdir ve nasıl üstesinden gelinir?

Küçük çocuklarda veya bebeklerde dil gelişimi ve iletişimde yaşanan zorluk kendilerini ifade edememe veya duygularını anlayamama, kendini soyutlama, öfke nöbetleri veya diğer davranış sorunlarına yol açabilir.

Bebeklerde dil gelişimi ve iletişimde karşılaşılan bazı yaygın zorluklar şunlardır:

Geç Konuşma: Bazı bebekler diğerlerinden daha geç konuşmaya başlayabilirler. Bu durum, endişe verici olabilir ancak genellikle normal bir varyasyondur. Ancak, bazı durumlarda geç konuşma, dil gelişiminde gecikme veya başka bir sorunun belirtisi olabilir.

Sesli İfade Zorluğu: Bebeklerin bazı sesleri çıkarmakta zorlanmaları yaygındır. Özellikle belli sesleri telaffuz etmekte zorlanabilirler. Bu, dil gelişiminde normal bir süreç olabilir.

Sözcük Bulma Güçlüğü: Bazı bebekler, istedikleri bir şeyi ifade etmek için sözcük bulmada zorlanabilirler. Bu, dil gelişiminde normal bir aşamadır, ancak bu tür zorluklar uzun süre devam ederse, dil ve konuşma terapistinden yardım almak faydalı olabilir.

Dikkat ve İletişim Zorlukları: Bazı bebekler dikkatlerini toplamakta ve diğer insanlarla etkileşimde bulunmakta zorlanabilir. Bu, otizm spektrum bozukluğu gibi durumların belirtisi olabilir. Profesyonel bir değerlendirme gerekebilir.

Yaşanılan zorluklar karşısında profesyonel destek alınmalıdır. Bunun sonucuna göre planlamalar yapılmalıdır.

 

Ergoterapist

RUMEYSA COŞKUN

Ayrıca bu yazımıza da göz atmayı unutmayın!

Dil Gelişimi Hakkında Her Şey – https://www.bebek.com/dil-gelisimi-hakkinda-her-sey/

 

]]>
https://www.bebek.com/bebeklerde-dil-gelisimi/feed/ 0
Annelikte Kendi İhtiyaçlarınızı Unutmanın Etkileri https://www.bebek.com/annelikte-kendi-ihtiyaclarinizi-unutmanin-etkileri/ https://www.bebek.com/annelikte-kendi-ihtiyaclarinizi-unutmanin-etkileri/#respond Wed, 17 Apr 2024 07:03:20 +0000 https://www.bebek.com/?p=80987 Günümüzde, annelik sadece sevgi dolu anlarla dolu bir yolculuk gibi görünebilir. Ancak gerçeklik, anneliğin zorluklarının da olduğunu göstermektedir. Annelerin sıklıkla karşılaştığı önemli bir zorluk da kendi ihtiyaçlarını göz ardı etmeleridir. Bebeklerine ve ailelerine odaklanırken, kendi fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarını ihmal etmek yaygın bir durumdur. Bu durumun psikolojik etkileri derin olabilir ve annelerin genel mutluluğunu ve sağlığını olumsuz etkileyebilir.

Annelikte kendi ihtiyaçlarını unutmak, sadece fiziksel olarak yorgunluk ve stresle değil, aynı zamanda duygusal ve zihinsel olarak da yıpranmışlıkla sonuçlanabilir. Özellikle bebeklerin yoğun bakım gerektirdiği ilk aylarda, anneler genellikle uyku eksikliği yaşarlar ve kendi ihtiyaçlarına zaman ayırmakta zorlanırlar. Bu durum, annelerin kendilerini ihmal etmelerine ve kendi kişisel alanlarından ve hobilerinden uzaklaşmalarına neden olabilir.

Kendi ihtiyaçlarınızı unutmak, uzun vadede psikolojik olumsuz etkilere neden olabilir. Öncelikle, sürekli stres altında olmak ve sürekli olarak başkalarının ihtiyaçlarını karşılamak, annelerde anksiyete ve depresyon riskini artırabilir. Ayrıca, sürekli yorgunluk ve fiziksel tükenmişlik hissi, annelerin ruh hali üzerinde de olumsuz bir etkiye sahip olabilir ve genel mutluluk düzeylerini azaltabilir.

Öte yandan, kendi ihtiyaçlarını unutmak, anne-baba ilişkilerinde de gerilimlere yol açabilir. Özellikle eşler arasında iletişim eksikliği ve duygusal kopukluklar ortaya çıkabilir. Bu durum, aile içi ilişkilerde sorunlara ve çatışmalara yol açabilir, dolayısıyla ailenin genel refahını etkileyebilir.

Ancak, kendi ihtiyaçlarınızı unutmak zorunda değilsiniz. Öz-bakım, annelerin kendilerine zaman ayırarak duygusal ve fiziksel sağlıklarını korumalarına yardımcı olabilir. Öncelikle, kendinize zaman ayırmak için küçük aralıklar yaratın. Belki de birkaç dakikalığına derin nefes alarak meditasyon yapabilir veya favori bir kitabınızı okuyabilirsiniz. Ayrıca, sosyal destek almak da önemlidir. Arkadaşlarınızla veya ailenizle zaman geçirin ve duygularınızı paylaşın.

Ayrıca, fiziksel sağlığınıza dikkat etmek de önemlidir. Düzenli yapılacak egzersizler, yeterli uyku ve dengeli bir diyet hem fiziksel hem de duygusal sağlığınızı destekleyebilir. Unutmayın ki, kendinizi iyi hissetmek için önce kendinize iyi bakmanız gerekir.

Sonuç olarak, annelikte kendi ihtiyaçlarınızı unutmak sıkça karşılaşılan bir durumdur ve psikolojik olarak olumsuz etkilere yol açabilir. Ancak, öz-bakım uygulamaları ile bu durumun üstesinden gelebilirsiniz. Kendinize zaman ayırın, sosyal destek alın ve fiziksel sağlığınıza dikkat edin. Böylece, hem siz hem de aileniz daha mutlu ve sağlıklı olacaktır.

 

Ayrıca doğum sonrası depresyonu hakkındaki yazımıza göz atmayı unutmayın!

Doğum Sonrası Depresyonu Nasıl Atlatılır? – https://www.bebek.com/dogum-sonrasi-depresyon/

Instagram: https://www.instagram.com/klinikpsikolog_gokceokcuoglu/?hl=tr

Klinik Psikolog Gökçe Okcuoğlu

 

]]>
https://www.bebek.com/annelikte-kendi-ihtiyaclarinizi-unutmanin-etkileri/feed/ 0
Bebek Bakım Ürünleri Alırken Dikkat Edilmesi Gereken 7 Kriter https://www.bebek.com/bebek-bakim-urunleri-alirken-dikkat-edilmesi-gereken-7-kriter/ https://www.bebek.com/bebek-bakim-urunleri-alirken-dikkat-edilmesi-gereken-7-kriter/#respond Tue, 16 Apr 2024 14:13:03 +0000 https://www.bebek.com/?p=80980 Büyürken üzerine titrediğimiz minik meleğimiz için her şeyin en iyi ve en doğru şekilde gerçekleştiğinden emin olmak isteriz. Yemek düzenleri, tükettikleri tüm ürünler, kişisel bakım malzemeleri ve onların hayatına dokunan her şeyin saf, temiz ve kaliteli olmasına ayrıca önem veririz. Bu nedenle yaptığımız her seçimde aslında bebeklerimiz için oldukça önemli bir karar verdiğimizi biliriz.

Bebeğimiz için tercih ettiğimiz bebek bakım ürünleri de bu noktada üzerine düşündüğümüz ve dikkat ettiğimiz en önemli konulardan birisidir. Bebek bakım ürünlerinin kimyasal yapısı ve içeriği düşünüldüğünde, bebek sağlığındaki yeri ve önemini hatırlamak hiç de zor değildir. Bu nedenle ebeveynlerin bu noktada hassas ve özenli tutumlarının ne kadar hayati olduğunu fark etmek kaçınılmazdır.

Ebeveynler tüm bu hassas süreci bebekleri için planlarken özen göstermeleri gereken oldukça önemli detaylar vardır. Şimdi gelin hep beraber bebek bakım ürünleri alırken dikkat edilmesi gereken önemli detayları tek tek inceleyelim.

1.Ürün İçeriği

Ebeveynler bebek bakım ürünleri tercih ederken, bebek bakım ürününün hangi amaçla kullanılacağı fark etmeksizin temiz ve kaliteli bir içeriğe sahip olması oldukça önem taşır. Çünkü bir şekilde bebeğinize birebir temas eden bu ürünlerin zararlı kimyasallardan içermediğinden ve yüksek kaliteli bir içeriğe sahip olduğundan emin olmanız gerekir. Aksi takdirde çok ciddi ve telafisi zor durumların meydana gelmesi maalesef kaçınılmaz olabilir.

Söz gelimi, bebeğinizin altını temizlemek için kullandığınız ıslak mendiller eğer zararlı ya da düşük kaliteli bir içeriğe sahipse bebeğinizin cildinde kalıcı ya da geçici bazı hasarlar bırakarak ya da alerjik reaksiyona sebep olarak problem yaşamanıza sebebiyet verebilir.

Bu noktada yapmanız gereken tercih edeceğiniz bebek bakım ürününe göre içerik ve piyasa araştırması yaparak bebeğiniz için en doğru sonuca ancak o şekilde ulaşmaktır. Kalitesinden ve içeriğinden emin olduğunuz ürünlerde ise bebeğinizi yormadan ve sık olmamak koşulu ile deneme-yanılma yöntemi ile bebeğiniz için ideal olanı gönül rahatlığı ile belirleyebilirsiniz.

2.Ürün Kalitesi

Bebek bakım ürünleri tercih edilirken tercih edilen ürünün temiz ve doğru bir içeriğe sahip olması hayati önem taşır. Söz gelimi yasaklı içerikler ya da kimyasallar barındırmayan, bebeğinizin cildinin ph’ı ile uyumlu içerikler kimyasal açıdan bir risk teşkil etmeden güvenle kullanabilmeniz için tasarlanmıştır. Ne var ki her doğru içeriğe sahip ürün aynı kaliteye sahip değildir. Bu nedenle bebeğiniz için tercih edeceğiniz bebek bakım ürünlerinde marka ya da fiyat yanılgısına düşmeden kaliteyi referans almanız önemli bir ayrıntıdır. Bebeğinizin reaksiyonları ve kendi kişisel kullanım deneyimleriniz de bu noktada yol gösterici bir rol oynayarak size önemli ip uçları sunar. Kişisel tecrübeleriniz ve deneme-yanılma yöntemi ile kalitesinden emin olduğunuz ürünleri bebeğinizin bakım rutinine gönül rahatlığı ile ekleyebilirsiniz.

3. Son Kullanma Tarihi

Bebek  bakım ürünleri tercih edilirken atlanmaması gereken belki de en önemli detaylardan birisi de bakım ürünlerinin hangi amaç için tercih edileceği fark etmeksizin son kullanma tarihlerinin güncel olduğuna dikkat edilmesidir. Ebeveynler genel olarak yiyecek ve içecekler dışında ürünlerinin son kullanma tarihlerinin önemli olmadığı önyargısı ile hareket ederler. Ne var ki bu durum oldukça yanlış  bir tutumdur ve bebek için tehlikeli sonuçlara sebebiyet verebilir.  Bu nedenle hangi amaç için tercih edilirse edilsin bebek bakım ürünlerinde son kullanma talimatlarına dikkat etmek elzemdir.

4. Öncelik

Bebekler için bebek bakım ürünleri tercih edilirken yapılan en büyük hatalardan birisi de piyasanın sahip olduğu geniş ürün çeşitliliğine aldanarak  gerçekten ihtiyacımız olmayan ürünleri tercih edebilmemizdir. Bu nedenle alışveriş öncesinde birkaç farklı amaç için tercih edebileceğiniz ergonomik ürünler; zaman, enerji ve para tasarrufu sağlayarak bütçenize destek olur. Bu nedenle bebeveynler alışveriş öncesi nelere ihtiyaç duyduklarına dair genel bir liste hazırlayıp ardından piyasa araştırması yaparak alışverişlerini tamamlamalıdır.

5. Ürünlerin Kullanım Amacı

Bebek bakım ürünü tercih edilirken ebeveynler bazen ürünleri çeşitli nedenlerden dolayı kullanım amaçları dışında kullanabilmektedir. Bu durum istenmeyen sonuçlara yol açarak hem bebeği hem de ebeveynleri zor durumda bırakabilmektedir. Bu nedenle bebek bakım ürünleri alırken dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta da ürünleri kullanım amaçları dahilinde kullanarak istenmeyen olası sonuçların önüne geçmektir.

6. Profesyonel Yaklaşım

Bebek bakım ürünleri tercih edilirken dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli husus, tercih edilen ürünün profesyoneller tarafından onaylanmış ve tavsiye edilen bir ürün olmasıdır. Söz gelimi bebeğinizin doktoruna danışmadan bebeğiniz için kullanabileceğiniz bir diş fırçası, istenmeyen sonuçlara neden olarak hem sizi hem bebeğinizi zor durumda bırakabilir.

7.Kullanışlı ve Ergonomik Ürünler

Bebek bakım ürünleri tercih edilirken yapılan hatalardan birisi de çeşitli pazarlama kampanyaları ve reklamlara aldanarak aslında oldukça kullanışsız olan ürünlerin tercih edilmesi ve satın alınmasıdır. Bu hataya düşmemek adına ebeveynler, bir ürün tercihinde bulunmadan önce piyasa araştırması yapmalı ve mümkünse kullanıcı yorumlarını dikkatle inceleyerek hareket etmelidirler. Bu sayede hem kendileri hem de bebekleri için en doğru kararı vermiş olurlar.

baby me Bakım Ürünleri’mizi keşfedin!

https://www.e-bebek.com/bebek-bakim-urunleri-baby-me-c4012_b1937

Senem Tokuş

İçerik Editörü

 

]]>
https://www.bebek.com/bebek-bakim-urunleri-alirken-dikkat-edilmesi-gereken-7-kriter/feed/ 0
Bayramda Hamileler Nasıl Beslenmeli? https://www.bebek.com/bayramda-hamileler-nasil-beslenmeli/ https://www.bebek.com/bayramda-hamileler-nasil-beslenmeli/#respond Wed, 03 Apr 2024 13:32:02 +0000 https://www.bebek.com/?p=13877 Bayramda Hamileler Nasıl Beslenmeli?

Merhaba sevgili anne adayları, bugün farklı bir konu ile birlikteyiz, umarım ay ay gebelikte beslenme makalelerim sizler için faydalı olmuştur.

Bayramın yaklaştığı şu günlerde gebeler için beslenme alarmı çalmaya başladı. Bayramda anne adayları nasıl beslenmesi gerektiğini, nelere dikkat etmesi gerektiğini, ne yemesi, ne yememesi gerektiğini merak ediyor.

Tüm bu soruların cevapları için makaleyi okumaya devam edin! 🙂

Bayramda Gebeler Ne Yemeli Ne Yememeli?

Bayramda sağlıklı beslenmek ve huzurlu bir bayram geçirmek adına birkaç öneride bulunacağım.

Öncelikle güne bir bardak su ile başlamanızı istiyorum. Daha sonra güzel bir kahvaltı ile kendinizi şımartabilirsiniz.

Bayram İçin Kahvaltı Önerileri;

Bayram sabahı normal bir kahvaltı ile güne başlayabilirsiniz. Kahvaltınızda peynir, zeytin, tam tahıllı ekmek, bol yeşil yapraklı sebzeler, domates, salatalık yer alabilir. Ben kahvaltının mutluluk ile bir ilgisi olmalı diyerek sizler için aşağıdaki kahvaltı alternatiflerini hazırladım.

1. Alternatif

Yulaflı Sabah 🙂

4 yemek kaşığı yulaf

1 su bardağı süt/yoğurt

1 meyve + 2 tam ceviz

2. Alternatif

Avakadolu Sabah 🙂

2 ince tam tahıllı ekmek

Yarım avokado

2 dilim beyaz peynir

Avakado ve beyaz peyniri çatal ile ezip ekmeğinizin üzerine sürebilirsiniz.

3. Alternatif

Smoothie Bowl ile Sabah 🙂 

Mevsim meyveleri ve yoğurt ile hazırlanmış sizi mutlu edecek bir kahvaltı ile güne başlamak hem size hem gebelik hormonlarınıza iyi gelecektir 🙂

Bayramda gün içerisindeki ara öğünlerde ne tükettiğimiz çok önemlidir. Kan şekerini dengelemek adına. Gün içerisinde tükettiğimiz baklava gibi boş enerji kaynaklarının herhangi bir sorun yaratmaması için gün içerisinde antioksidan ve posa alımını artırmak gerekir.

Bu da demek oluyor ki; meyve ve sebzeyi bu dönemde daha çok artırmalıyız. 

Bayramdaki basit şeker kaynağı olan, size sadece boş enerji sağlayan tatlıyı reddetmek, misafirlikte ikram edilen tatlılara hayır demek zor ama sonrasında pişmanlık yaşamamak ve üzülmemek adına bu tür tatlılardan uzak durmanızı öneririm.

Bayramda Hamileler Nasıl Beslenmeli?

Ne tükettiğimizin farkında olalım. İşte bayramlarda ikram edilen tatlıların kalorileri…

İki dilim baklavadan aldığımız kaloriyi yakmak için dört saat durmadan ev işleri yapmak gerekiyor veya bir buçuk saat ip atlamak..

Kan şekerinde oynamalar meydana gelmemesi adına yanınızda kolaylıkla taşıyabileceğiniz bir mevsim meyvesini ara öğün olarak tüketebilirsiniz. Meyvenin yanında süt/yoğurt/kefir tüketebilirsiniz.

Sizin de bildiğiniz üzere gebelik döneminde kahve tüketimini kafein içeriği sebebiyle önermiyoruz. Siyah çay, anne adayında çarpıntıya yol açabiliyor ve kansızlık problemini tetikleyebiliyor.

Gazlı içecekler ise tansiyon oynamalarına sebebiyet verebiliyor. Misafirlikte ikram edilen gazlı içeceklerden, çay ve kahveden kola ve benzeri içeceklerden uzak durmanızı öneririm.

Özellikte bayramda yolculuğa çıkacaksanız ödem problemini en aza indirmek adına bol bol su içmelisiniz. Gün içerisinde 2.5-3 litre su içmeye gayret edin.

Sıvı tüketimi sizi ayrıca; idrar yolu enfeksiyonları, erken doğum, solunum yolu enfeksiyonları, kabızlık, ishal gibi pek çok problemden korur.

Gebelik döneminde sıvı alımı hem anne sağlığı hem de bebek sağlığı için çok önemlidir. Gebelik döneminde tüketilebilecek en uygun sıvıları öğrenmek için tıklayabilirsiniz.

Baklava Yerine Sütlü Tatlı Veya Dondurma

Gebelik döneminde kilo kontrolü çok önemlidir.

Gebelik döneminde kaç kilo almanız gerektiğini merak ediyorsanız 1. ay gebelikte beslenme makalemizi ziyaret edebilirsiniz.

Gebelik döneminde fazla kilo alımından kaçınılmalı, ideal vücut ağırlığı korunmalıdır. Bu sebeple bayramlarda misafirlikte ikram edilen veya tatile gidecekseniz tatilde yer alan baklava, çikolata, pasta ve her türlü şerbetli tatlılardan uzak durmanızı öneririm.

Gebelik döneminde bu tür basit şeker içeren besinler kan şekerinizin çok hızlı yükselmesine sebep olacaktır. Ayrıca bu tür besinler gebelik döneminde gaz, hazımsızlık, mide bulantısı gibi problemlere de yol açabilmektedir.

Bu tür besinler yerine evde yapılmış az şekerli midenizi yormayacak bir sütlü tatlı veya 1-2 top bitter/sade dondurmayı tercih edebilirsiniz.

Umarım bu makale ile sizlere dokunabilmiş ve aklınıza takılan tüm sorulara ilaç olabilmişimdir.

İyi bayramlar 🙂

Diyetisyen Beyza Uyan

instagram: https://www.instagram.com/dytbeyzauyan/

]]>
https://www.bebek.com/bayramda-hamileler-nasil-beslenmeli/feed/ 0
Çocuklarda Kalp Üfürümü Neden Olur? https://www.bebek.com/cocuklarda-kalp-ufurumu-neden-olur/ https://www.bebek.com/cocuklarda-kalp-ufurumu-neden-olur/#respond Wed, 03 Apr 2024 12:54:29 +0000 https://www.bebek.com/?p=80915 Liv Hospital Pediatrik Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Meki Bilici çocuklarda kalp üfürümü hakkındaki soruları yanıtlıyor.

Üfürüm Nedir?

Genellikle çocukluk döneminde rutin çocuk doktoru muayenesi sırasında, stetoskop dediğimiz dinleme cihazı ile duyulan normal kalp sesleri dışında duyulan ekstra seslerdir.

Üfürüm Neden Duyulur

Stetoskop ile göğüs muayenesi sırasında kalp kapakların kapanma sesleri normalde düzenli karakterde duyulur. Bunun dışında duyulan ekstra sesler kalpteki bir rahatsızlığın bir sonucu olabileceği gibi tamamen masum bir karakterde de olabilir.

Masum üfürüm nedir? Yaygın bir durum mudur?

Masum üfürüm, sağlıklı çocukların üçte birinde duyulabilen bir sestir. Genellikle okul öncesi çocuklarda duyulmasına karşın her yaşta görülebilmektedir. Masum üfürüm, sıklıkla kansızlık, korku veya ateşli enfeksiyon gibi durumlarda üfürüm şiddetlenmekte hekimler tarafından daha net bir şekilde tespit edilmektedir. Bununla beraber normal zamanlarda da duyulabilirler.

Hastalık nedenli (Patolojik) Üfürümler nelerdir?

Kalp hastalığının eşlik ettiği üfürümler ise genellikle masum üfürümden bazı özellikleri ile ayrılır. Patolojik üfürüm dediğimiz bu durumlarda üfürüm daha şiddetli olabilir, diyastolik yetersizlik şeklinde olabilir veya morarma, çarpıntı, sol ventrikülün dışarıdan da görülebilen şiddetli vuruları ile beraber olabilir.

Patolojik üfürüme neden olan bazı hastalıklar:

  • Atiyal septal defekjt,
  • Ventriküler septal defekt,
  • Patent duktus arteriozus,
  • Aort stenozu,
  • Pulmoner stenoz,
  • Aort koarktasyonu,
  • Aort yetersizliği,
  • Pulmoner yetersizlik

Üfürümün varlığı nasıl anlaşılır?

Üfürümün saptanması Çocuk hekimlerinin rutin muayenesi esnasında saptanabilir. Eğer bir çocukta morarma, çarpıntı, çabuk yorulma, göğüs ağrısı, bayılma, tekrarlayan akciğer enfeksiyonu gibi kalp hastalığı bulguları varsa bu çocukların detaylı bir şekilde değerlendirilmesi ve çocuk kardiyolojisi uzmanına başvurmaları önerilir. Özellikle ateşli enfeksiyonların olduğu dönemlerde bu bulgular daha da belirgin olur.

Üfürümün Tedavisi var mıdır? Ne zaman endişe edilmelidir?

Üfürümler değil, üfürümlere neden olan durumlar tedavi edilir. Eğer masum üfürüm ise sadece takip edilmeleri yeterlidir. Eğer bir kalp hastalığına bağlı üfürüm varsa o hastalığa ve o bebeğe yönelik takip kişiselleştirilerek yapılmalıdır.

Üstte sayılan patolojik yani hastalık durumlarında hastalığın ciddiyeti konusunda çocuk kardiyoloji uzmanının tavsiyeleri alınmalı, gerekirse tedavileri yapılmalıdır.

Her çocuğun kalbine bakılmasını önerir misiniz?

Üfürümü olan her çocuğun çocuk kardiyoloji uzmanına başvurmasını öneriyoruz. Burada zor olan soru ise her çocuğun kalbine bakılması gerekiyor mu sorusudur. genellikle doğumsal kalp hastalığı olan çocukların muayeneleri, şikayetleri bir hastalık olup olmadığı konusunda yeterli bilgi verebilmektedirler. Ancak bazı doğumsal kalp hastalıkları herhangi bir klinik bulgu vermeden de erişkin yaşa kadar tanı alamamaktadır. Bu nedenle ülkemizde çocuk kardiyolojisi uzmanı sayısının da yeterli bir sayıya ulaştığını da düşünürsek her çocuğun kalbine bakılması yararlı bir tarama olacaktır. Ülkemizde her çocuğun rutin olarak kalça çıkığı taraması yapılmaktadır. Ancak Doğuştan kalça çıkığıyla karşılaştırıldığında Doğumsal kalp hastalıklarının sıklığı 2-3 kat daha yüksek olduğu göz önüne alındığında çocuk kardiyolojisi muayenesinin ne kadar gerekli olduğu görülecektir.

Liv Hospital Pediatrik Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Meki Bilici 

Bu yazımıza da göz atmayı unutmayın!

Yenidoğanlarda Kalp Hastalıklarına Dikkat – https://www.bebek.com/yenidoganlarda-kalp-hastaliklarina-dikkat-2/

 

]]>
https://www.bebek.com/cocuklarda-kalp-ufurumu-neden-olur/feed/ 0
Çocuklarda Öfke ve Zorbalık https://www.bebek.com/cocuklarda-ofke-ve-zorbalik/ https://www.bebek.com/cocuklarda-ofke-ve-zorbalik/#respond Wed, 03 Apr 2024 06:53:08 +0000 https://www.bebek.com/?p=80910 Çocuklarda Öfke ve Zorbalık

Öfke, insanların içsel bir tepkisi olarak ortaya çıkan yoğun bir duygudur. Genellikle hayal kırıklığı, haksızlık, stres, yorgunluk veya kontrolsüz bir durumla karşılaşma gibi durumlarda ortaya çıkar. Öfke, bedensel tepkilerle birlikte hissedilir ve genellikle kalp atışlarının hızlanması, nefes alma hızının artması, kasların gerginleşmesi gibi fizyolojik belirtilerle kendini gösterir. Bebeklerde öfke genellikle temel ihtiyaçların karşılanmaması, iletişim eksikliği veya rahatsızlık gibi nedenlerle kendini gösterir.

Örneğin, bebek aç, uykulu veya rahatsız olduğunda öfke tepkileri gösterebilir. Çocuklarda öfke, henüz tam olarak gelişmemiş duygusal ve sosyal becerilere, istediklerini elde edememe, sınırlarla karşılaşma veya hayal kırıklığı gibi durumlarda görülebilir. Öfkeli davranışlar arasında bağırma, ağlama, nesneleri fırlatma, vurma, diğer insanlara saldırma gibi tepkiler bulunabilir. Öfke, çocuklar için doğal bir duygu olmakla birlikte, uygun yönetilmediğinde zararlı olabilir ve olumsuz sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle, çocuklara duygularını tanımayı, ifade etmeyi ve sağlıklı bir şekilde yönetmeyi öğretmek önemlidir.

Bebeklerde ve çocuklarda öfke genellikle belirli davranışlarla kendini gösterir. Bebeklerin öfke göstergeleri arasında şunlar bulunabilir: aşırı ağlama, vurma, ayaklarını sallama, kızarma, gerilme veya huzursuzluk. Bebeklerin ihtiyaçlarının karşılanmaması durumunda veya rahatsız olduklarında bu tür davranışlar sergileyebilirler. Çocuklarda ise öfkenin belirtileri daha çeşitli olabilir. Örneğin, çocuklar öfkelendiklerinde bağırabilir, nesneleri fırlatabilir, diğer insanlara saldırabilir, ağlayabilir veya hırçın davranışlar sergileyebilirler.

Öfke, çocukların duygusal dünyalarında doğal bir parçadır ve gelişimlerinin bir parçasıdır. Ancak, çocuklar öfkeyi doğru bir şekilde ifade etmeyi öğrenmelidirler, çünkü uygun olmayan davranışlar zararlı olabilir ve çocukların ilişkilerini etkileyebilir. Bu nedenle, çocuklara duygularını tanımayı, ifade etmeyi ve sağlıklı bir şekilde yönetmeyi öğretmek önemlidir. Ayrıca, ebeveynlerin ve bakıcıların çocuklarına öfkeli olduklarında nasıl sakinleşebileceklerini ve duygularını yönetebileceklerini göstermeleri de önemlidir. Bu şekilde, çocuklar duygularını daha sağlıklı bir şekilde yönetmeyi öğrenirler.

Örneğin, bebeğiniz yorgun olduğunda ve uyumak istemiyor gibi görünüyorsa, huzursuzlanabilir ve hatta öfkeli bir şekilde ağlamaya başlayabilir. Bu durumda, öncelikle bebeğinizi sakinleştirici bir şekilde kucaklayarak veya sakin bir ses tonuyla konuşarak yanına gidin. Ardından, bebeğinizin yorgun olduğunu anlayarak onu sakinleştirmek için sallayabilir,  masaj yapabilirsiniz. Bebeğinizin rahatlamasına yardımcı olmak için sakinleştirici bir müzik de çalabilirsiniz. Bu şekilde, bebeğinizin öfkesini yatıştırabilir ve onun ihtiyaçlarını karşılayarak rahatlamasını sağlayabilirsiniz.

Çocuklara öfke kontrolü konusunda ebeveynlerin yardımcı olabileceği birkaç önemli strateji bulunmaktadır. Öncelikle, ebeveynlerin kendi öfke yönetim becerilerini geliştirmeleri ve çocuklarına sakin bir şekilde öfkeyle nasıl başa çıkılacağını göstermeleri önemlidir. Örneğin, ebeveynler öfkeli olduklarında, çocuklarına sinirlendiklerinde bile sakin kalmayı ve sorunları konuşarak çözmeyi modelleyebilirler.

Ayrıca, çocuklara duygularını tanımaları ve ifade etmeleri konusunda destek olunmalıdır. Örneğin, bir çocuk oyuncakları paylaşmadığı için öfkelendiğinde, ebeveynler onun duygularını anlamasına ve ifade etmesine yardımcı olabilirler. “Oyuncaklarını paylaşmadığı için kızgın hissediyorsun, değil mi?” gibi bir cümle kullanarak çocuğun duygularını tanımasını sağlayabilirler. Empati kurma becerilerini geliştirmek de önemlidir. Ebeveynler, çocuklarına başkalarının duygularını anlamaları için fırsatlar yaratmalı ve empati kurmalarını teşvik etmelidirler.

Örneğin, bir çocuk arkadaşının oyuncaklarını kırdığında, ebeveynler onun arkadaşının nasıl hissettiğini düşünmeye teşvik edebilirler. “Arkadaşının oyuncakları kırıldığında üzüldüğünü hissediyorsun, değil mi? Nasıl yardımcı olabiliriz?” gibi bir soruyla çocuğun empati kurma becerilerini geliştirebilirler.

Sınırların net bir şekilde belirlenmesi ve bunun tutarlı bir şekilde sürdürülmesi önemlidir. Ebeveynler, çocuklara uygun davranışların neler olduğunu açıkça belirtmeli ve bu davranışları teşvik etmelidirler. Aynı zamanda, istenmeyen davranışlarla nasıl başa çıkılacağını da öğretmelidirler. Örneğin, bir çocuk öfkeli olduğunda ve eşyaları atmaya başladığında, ebeveynler ona sakin olmayı hatırlatarak ve duygularını ifade etmesine yardımcı olarak tutarlı bir şekilde davranmalıdırlar.

Son olarak, açık iletişim kurulmalı ve çocukların duygularıyla ilgili olarak onların yanında olunmalıdır. Ebeveynler, çocuklarına duygularını ifade etmeleri için güvenli bir ortam sağlamalı ve onların duygularını ciddiye almalıdırlar. Örneğin, bir çocuk okulda bir sorun yaşadığında, ebeveynler onun duygularını dinlemeli ve ona destek olmalıdırlar. Bu şekilde, çocuklar duygularını daha sağlıklı bir şekilde ifade edebilir ve öfke kontrolü konusunda daha başarılı olabilirler.

Çocuklarda öfke, bazen akran zorbalığının nedenlerinden biri olabilir. Öfke duyguları, çocukların başkalarına zarar verme veya güç gösterisi yapma eğilimlerini artırabilir. Bir çocuğun sürekli olarak öfkeli olması veya öfke patlamaları yaşaması, diğer çocuklarla olan ilişkilerini olumsuz etkileyebilir ve onları zorbalığa yöneltme riskini artırabilir. Örneğin, öfkeli bir çocuk, duygusal kontrol eksikliği nedeniyle başkalarına saldırgan davranabilir veya onları incitebilir. Bu durumda, çocuğun öfke yönetim becerilerini geliştirmek ve duygusal düzenleme konusunda destek sağlamak önemlidir. Aynı zamanda, çocuğun sosyal becerilerini geliştirmesi ve empati kurma yeteneğini artırması da, akranlarıyla daha sağlıklı ve pozitif ilişkiler kurmasına yardımcı olabilir.

Akran zorbalığı yapan bir çocuğa yaklaşırken, öncelikle zorba davranışları net bir şekilde tanımlayarak, bu davranışların kabul edilemez olduğunu ve neden yanlış olduğunu anlatmak önemlidir. Bu konuşmayı yaparken, çocuğunuzu suçlamaktan ziyade onun bakış açısını anlamaya çalışmalısınız. Empati kurarak, zorba davranışların arkasında yatan nedenleri anlamaya çalışın ve çocuğun duygularını ciddiye alın. Ona yardımcı olabilecek kaynaklar ve stratejiler hakkında konuşarak, ihtiyaçlarına uygun destek sağlayın. Ayrıca, çocuğa sorun çözme becerileri ve empati kurma yetenekleri gibi önemli sosyal becerileri öğretmek için zaman ayırın.

Profesyonel destek almak için okul personeli, rehberlik servisi veya psikolog gibi ilgili kişilerle iş birliği yapmayı düşünebilirsiniz. Sınırları net bir şekilde belirleyin ve bu sınırlara uyulmadığında belirli bir cezanın veya yaptırımın uygulanacağını açıklayın. Son olarak, kendiniz iyi bir örnek olun ve çocuğa saygı, hoşgörü ve empati göstererek olumlu davranışları öğretin.

Akran zorbalığına maruz kalan bir çocuğa yaklaşırken, öncelikle onun duygularını anlamaya çalışmak önemlidir. Örneğin, çocuğa, “Seni rahatsız eden ne oldu?” gibi sorular sorarak, hissettiklerini açıklamasına ve duygularını ifade etmesine olanak tanıyabilirsiniz. Ardından, çocuğa kendini güvende hissedeceği bir ortam sağlamalısınız. Örneğin, “Benimle konuşabilirsin, seni dinleyeceğim ve sana destek olacağım” diyerek, açık bir iletişim kanalı açabilirsiniz.

Çocuğun zorbalıkla başa çıkma konusunda desteklenmesi önemlidir, bu nedenle ona duygusal ve pratik destek sağlayabilirsiniz. Örneğin, “Seni anlıyorum, bu zor bir durum. Nasıl yardımcı olabilirim?” diyerek, çocuğun ihtiyaçlarına uygun yardım sunabilirsiniz. Ayrıca, profesyonel yardım almak da önemlidir. Örneğin, okul rehberlik servisi veya psikolog gibi uzmanlardan yardım alarak, çocuğa uygun destek sağlayabilirsiniz. Son olarak, çocuğun güçlü yanlarını vurgulayarak onun özgüvenini artırabilir ve ona iyileşme sürecinde destek olabilirsiniz. Örneğin, “Sen çok cesursun ve bu durumun üstesinden gelebilirsin” diyerek, çocuğa pozitif bir bakış açısı sunabilirsiniz. Bu şekilde, çocuğa güçlü bir destek sağlayarak, zorbalıkla başa çıkma sürecini kolaylaştırabilirsiniz.

 KİTAP ÖNERİLERİ

ÖFKE İLE BAŞA ÇIKMA YOLLARI

Yazan & Resimleyen: Isabelle Filliozat, Virginie Limousin,Eric Veille

BAĞIRMAYAN ANNE BABA OLMAK

Yazan: Hal Edward Runkel

Enes ÇELİK

Uzman Psikolojik Danışman

www.psikolojikdanismanenescelik.com

 Bu yazımıza da göz atmayı unutmayın!

Çocuklarda Özgüven Eksikliği – https://www.bebek.com/cocuklarda-oz-guven-eksikligi/

]]>
https://www.bebek.com/cocuklarda-ofke-ve-zorbalik/feed/ 0
Sezaryen Sonrası Vajinal Doğum Nedir? https://www.bebek.com/sezaryen-sonrasi-vajinal-dogum-nedir/ https://www.bebek.com/sezaryen-sonrasi-vajinal-dogum-nedir/#respond Mon, 01 Apr 2024 11:14:57 +0000 https://www.bebek.com/?p=80903 Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Ebru Arıtürk Sezaryen Sonrası Vajinal Doğum hakkında merak edilen soruları cevaplıyor.

Sezaryen Sonrası Vajinal Doğum Nedir?

Herhangi bir sebeple önceki gebeliğini / gebeliklerini sezaryen ile sonlandırmış olan kadınların, takip eden gebeliklerinde normal doğum yapmasına “sezaryen sonrası vajinal doğum (SSVD)” denir.

Sezaryenle doğum yapmış olmak dünyanın pek çok ülkesinde sonraki doğumda normal doğum denemesi için bir engel olarak görünmez. Lakin ülkemizde doğum profesyonellerinin çoğu tarafından mutlak bir engel olarak kabul edilmektedir. Bir kez sezaryenle doğum yapmış olan kadınlar, takip eden doğumlarında yaygın bir şekilde sezaryene doğum için yönlendirilmektedir.

Peki, hakikaten SSVD’un riskli olduğuna dair yaygın kanaat bilimsel gerçeklerle ne kadar uyuşmaktadır?

SSVD’da doğum profesyonellerini endişelendiren ve onları “bir kez sezaryen olan kadının takip eden gebeliklerinde de sezaryen yaptırması” şeklinde bir pratiğe götüren sebep “rüptür riski”dir.

Rüptür riski nedir?

Rüptür, bir organın veya damarın yırtılması demektir. SSVD’da rüptür riski, sezaryen doğumda bebeği çıkarmak için rahimde kesilen yerin, SSVD esnasında doğum kasılmaları ile açılması riskidir.

Sezaryen doğumda bebeği çıkarma için yapılan kesik dikilir, kesilen kaslar zamanla iyileşir. Ancak kesilip dikilen kaslar, hiç kesilmemiş bir kasın gücüne ulaşamaz. Doğum profesyonelleri, SSVD’da rahim kasılmaları esnasında daha önce kesi yapılmış ve nispeten zayıflamış olan dokuda bir yırtılma meydana gelmesinden endişe eder. Doğum esnasında meydana gelen kasılmaların rahimde daha evvel sezaryen için kesilmiş kasları ne kadar zorlayacağına dair bir gösterge de mevcut olmadığından, doğum profesyonellerinin çoğu gebeyi doğrudan sezaryen doğum için yönlendirmektedir.

Rüptür risk ile karşılaşılma oranı nedir? Bilim çalışmaları bu hususta ne diyor?

SSVD tecrübe eden her iki yüz kadından birinde eski sezaryen dikişinde yırtılma görülür. Yani 199 kadın sağlıklı bir şekilde doğum yaparken, SSVD yapanların sadece %0,5’inde yırtılmaya rastlanır.

Peki SSVD’da meydana gelen tüm rüptür türleri anne veya bebek için risk teşkil eder mi?

Her 5 – 6 rüptörden birinde anne veya bebek için artmış risk vardır. Her 200 SSVD denemesinden birinde rüptür, her 5 – 6 rüptürün birinde ise anne veya bebek için risk olduğuna göre, yaklaşık 1000 SSVD denemesinden birinde anne veya bebek için artmış riskler mevcuttur.

Bu konuda yapılan çalışmalarda, en çok eski sezaryen dikişinin kalınlığının ultrasonografi ile ölçülmesi suretiyle risk düzeyi belirlenmeye çalışılmıştır. Doku kalınlığı azaldıkça, yani inceldikçe rüptür riski artar. Ancak çalışmaların neticesinde “şu kalınlığa kadar SSVD olur daha ince ise olmaz” gibi kesin sonuçlar elde edilememiştir.

SSVD kimlere denenebilir?

Öncelikle risk kavramını anlayıp yorumlayabilen ve bu riski göze alabilen gebelerde denenebilir. Zira bu riskin kimde gerçekleşeceğini bilemiyoruz.

Mevcut gebelikte, anne adayının mutlaka sezaryen olmasını gerektiren “plasenta previa” gibi bir durum yoksa denenebilir. Doğumun gerçekleşeceği hastane doğumhane tam teşekküllü ise, acil durumlarda dakikalar içerisinde sezaryen doğuma geçebilmesi mümkünse denenebilir.

SSVD şansını arttıran durumlar nelerdir?

  • Sezaryandan önce normal doğum yapmış olmak (şansı en çok arttıran faktör)
  • Doğum başladıktan ve rahim ağzında açılma olduktan sonra sezaryen olmuş olmak
  • Kesin bir sınırı olmamakla birlikte, iki doğum arasındaki süre arttıkça SSVD başarı şansı artar
  • Doğumun kendiliğinden başlamış olması
  • Gebelik şekeri, yüksek tansiyon gibi eşlik eden başka risk faktörlerinin olmaması
  • Doğuma hazırlık eğitimi almış olmak
  • Doğum boyunca birebir destek almak.

Hangi gebelerde SSVD kesinlikle denenmez?

  • SSVD risklerini kabul etmeyen ve vajinal doğumu istemeyen hiçbir gebede denenememelidir.
  • Daha önceki gebeliğinde rüptür yaşamış gebelerde denenmemelidir.
  • Farklı bir sezaryen gerekçesi mevcutsa denenmemelidir.
  • Rüptür şüphesi hâlinde dakikalar içinde sezaryene geçilebilecek bir donanım yoksa denenmemelidir.

SSVD’un düşük de olsa risklerinin mevcut olduğunu belirttiniz. Peki “sezaryen sonrası sezaryen doğum” masum mu?

Maalesef risklerinden pek bahsedilmese de, tekrarlayan her sezaryen SSVD’ye göre çok daha riskli ve zarar vericidir. En önemli risk “plasenta akreta”dır, yani “bebeğin eşiği” dediğimiz plasentanın rahim kasları içine yerleşmesi durumudur. Geçirilmiş tek bir sezaryende “plasenta akreata” riski 7 kat artarken, 3 veya daha çok sayıdaki sezaryende risk 56 kat artmaktadır. Özellikle doğum öncesi tespit edilememiş “plasenta akreata” vakaları, anne hayatını tehdit edebilecek kanamalara ve rahimin alınmasına sebep olabilir.

Tüm bu bilgiler ışığında daha önce sezaryen geçirmiş kadınların SSVD talep etmek en büyük hakkıdır ve bu konuda yüreklendirilmelidirler. Acil sezaryan yapılabilen her hastanede gebelere mutlaka SSVD önerilmeli ve gebeler karar alma sürecinde desteklenmelidir. Özellikle üçten fazla çocuk isteyen kadınların SSVD konusunda daha duyarlı olmaları ve SSVD konusunda talepkâr davranmaları tavsiye edilir.

 

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Ebru Arıtürk

 

Bu yazımıza da göz atmayı unutmayın!

9 Adımda Normal Doğuma Hazırlık Rehberi- https://www.bebek.com/9-adimda-normal-doguma-hazirlik-rehberi-2/

 

]]>
https://www.bebek.com/sezaryen-sonrasi-vajinal-dogum-nedir/feed/ 0
İkizler İçin Uyku İpuçları https://www.bebek.com/ikizler-icin-uyku-ipuclari/ https://www.bebek.com/ikizler-icin-uyku-ipuclari/#respond Wed, 27 Mar 2024 11:58:44 +0000 https://www.bebek.com/?p=80843 Bebeveynlere tek bir bebeğin uyku düzenini ayarlamak ve rutinini oluşturmak çok kolay gelmezken ikiz veya üçüz bebeklerin uyku düzenini oluşturmak daha da zor gelmektedir. Tek yumurta ikizi olsalar bile yapıları farklı olabilmektedir. Biri daha sakin, sessiz, kendi başına uykuya geçişi sağlayabiliyorken diğeri tam tersi sık uyanan, sesli ve daha huzursuz olabilir. Bu yüzden de onları uyutma yaklaşımımız aynı olmamalıdır. Bebeklerinizin biraz daha fazla uyumasına yardımcı olabilecek önerilere gelin birlikte bakalım.

Beyaz Gürültü Kullanın

Beyaz gürültü, stres seviyesini azaltmakta faydalı olurken aynı zamanda uykuyu bölebilecek diğer sesleri de engelliyor. Odanın dışındaki sesleri engellemesinin yanı sıra bazı durumlarda odanın içindeki sesi de engellemesi gerekebilir.

Odanın içindeki ve dışındaki sesleri engellemek için iki tane beyaz gürültü kullanılabilir.

Bunlardan biri beyaz gürültü çıkarabilen cihazlar veya uygulamalar olurken bir diğeri ise doğal beyaz gürültü sağlayan vantilatör gibi eşyalar olabilir.

Sonunda Uyuyacağı Yerde Başlayın

Bebeveynler için uyku düzenine alışana kadar bebekleri ayrı yerlerde yatırmak daha uygun gelse de aslında bu durum tam tersidir. Ayrı ve sessiz bir odada uykuya dalmaya alıştıktan sonra kardeşi ile aynı odaya dönecekse bu onun için daha zor olacaktır. İlk birkaç gün ayrı başlanabilir fakat daha sonra aynı odayı paylaşmak birbirleri ile aynı ortamda uyumaya alışmaları için önemlidir.

Birbirlerine alıştıkları bu süreçte beyaz gürültü iyi bir yardımcıdır.

Sabah uykularına alışmaları birbirlerinden farklı ise bu süreçte ayrı yatabilirler. Bebeveyn, bir çocukla ilgilenirken diğeri uyuyabilir daha sonra diğeri uyurken uyanan bebek ile oyun vakti yapabilir. Sonuç itibariyle gece birbirleri ile aynı odayı paylaşmaları önemliyken gündüzleri bebeveynin tercihine göre değişebilir.

Not Tutun

Bir bebeğin gününü ve düzenini akılda tutmak zor, iki bebeğin gününü ve düzenini akılda tutmak daha da zordur. Bebeklerin, güne başlama saatlerini, tüm beslenme zamanlarını, gündüz uykularına ne kadar sıklıkla ve ne kadar süre yattıklarını, gece yatma rutini başlangıçlarını, yatağa yatırılma zamanlarını ve en son olarak da gece uyanmalarını not etmek önemlidir. Bu notlar bebeklerin uyku düzenleri hakkında fikir edinmek için çok değerlidir. Aynı zamanda rutini iyileştirmek için yapılması gereken düzenlemelerin daha rahat ortaya çıkmasına da olanak sağlamaktadır.

Bebekleri Aynı Düzende Tutun

Uyuyan bebeği uyandırmak ne kadar garip bir fikir gibi gelse de aslında bu yanlış değildir. Bir bebek diğerine göre daha uzun uyuyor olabilir ama buna müsaade edildiğinde bu sefer uyku düzeni ve saatleri akşam geç saatlere kayacaktır. Böyle olunca diğer kardeşinin de uyku düzenine kötü bir etkisi olacaktır. Buna imkan vermemek için bebekleri sabah 15 dakika arayla uyandırmamız gerekir.Öğlen uykularında ise uzun uyuyan bebeği, günlük alması gereken uyku miktarına göre uyandırmak en uygunudur.

Birlikte Besleyin

Bebekler ilk 4-6 aylık sürelerde gece beslenmek için uyanırlar. Bu dönemlerde bebekleri birlikte beslemek, bebeveynlerin de gece daha rahat etmelerini sağlamaktadır.

Daha sonraki dönemlerde gece beslenmeden daha uzun saatler uyuyabilmektedirler. Bu zamanlarda ise uykudan uyandırmadan, onların ihtiyaçlarına göre besleme düzenlerini ayarlamak en uygunu olacaktır.

Uyku Rutinleri Oluşturun

Bebekler bir tane de olsa iki tane de olsa rutinler uyku öncesi geçiş için çok önemlidir. Ilık bir duş, masaj, ninni, masallar veya bebeğinizle geçireceğiniz sakin bir vakit çok önemlidir. Böylelikle bebekler, uyku vaktinin geldiğini anlayacak ve aynı zamanda sakinleşerek uykuya hazır hale geleceklerdir.

 

Ayrıca beyaz gürültü hakkındaki makalemizi okumayı unutmayın!

Beyaz Gürültü Nedir? Beyaz Gürültü Zararlı Mıdır? – https://www.bebek.com/beyaz-gurultu-nedir-beyaz-gurultu-zararli-midir/

Instagram: https://www.instagram.com/klinikpsikolog_gokceokcuoglu/?hl=tr

Klinik Psikolog Gökçe Okcuoğlu

]]>
https://www.bebek.com/ikizler-icin-uyku-ipuclari/feed/ 0
Bebeklere Banyoyu Sevdirmek https://www.bebek.com/bebeklere-banyoyu-sevdirmek/ https://www.bebek.com/bebeklere-banyoyu-sevdirmek/#respond Tue, 26 Mar 2024 11:00:54 +0000 https://www.bebek.com/?p=80835 Bebeklere banyoyu sevdirmek ve banyo yapmayı keyifli bir aktivite haline getirmek her zaman kolay olmayabilir. Bu konuda işe yarayacağını umduğumuz bazı önerilerimizi sizler için sıraladık. Faydalanmanızı umarız…

  • Banyo için zaman ayırın: Bebeğinize banyo yaptıracağınız zamanı doğru seçmelisiniz. Başka işlerinizin de olduğu sıkışık bir zamana banyoyu sığdırmaya çalışırsanız sizin telaşlı ve gergin haliniz bebeğinize de olumsuz yansıyacaktır.
  • Sabırlı ve anlayışlı olun: Ne yaparsanız yapın bebeğiniz banyoda ağlayabilir, etraf dağılabilir kısacası sizin umduğunuz gibi bir banyo keyfi yaşanmayabilir. Bu yüzden üzgün, mutsuz ya da yorgun olduğunuz zamanlarda banyoyu erteleyin. Sabırlı ve anlayışlı olabileceğinize inandığınız bir zamana bırakın.
  • Rutin oluşturun: Bebekler rutinleri severler. Bu yüzden onu kucaklayıp hemen banyoya götürmek yerine bir banyo öncesi rutini oluşturun. Havlusunu banyo sonrası kıyafetlerini birlikte hazırlayın, banyo oyuncaklarını küvete dizin. Düzenli yapılan bu davranışlar onu yapmaya da alıştıracaktır.
  • Banyo oyuncakları alın: Banyo aynı zamanda keyifli bir aktivitedir. Bebeğinize banyo oyuncakları alın ve birlikte oynayarak banyo yapmayı eğlenceli bir hale dönüştürün. Zaman zaman bu oyuncakları yenileyerek ilgisini kaybetmemesini sağlayın. ebebek’te yer alan çeşit çeşit banyo oyuncaklarını görmek için tıklayın: ebebek Banyo Oyuncakları
  • Banyonuzu ona göre ayarlayın: Büyük çocuklar için uygun olabilir ancak bebekler için küvette banyo yaptırmak zordur. Bu nedenle bebek küveti ile banyo yaptırmayı deneyin. Çok küçükse banyo filesi de işinize yarayacaktır. Biraz daha büyük bir çocuğunuz varsa küveti doldurup köpük banyosu da yaptırabilirsiniz.
  • Doğru şampuanı seçin: Bebeklerin önceki olumsuz tecrübeleri onların banyodan korkmasına neden olabilir. Çocuklar için üretilmiş göz yakmayan formüllü bir şampuan seçin. Başlangıçta çok fazla köpürtmeden, yumuşak hareketlerle yıkayın ve şampuana alışmasına yardımcı olun. Bebeğinize en uygun şampuana karar vermek için tıklayın: https://www.e-bebek.com/search?text=%C5%9Fampuan
  • Yüzünü koruyun: Pek çok bebek yüzünün ıslamasından, ağzına burnuna su kaçmasından çok rahatsız olur. Bu yüzden bebeğinizin başını durularken kulaklarını yüzünü koruyan banyo şapkalarından kullanabilirsiniz.
  • Müzikten yardım alın: Keyifli bir banyo için müzikten yardım alabilirsiniz. Onu yıkarken sevdiği bir şarkıyı söyleyebilir ya da müzik açabilirsiniz. Böylece bebeğiniz kendini daha güvende ve rahat hisseder.
  • Banyonun sıcaklığını iyi ayarlayın: Bebeğiniz banyo ortamının ve suyun sıcaklığının düşük olmasından rahatsız olabilir. Bu nedenle ortam ve su sıcaklığını iyi ayarlayın. Suyunun sıcaklığı 36-38 derece olmalıdır. Suyun kaç derece olduğunu ölçmek için bebek banyo termometresi kullanabilirsiniz. Bebeğinize banyo yaptırdığınız odanın sıcaklığı ise 25-26 derece olmalıdır. Termometre modelleri için tıklayın: https://www.e-bebek.com/search?text=termometre

Bebeklerde banyo konusu ile ilgili yazılmış diğer makalelerimizi okumak için tıklayın: https://www.bebek.com/?s=banyo

Soru ve düşüncelerinizi yorumlarda bizlerle paylaşabilirsiniz.

Sevgiler,

]]>
https://www.bebek.com/bebeklere-banyoyu-sevdirmek/feed/ 0
Gestasyonel Diyabet Nedir? Gestasyonel Diyabet Nasıl Teşhis Edilir? https://www.bebek.com/gestasyonel-diyabet-nedir-gestasyonel-diyabet-nasil-teshis-edilir/ https://www.bebek.com/gestasyonel-diyabet-nedir-gestasyonel-diyabet-nasil-teshis-edilir/#respond Mon, 25 Mar 2024 14:01:00 +0000 https://www.bebek.com/?p=80830 Gestasyonel Diyabet üzerine özellikle anne adaylarının en çok merak ettiği soruları Acıbadem Dr. Şinasi Can (Kadıköy) Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği bölümünden Doç. Dr. Şafak YILMAZ BARAN cevaplandırdı.

1. Gestasyonel diyabet nedir ve nasıl teşhis edilir?

Gestasyonel diyabet hamilelik sırasında en sık karşılaşılan komplikasyon olup ülkemizde de oldukça yaygın düzeyde görülmektedir. Hamilelikte özellikle ilk 3 aylık dönemden sonra salgılanan hormonlar nedeniyle öncesinde hiç böyle bir problem olmasa bile gebelikte insülin direnci gelişmekte ve diyabet gelişme riski artmaktadır.

Gestasyonel Diyabet, insülin salgılayan pankreas hücrelerinin görevini yeterli yapamamasına bağlı olarak hamilelik sırasında başlayan karbonhidrata karşı intolerans gelişmesi halidir.

Kan ve idrar testleri ile tanı konulabilir. Klasik olarak hamileliğin 24 ile 28. haftaları arasında şeker yükleme testleri yapılarak tanı konulur. Bununla birlikte riskli hastalarda gebeliğin daha erken dönemlerinde yapılan testlerle gebelik diyabeti tanısı da konulabilir.

2. Gebelik sırasında gestasyonel diyabet risk faktörleri nelerdir?

Anne adayının kilolu olması, önceki gebeliklerinde gestasyonel diyabet geçirmiş olması, iri bebek doğurma öyküsü, ileri yaş ve 1. derece akrabalarında diyabet öyküsü başlıca risk faktörleridir. Bununla birlikte anne adayında hipertansiyon, kardiyak hastalık, insülin direnci, polikistik over sendromu hikayesi de gestasyonel diyabet için ek risk faktörleri arasında yer alır.

3. Gestasyonel diyabetin anne ve bebeğe etkileri nelerdir?

Hamilelik sırasında gestasyonel diyabet tanısı konulan hastaların kan şekerlerinin düzenli takibi ve belirli aralıklarda tutulması çok önemlidir. İyi kontrolü yapılmayan hallerde anne karnında bebeğin irileşmesi ve/veya amniyon sıvısının artması, zor doğuma bağlı komplikasyonlar (normal doğum sırasında omuz takılması gibi) ve sezaryen ile doğum gerekliliği gibi durumlar ortaya çıkarabilir. Yine kontrolsüz diyabet varlığında erken doğum, yenidoğanın solunum sıkıntısı, sarılık, şeker düşüklüğü gibi yenidoğan bebekte ve ileriki yaşlarında pek çok probleme yol açabilir.

4. Gestasyonel diyabeti önlemek veya kontrol altında tutmak için hangi yaşam tarzı değişiklikleri önerilir?

Hamilelik öncesi vücut ağırlığının normal bir düzeyde olması en idealidir. Buna yönelik hamilelik öncesinde kilo problemi olanların diyet ve düzenli egzersiz ile kilo vermeleri önerilir. Yine diyabet açısından riskli ek hastalıkların kontrolü, gerekli ilaç düzenlemeleri, alkol ve sigarayı kısıtlı tüketme ve stres faktörünü azaltma başlıca önerilen yaşam tarzı değişikliklerdir.

5. Gestasyonel diyabetin gebelik sürecinde nasıl yönetilmesi gerektiği hakkında bilgi verebilir misiniz?

Anne adayının Kadın Hastalıkları ve Doğum hekimi tarafından düzenli kontrollerinin gerçekleştirilmesi, hamilelik boyunca bebeğin gelişimi, kilosu, sıvısı ve iyilik hali gibi kriterlerin takip edilmesi önemlidir. Yine hastanın hekim tavsiyelerine uyması, diyetine dikkat etmesi gestasyonel diyabetin yönetiminin başarılı olmasını sağlayacak temel taşlardandır. Ek olarak; bu süreçte mutlaka Kadın Hastalıkları ve Doğum hekimi ile Endokrinoloji Uzmanı, Diyetisyen, Diyabet hemşiresi ve gerektiğinde diğer branşlar işbirliği içinde olmalıdır.

Gestasyonel diyabetli hastaların yönetiminde açlık ve tokluk kan şekerlerinin belli bir aralıkta tutulması hedeflenir. Bu sayede bebeğin irileşmesi, anne karnında fetal ölüm riskinin azaltılması ve olası yenidoğan bebekte görülebilecek sorunların önüne geçilmesi hedeflenir. Gestasyonel diyabetli hastalarda doğumun zamanlaması ve şeklinin belirlenmesi de önemlidir; kan şekerlerinin kontrollü olup olmadığına ve bebeğin gelişimine, iyilik haline ve tahmini doğum ağırlığına göre de doğum planlaması yapılmaktadır.

6. Gestasyonel diyabetin tedavisi için hangi tıbbi seçenekler mevcuttur?

Gestasyonel diyabetin tedavisinde ilk seçenek diyet ve egzersizdir. Diyet ve egzersiz programına rağmen kan şekerleri yüksek seyreden hastalara medikal tedavi başlanır. Medikal tedavi olarak ağızdan alınan ilaçların yanında gerekli görülen hastalarda insülin tedavisi uygulanmaktadır. İnsülin ihtiyacı gebeliğin ilerleyen haftalarıyla birlikte artabilmekte, bu nedenle tedavi alan hastaların yakın takibi sonucu gerekli düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.

7. Gestasyonel diyabetin ileride tip 2 diyabet riskini artırması mümkün müdür?

Yaklaşık %20 hastada uzun dönemde tip 2 diyabet gelişme riski olduğu akılda tutulmalı ve ona yönelik gerekli tedbirlerin ve takiplerinin yapılması önerilir.

8. Gebelik sonrası gestasyonel diyabetin izlenmesi ve uzun vadeli etkileri nelerdir?

Gebelik bittikten sonra kan şekerleri sıklıkla normale dönmektedir, insülin direnci kırılmakta, insülin kullanan hastalarda insülin ihtiyacı azalmakta ve gebelik şekeri hali ortadan kalkmaktadır. Ancak lohusalık döneminde kilo kontrolüne mutlaka özen gösterilmeli, diyet ve egzersiz programına devam edilmeli ve doğum sonrası en erken 6. haftada kan şekeri takibi yinelenmelidir. Çünkü kişinin diğer gebeliklerinde de yaklaşık %50 oranında gebelik şekeri yinelemekte, daha da uzun vadede kalıcı şeker hastalığı gelişebilmektedir.

9. Gestasyonel diyabeti olan bir anne adayı, gebelik ve doğum sürecinde nelere dikkat etmelidir?

En başta bu hasta grubu hamilelik ve doğum sürecine yönelik iyi aydınlatılmalıdır. Düzenli kontrollere gelme ve gerekli görülen tedavilere uyum ve işbirliği koşulları sağlanmalıdır. Kan şekerlerinin kontrolsüz gitmesi halinde annede ketoasidoz koması gibi tehlikeli durumların gelişebileceği anlatılmalıdır. Yine, benzer olarak bebeğin yaşamını ve uzun dönemde şeker hastalığına yakalanma riskleri anlatılmalıdır. Şeker yüksekliğinin olumsuz sonuçları yanında hastalar hipoglisemi (kan şekeri düşüklüğü) açısından da tedbirli olmalı, uzun süren açlık süreçleri yaşanmamalı, düzenli beslenmelerine özen göstermeleri bildirilmelidir.

10. Gestasyonel diyabet konusunda genel olarak farkındalığı artırmak ve riskleri azaltmak için neler yapılabilir?

Maalesef şeker yükleme testinin zararlı olduğuna yönelik geçmişte bilimsel temellere dayanmayan birtakım açıklamalar olmuştu ve bu nedenle pek çok kimse bu testleri yaptırmamış ve bu nedenle zararlarını görmüştü. Oysa ki, anne karnındaki bebeğe hiçbir zararı kanıtlanmamış bu testler ile aşikar olmayan gebelik şekeri tanısı zamanında konulabilmektedir. Çoğu hastada sadece diyet ve yaşam şekli düzenlemeleri ile bile kontrol sağlanabilmektedir. Gerekli durumda ilaç tedavileri ile hamilelik boyunca kan şekeri düzeyleri kontrol altında tutulabilmektedir.

Sonuç olarak; tedavisi mümkün olan ve anne ve bebeğe ciddi bir sorun yaratmadan çözülebilecek gebelik şekeri konusunda toplumun bilinçlenme düzeyini artırmak son derece önemlidir.

Gebelikte sağlık ve testler hakkında daha fazla bilgi almak için diğer makalelerimize buradan göz atabilirsiniz.

Aklınızdaki soruları yorumlarda bizlerle paylaşabilirsiniz.

Sağlıklı ve mutlu bir hamilelik geçirmeniz dileğiyle…

]]>
https://www.bebek.com/gestasyonel-diyabet-nedir-gestasyonel-diyabet-nasil-teshis-edilir/feed/ 0